Sanal Seks…(!)

Teknolojinin gelişmesi ve birçok açıdan hayatımız için bulunmaz bir nimet olduğu bu dönemde, ne kadar acı ki, saçma sapan olaylar da yaşamamıza girmeye başladı…!



…”çağın hastalığı” demeyi çok isterdim ama kusura bakmayın söylemeyeceğim. Çünkü bence “çağın sapıklığı”…



…evet cidden bir sapık eğilim…



…tamamen fantezilerden oluşan… tamamen gerçekle bağlantısı olmayan… tamamen içi boş… tamamen tetikleyici… tamamen kandırıcı… tamamen kendini sıfırlayıcı… tamamen kendini, karşısındaki kişiyi tatmin edecek bir “obje” haline getirici son derece çirkin bir durum.



Gerekçeleri herkese göre farklı:



… utangaçlıktan… sıkıntıdan… son dönemde yaşanan ruhsal sorunlardan… eşiyle işlerin yolunda gitmemesinden… aradığı gerçek mutluluğu bulamadığı için ne yaptığını bilememekten… başkalarına sorarsa ayıp olur diye düşünüp, merak ettiği soruların cevabını bulmak için yapılmış masum hata olmasından… önce merak edip başlayıp, sonra kendine hakim olamayarak devam ettiklerinden… kendi tipini beğenmeyip aşağılık kompleksi yaşadığı için, sanal ortamda birliktelik yaşarsa, kendisini daha iyi hissedeceğinden…vs…vs…vs…



HİÇ KUSURA BAKMAYIN…!



RUHUNUZDA GELİŞMİŞ SAPIK EĞİLİMİ, BU VE BENZERİ BAHANELERLE MASKELEYEMEZSİNİZ…!







Sevgili okurlar… psikolojik süreçler açısından bakıldığında normal sınırlar dışına taşmış cinsel eğilimler, sapıklık olarak adlandırılır. Burada normalin ve normal olmayanın ne olduğu tartışacak değilim.



…ama psikoloji açısından kolaylaştırıcı formül şu:



Yaptığınız/seçtiğiniz yöntem (konu ne olursa olsun) işinize yarıyorsa ve uzun vadede size ve içinde bulunduğunuz topluma zarar vermiyorsa, sizin için ortalama doğruyu temsil eder. Fakat yaptıklarınız/seçtikleriniz, başta size, sonra çevrenize ve çevrenizle kurduğunuz ilişkiye zarar veriyorsa, iyi seçilmiş bir tavır değildir.



Sanal seks, ilk etapta kişiyi (güya)doruklara çıkardığı ve karşılıklı kimseden kimseye zarar vermediği(!) için tercih ediliyor. Kadınlar ve erkekler, birbirlerini hiç tanımadan sanal ortamda rastgele buluyorlar ve bir süre sohbetten sonra başlıyorlar…



Eğitimli… eğitimsiz… evli… bekar… yaşlı… genç… fark etmiyor. Bir çoğu farklı bir kimliğe bürünüp kendi gerçek kişiliğini sakladığı için, ekran başında rahat rahat bir şeyler yaşıyorlar.



…saçmalık dediğim şey tam da burada başlıyor aslında… çünkü başlangıçta çok fazlasıyla işlerine gelen bu durum, zaman içinde psikolojilerinin bozulmasına neden oluyor. Yapılan davranış, kendi içinde düzenli ve dengeli bir formda olmadığı için, ilerleyen zamanla birlikte en hafifinden “suçluluk psikolojisi”ne neden oluyor.



Neden dersiniz…? Neden suçluluk psikolojisi…?



Çünkü ne kadar sanal olursa olsun, herkes bal gibi biliyor ki yaptığı şey yasak ilişki, zina veya adına ne derseniz deyin, illegal bir ilişkiden ötesi değil. Günlük yaşamında “namus timsali” edalarıyla dolaşan bu kişiler, kendi sanal alemlerinde ağızlarına bile almak istemedikleri kelimeleri kendilerine yakıştırdıklarının farkında. Bu nedenle bilinçaltı vicdan devreye giriyor ve “Sen ne yaptığının farkında mısın?” diyor. Üstelik muhatabının kim olduğunu bile bilmeden… Belki farkında olmadan en yakın arkadaşınızın eşiyle yapıyorsunuz bunu… belki kendi kızkardeşinizle…



Baba-kız sanal alemde seks yapıp, bir otelde buluşmak için randevulaştıklarında, birbirlerini görünce ne yapacaklarını şaşırıp depresyona girenlerin sayısında artışlar var sevgili okurlar…!







Oysa sağlıklı cinsel yaşamda, kişilerin muhataplarını görmesi ve onunla karşılıklı olması gerekir. Sanal ilişkiler, adı üzerine sanal olduğu için, doyum noktalarını da abartı yaşamanızı sağlıyor. Ve gerçek ilişkide, sanal alemde yaşanan tatmin yaşanmıyor. Böylece kişi, kendi elleriyle, kendi cinsel yaşamını tehlikeye atıyor. Uzun vadede kadında ve erkekte bir çok cinsel içerikli fonksiyonel sorunların yaşanmasına vesile oluyor.



Günlük yaşamı tehdit ediyor. Sanal alemde sanal ilişki yaşayan bekar gençler, evliliklerinde aradıkları potansiyeli yakalayamıyor. Evli olanlar, kendi eşlerini aldatmış olmanın verdiği huzursuzluğu, evlilik süreçlerine yansıtmaya başlıyorlar. Veya ekran karşısında tatmin olduktan sonra, eşiyle birlikte olmak istemiyor veya eşinin kendisi için yeterince çekici olmadığını düşünmeye başlıyor. Böylece evlilik yıkılma yönünde ilerliyor.







Tüm bunları atalım bir kenara… yukarıda anlattım… sanal ilişkinin ilerdeki cinsel yaşamınız için olumsuz etkileri var…



Diyelim ki YOK… diyelim ki sanal ilişkilerin hiçbir olumsuz etkisi yok…!



…yapalım mı…?



Kavram kargaşası yaşanan ülkemizde, tüm kavramların içi boşaltıldı maalesef sevgili okurlar…



Edep… haya… ar… namus… gibi kavramlar sadece bacak arasına hapsedildiği için böyle sapık eğilimli durumlar yaşıyoruz bence. Diyelim ki kızımız birebir bir erkekle cinsel içerikli şeyler yapmıyor… ama sanal alemde yapmadığı şey kalmıyor… biz şimdi içi boşalmış bir namus duygusuyla hareket edersek “Amannn… olsun… hiç olmazsa bekareti zarar görmüyor… ne varmış bunda… genç yapıversin…” diyerek yerimizde oturmaya devam etmeliyiz.



…ama namus denilen şeyin aslında insanın beyninde ve prensiplerinde olduğunu düşünürsek, kızımızın yaptığı işlerin son derece olumsuz olduğunu biliriz… ve yine biliriz ki ruhu bozulmuş… prensipleri oluşmamış… ar duygusu gelişmemiş… evet bekaret zarı yırtılmamış ama ar damarı kopmuş…!







Şimdi…!... son günlerde bol bol mail gönderen ve bu işi yaptığı için pişman olduğunu söyleyen; ama bir türlü de vazgeçemediğini hatırlatan genç arkadaşlar…!



Psikolojik bir bilgi olması açısından söylemeliyim ki; yaptığınız davranış cidden bir ruhsal bozukluk. En kısa zamanda tedavi olmalısınız. Gerçeğinden kaçarken ve gerçeğini bastırırken, içerde oluşmuş bir virüsle baş etmeyi öğrenmeniz gerekli. Kendi başınıza yapamıyorsanız bunu bir uzman aracılığıyla yapın. “-mış gibi” yaşamak, gerçekten koparak, sanalda varolmaya gayret etmek, psikolojik bir sorunun varlığına işaret eder. Ve yitirilen değerlerin…



İnsani bir bilgi olması açısından da söylemeliyim ki:



Allah (cc) yarattığı insanı gerçekten çok iyi tanıyor… bu ve benzeri durumlar için “haram” kavramını bizimle tanıştırıyor.



Ve diyor ki: “Haram çukurunun etrafında dolaşmayın…”



…dikkat edin… “Haram işlemeyin” DEMİYOR…!



…harama yaklaşmayın…! DİYOR…



Nasıl başlamıştı…! Meraktan değil mi…?



O zaman meraklarınızı bile doğru düzgün meselelerden seçin…! “Sanal alemde seks nasıl oluyormuş?” diye bir merak aklınıza nerden geliyor, bir düşünün…! kendinizi bu gibi duygularınıza karşı koruyun… kendinizi kendinizden bile koruyun… kendinizi nefsinizin sizi harama götürecek meraklarından koruyun… kendi nefsine zulmeden zalimlerden olmamaya özen gösterin… kendi sınırlarınızı belirlemeye çalışın… sınırlarınızı zorlayacak veya sizi yanlışlık yaptığınız duygusuna götürecek faaliyetlerden uzak durmaya çalışın…



Çünkü insan bir kez bulaşınca, kendisini oradan kurtarması zorlaşıyor. En baştan sapmamaya gayret edin. Oturup kendinizi suçlamak yerine, dürtülerinizin aksine kürek çevirin yeter…



…dürtü bu… doyurulmak ister… ama siz onu neyle doyurursanız onunla doyar… cinsel dürtüleriniz geldiğinde, çalışarak, bilimle, sanatla, edebiyatla uğraşarak da onu doyurabilirsiniz. Oturup vücudunuzun sadece alt kısımlarına kafanızı takarsanız kurtulmanız elbette mümkün olmaz.



Üstelik yaptığınızın sizi huzursuz ettiğini, sizi kendinizden nefret eder bir hale getirdiğini biliyorsunuz… tam da bu zor duygunun içinde yaşıyorsunuz… yapmanız gereken tek şey kendinize güvenmek… ve karar vermek… yapmayacağım diye kendinize söz vermek…



Belki kısa bir süre, birkaç gün, birkaç hafta zorlanabilirsiniz… dürtüleriniz sizinle savaşabilir… ama prensip sahibi ve iç denetim mekanizması güçlü kişiler olmak için biraz da uğraşmanız gerekiyor…



…lütfen unutmayın… o alemlere dalarken de uğraşmıştınız… o zaman da yüzünüz kızarıyordu… hık mık yapıyordunuz ama vazgeçmediniz… devam ettiniz…



…neden düzeltmek ve kendinize kendinizi yeniden hediye etmek için de aynı şekilde uğraşmayasınız…??





Sevgiyle kalın…

Mehtap Kayaoğlu
Psikolog & Psikoterapist
02.04.2006 Haber 7'den alınmıştır


207 yorum

Sanal Alemler

Çağımızın hastalığı insanları yiyip biteiren beyinlerini kemiren ve nesillerin güzelliğini tehdit eden en tehlikeli düsmanlardan biri sanal ilişkiler mahvolan hayatlar allah nesillerimizi korusun

29.10.2012 - htkprl

tahkik kardeş

ben yönümü bulamıyorum..içi bomboş bir dünyanın içerisine gibiyim..kuran ögrendim hergün okuyorum ,namaz kılıyorum ama çok mutsuzum ,içimdeki boşlukta kayboluyorum ..black_rose..DENİZ.

15.09.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: tahkik kardeş

Muhammet bozdag oku istemenin esareti

27.03.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: Re: tahkik kardeş

o "istemenin esareti"değil,istemenin esrarıdır

14.04.2013 - zehirli ok

kitabı tavsiye eden ben değilim

kardeş bana hitaben yazmışsınız.ama kitabı tavsiye eden ve yanlış yazan ben değilim.bilgilerinize.

16.04.2013 - tahkik

Çok Mutsuzum ve İçimdeki Boşlukta Kayboluyorum..

Kardeşim hakikat ve hikmetlere ve hayatın gerçeklerine karşı miyop olursak, hayat levhalarını doğru okuyamayız. Okusak da yanlış okuruz. Yanlış yorarız. Işıksız, lidersiz, öndersiz, rehbersiz ve pusulasız yollara çıkanların veya hayat levhalarını doğru okumayanların önüne çok engeller, maniler, korkular, yanlışlar ve sıkıntılar çıkar. Sağını, solunu, önünü, arkasını karıştıran yönünü bulamaz. Algıları bozulan, anlayışı değişen çabuk aldanır. Kardeşim yönünüzü bulmanız için hatırladığım kadarıyla size bir yön, işaret, yer, yurt, ev, çevre tavsiye etmiştim. İnsanlar sorunlarını sıkıntılarını ve hallerini samimi, ihlaslı, temiz, kıymetli, riyasız, aldatmayan, Allah’ı hatırlatan insanlarla paylaşırlarsa, o arkadaşların dini üzere olursa, onların aynası olursa sorunlar çözülür. Yalnız başına bir başına kalanlar; binlerin, onların duasından mahrum kalanların maneviyatları zaif olur. Yalnız kalanların, bir topluluğa cemaate girmeyip bir gurupla beraber olup, onların hakkaniyetli hakiki güzel nurani eylemlerine katılıp onlarla beraber ibadet, zikir, evrat, sohbet yapmayanlar hayatla, şeytanla, nefisle zor mücadele ederler. Hele iman zaif veya tam değilse şeytan, nefis daha çok hücum edecek o insanları mutsuzluğa ümitsizliğe atmaya çalışacak. Hayatı karanlık, sevimsiz, zehirli, sorunlu, acılı, boğucu, sıkıcı gösterecek. Bu levhaları çok görmemek için, güzel levhalar gösteren insanlarla beraber olun. Onlarla oturup kalkın. Çünkü cemaat toplulukları içerisinde ümit, hayat, gaye, amaç, hedef ve emel vardır. İhlas, sadakat, samimiyet, yardımlaşma ve danışma vardır. Bazen yalnız yapılan ibadet, amel ve işler cemaat kadar hayır, sevap ve manevi kuvvet vermez.

Çokluklar içerisinde, varlıklar içerisinde, servetler içerisinde, insanlar içerisinde kendisini yalnız his etmek demek ya kafa dengi adam olmadığı için, ya hasta olunduğu için, ya gerçek dost olunmadığı için ya da insanlardan nefret edip uzaklaşıldığı içindir. Hayatınızın boşluklarını ibadetleriniz dolduramıyorsa o boşlukları büyütüyorsa Kuran doldurmuyorsa başka dolduracak bir şey yoktur. Kalbi önce iman, Kuran, namaz ile sonra dünyevi sevgilerle doldurmak gerekir. Eğer boşluklar bunlara rağmen var ise o zaman ibadetlerin, içi boş okunan kuranlar gırtlaktan içeri geçmiyor. Yapılan ameller, işler Samimi ve İhlasla yapılmıyor ki kalp, ruh ve akıl boş kalmış, boşalmış ve acı çekiyor. Bütün dünyayı insana versen göz ve gönlü doymaz ama ibadet, kulluk ve iman zevki doldurur. İnsan iman olduğu zaman zindanda bile olsa manen cennette sayılır. İman olmazsa insan istediği kadar saraylarda olsun manen cehennemde zindanda sayılır.

Bakın etrafınıza Deniz kardeşim Allah’ın sanatları, isimlerinin tecellileri, yarattığı sanatlar ve güzellikler ile dolu. Kainat kitabını okutacak olan kitapları okursanız boşluklarınız dolacaktır. İçinizdeki boşluklar çevrenizdeki boşluklar dolacaktır. Hayata, olaylara, hakikatlere hikmetle bakacaksınız. Her bakış, seziş bir mana anlam kazanacak. Güzel düşünceler kalbi, ruhu, aklı güzelleştirip rahatlatacak.

Nefis size belki ihtiyacınız olan evinizde görmediğiniz bir şeyler aramanızı isteyebilir. Şeytan, hayatın ve mutluluğun şartını sadece sevmeye bağlayabilir. Sizden gayri meşru bir yönelme isteyebilir. İlgi, alaka, sevgi eksikliğinizi başka şekilde gidermek hissi düşüncesi verebilir. Böyle bir yönelme olduğunu farz edin neticesinde yine acı çekeceksiniz. Kavuşmama, ayrılık, hasretler, özlemler, şartlar, durumlar, olumsuzluklar önünüze çıkıp maddi ve manevi size zarar verecek. Sizi daha kötü yapacak. Bu maalesef geçici çözümdür. Altın tepside sunulan gayri meşru tesellilerin ve sevgilerin ve muhabbetlerin içerisinde maalesef zehir vardır.

Kardeşim, sizin boşluğunuz cemaatle ibadet ile iştiğal ile oyalanma ile Allah’ın sanatlarını temaşa, nazar ve inceleme ile öğrenek yaşamak ile doldurulur. Kuranı doğru anlamlı okumak ile doldurulur. Namazı hakkıyla kılmak ile doldurulur.

Bunlara rağmen yine bazı şeyleri dolduramıyorsak, oda dünyanın faniliği cihetiyle olduğu için dolmaz. Dibi olmayan bir kuyu düşünün ne atarsan dolmaz. İnsanında duyguları, hisleri, arzuları, emelleri hakiki manada şu kısacık dünyanın malları, mülkleri, zevkleri ile hiç dolmaz. O noktada hepimiz bir eksiklik çekiyoruz. Bir boşluk çekiyoruz. Çünkü elimizde olanların hepsi fani, çürük, eskimeye bozulmaya yüz tutan şeyler. O noktadan hepimiz bir boşluk yaşarız. O boşlukları inşallah ebedi hayatta dolduracağız. Allahın cemalini görmekle, Efendimizi(sav) görmekle cennete girmekle dolduracağız. Baki olan şeylerle dolduracağız.

Yönümüzü bulmak için elimizde iman nuru ve ışığı olduğu zaman her şeyin iç yüzü, hakikati, mahiyeti ortaya çıkar.. İman nuru nereye tutulursa, orayı aydınlatıp gerçek yüzünü gösterir. İman eksik olursa, iman zaif olursa görme, anlama, idrak de zaif olur. İmanın zaif ışıkları hakikatleri net göstermez. Bulanık, buğulu ve koyu olanlar kolayca seçilmez. Renkler, desenler, sanatlar tam görünmez.

Deniz kardeşim boşluklarınızı, uçurumlarınızı, ümitsizliklerinizi, mutsuzluklarınızı artırmayın. Küçük göletler ya da havuzlar insanı boğmaz ama büyük göller, okyanuslar, dibi olmayan karası olmayan bir haldedir. Okyanusların büyüklüğünde insan boğulur. Acılar, kederler, ümitsizlikler büyüdükçe başa çıkılmaz, baş edilmez, mücadele edilmez hale gelir. Nasıl arılara ilişildikçe daha çok insana saldırır. Öyle de sıkıntılara ilişilip, gözde akılda fikirde büyütülürse öyle insana hücum eder, onu yorar, rahatsız eder, acıları sokar, komaya sokar.

Nazarınızı, niyetinizi, fikrinizi, bakışınızı güzel tutun. Bu da geçer yahu deyin. Hepimizin hüzün ve hazan mevsimleri olur. Hepimiz bazen alacakaranlık kuşaklara gireriz. Karanlık tünellere gireriz. Gecede kalırız. Ama tünel biter, sabah olur karanlıklar beyaza döner. Olumsuzluklar değil, bu hayatta biter deyin. Ahretinize güzel, manzaralarını düşünün. Hayatın güzel taraflarına bakın. İmanınız için, sağlığınız için, hayatınız için şükür edin. Ahirete nisbeten küçük çakıl taşları hükmünde olan sıkıntılarınızı uhud dağı gibi büyük yapmayın. Ne kadar sağlam olursanız, o kadar dayanırsınız. Ne kadar zaif olsanız, hemen yıkılırsınız. Yaprağın rüzgar önünde savrulduğu gibi olursunuz.

Şeytanın size “mutsuzsun, mutlu değilsin, yalnızsın bak ibadetler ve kuranda doyurmuyor kalbini ruhunu” sözlerine aldanmayın. Kanmayın. Girdaplar çukurlar uçurumlar tehlikelidir. Umutsuzluk girdaplarına düşüncelerine ümitsizliklerine düşmeyin. Güzel görün güzel düşünün hayatınızdan lezzet alın. Ümitsizlikle hayatınızı, mutluluğunuzu katletmeyin, tahrip etmeyin. İmanı olmayan, ahreti olmayan, sağlığı olmayan, sıhhati olmayan, afiyeti olmayan, ayağı gözü kulağı olmayanlar mutlu olup hayata tutunurken siz neden çok mutsuzum diyorsunuz. Başınıza büyük felaketler, acılar, kederler gelmedi. Düşünün sevdiklerinizi bir gecede kaybetmediniz. Dünyada yapayalnız değilsiniz. Sevgi, ilgi, alaka, muhabbet eksikliğiniz olabilir. Ama hayatta sadece bunlarla mutlu olmak yoktur. Yaşatılmanız, iman sahibi olmanız, Allaha ibadet etmeniz, kul olmanız, Onun merhametini bilmeniz sizi gözetip, sevdiğini bilmeniz size cennetlerini hazırladığın bilmeniz, size güzel cemalini göstereceğin bilmeniz, sağlığınız sıhhatiniz ve ötekiler size mutlu etmeye yeter. Mutluluk şartını sadece yalnızlığa bağlamayın. Bir çok zat yalnızlığı tercih etmiştir. MUTLULUĞUN ŞARTINI SADECE SEVMEYE BAĞLAMAYIN NİCELERİ VAR SADECE RABBİNİ SEVEREK MUTLU OLMUŞTUR. Mutluluğun şartını sadece aşka bağlamayın niceleri rabbini aşkla sevmişte başkalarına kalbinde yer kalmamış.Mutluluğu sadece birilerinin size iltifat edip güzel sözler söylemesine bağlamayın niceleri vardır ki, rabbinin bir iltifatı için her şeyini feda edecek hale gelmiştir.Mutluluğu sadece yokluklara ve ayrılıklara bağlamayın niceleri varıdır ki, yokluk içerisinde manevi sultan olmuşlar.Mutlulukları sadece sıhhate bağlama niceleri vardır ki, yatalak olduğu halde hayatı sevmiş ve mutlu olmuşlardır.Her hal için, her olumsuzluk için, her acı için, her çıkmaz ve mutsuzluk için, her vefasızlık için, her ayrılık için, her darbe için, her müşkül için, Allah ne güzel vekildir o bana yeter deyin..Hasbunallahu nimel vekil nimel nevla nimel nasir deyin.Ondan isteyin, ondan umun, ondan her şeyi bekleyin, ondan dilenin,ondan talep edin, ona güvenip, ona dayanın. Ona sığınıp itimat edin. ona sarılın, ona müracaat edin, ona bağlanın, onu sevin, onunla olun, onu isteyin, ondan korkun, ondan sakının, ondan muhabbet isteyin.o varsa her şey vardır.Deyin rahat edin.

Bir zaman ümitsizlikle alakalı bir yazı yazmıştım.O yazıyı faydası olur diye yine burada vereyim.

Ümitsizlik,Rabbinin kendisini unuttuğunu düşünmektir. Rabbine acziyet vermek, onun her şeye gücü yettiğini unutmak ,onun sesini duymadığını düşünmek ,Rabbinin rahmet sınırlarını bilmemek demektir.
Ümitsizlik demek, Allaha ve kadere iman etmekte eksiklik var demek. Allahtan ümidini kesip, şeytanı sevindirip, onun tuzağına düşmek ve şeytandan medet ummak demektir. Ümitsizlik, Rabbini insanlara şikayet etmek, nefsinin isteklerine boyun eğip onun isteklerini gayri meşru yollardan temin etmeye çalışmak demektir.
Ümitsizlik demek, hayatını sonbahar etmek, onu kışa sokmak üşütmektir.Sonbaharın fırtınaları ve şimşeklerine maruz bırakmak, kışın hiç bitmeyeceğini düşünüp yazdan ümidini kesmektir.
Ümitsizlik hayatı katlederken,mutluluğu da tahrip eder ve bozar. Ümitsizlik, intiharın uçurumuna gelmek, dünyada kendisine yardım edecek kimseler kalmadı diye düşünmektir.
Ümitsizlik demek, karanlık, boğucu, sıkıcı bir zindanda kendini tasavvur etmek,çıkışı ve dönüşü olmayan bir yola girmektir.
Ümitsizlik, denizlerde küreksiz kalmış sandal, ışığı olmayan bir tünel gibidir.
Ümitsizlik, ayağı topal, gözü görmeyen, eli çolak,dili lal bir adam gibi olma halidir.
Ümitsizlik, konuşacak çok şeyi olup da konuşamamak, sevecek çok şeyi olup da sevememek, sevineceği çok şeyi olup da gülememektir.
Ümitsizlik, çorak topraklara su gelmeyecek,rahmete erişmeyecek,hayat bulmayacak düşüncesine kapılmaktır. Ümitsizlik, sıhhatten ve afiyetten ümidini kesip kendisini kedere atmak, yaşadığı kötü olay ve hadisatların hiç bitmeyeceğini düşünüp kederlenmek, gördüğü kabuslu rüyaların hiç bitmeyeceğini düşünmektir. Ümitsizlik, karası olmayan bir deniz, dibi olmayan bir okyanus gibidir.
Ümitsizlik, sabahı olmayan bir gece, baharı olmayan bir kış, uyanışı olmayan kabuslu bir rüya gibidir.
Ümitsizlik, kendini koca dünyada kalabalıklar içerisinde yapayalnız hissetmesi, herkesin kendisine sırtını dönmüş tevehhümüne düşmesine zemin hazırlama halidir.
Ümitsizlik, kullardan medet umup Rabbinden umudunu kesmek, onların temellükü ve zilleti altına girmektir.
Ümitsizlik, insanın kendisini anlamaması ve kavgalı olması, umutlarını katledip onları idam etmesidir.
Ümitsizlik,güneşin doğmayacağını düşünmek, yazın gelmeyeceğini tevehhüm etmek endişesi taşımaktır.
Ümitsizlik, isyan, nisyan, hayata küsmek, hayatı kapkara görmek, sevdiklerinin vuslatına inanmamaktır.
Ümitsizlik, hayatın katili, mutluluğun tahripçisi, mutluluğun eceli, karamsarlığın başlangıcıdır.Umudun bittiği yer umutsuzluğun başladığı yerdir. Umudun bittiği yer dalaletin, şekvanın, isyanın ve intiharların başladığı yerdir. Ümitsizlik ,ateşin odunu yediği gibi insanı tüketen bir kordur. Bu kor ve ateş insanın hayatını tüketir ve bitirir. Ümitsizlik içine düşülen bir girdap gibidir.İçine girildiği yada düşüldüğü zaman çıkması zordur.
Ümitsizlik, ümidini ve hayallerini yitirmek, sevdiklerini yitirmek, rahmeti öldürmek, neşe ve sevinçlerini eksiltmektir.
Ümitsizlik sıfırın altında otuz derecede kalbini ve ruhunu üşütmek dondurmak ve buz kestirmektir. Ümitsizlik, öyle bir muzır ve zararlı ve elemli bir hastalıktır ki sevimli, neşeli, canlı, hayatı karartır. Öyle zehirli bir vebadır ki girdiği yerleri kurutup yandırır. Evet ümitsizlik böyle bir zarar verirken ümitsizliğin zıddı olan ümit ise hayat, ışık, neşe, şükür, tevekkül, teslimiyet, sevinç, aydınlık, kolaylık, rahatlık ve saadet verir.
Ümidi olan için keder, elem, acı, endişe, tasa ve kaygı olmaz. Ümidi olan için karanlık, korku, yalnızlık, ürperti ve vahşet olmaz.
Ümidi olan için rahmet, hikmet, emniyet ve saadet vardır.
Ümidi olan için gözyaşı, şekva, nisyan, isyan ve dalalet olmaz.
Ümidi olan için her şey vardır.Çünkü ümidi olanının her şeye gücü yeten, her şeyi idare eden, her şeyi veren, her şeyi affeden, her şeyi getiren ve götüren Rabbi vardır.Kalbinin hatıratlarını bilen ve işiten, ihtiyaçlarını gören ve gönderen, niyaz ve tazarrularını işiten ve veren Rabbi vardır. Korkularını gideren, düşmanlarını mahveden, endişelerini bitiren, kudret ve kuvvet sahibi Rabbi vardır. Ümidi olan için rahmet kapıları, hikmet kapları ve inayet kapıları kapalı olmaz daima açıktır.
Ümidi olanın Rabbinin rahmetinden, kereminden ve hikmetinden nasibi daima vardır.Ümidi olanın af ve mağfiretten endişesi ve kederi olmadığı gibi rahmetten de şüphesi yoktur.
Ümit güneşinin olduğu yerde ümitsizliğin mumları bir anlam ifade etmez. Işık geldiği zaman karanlığın hükmü kalkar.Ümit hayatımızın parlak ışığı, solmaz güneşi ve bitmez enerjisi olmalıdır. Böyle olursa ümit yok olmaz, kararmaz ve bitmez.Vesselam

16.11.2012 - tahkik

tahkik beye

size ne kadar teşekkür etsem azdır..Allah sizden razı olsun ..daha uzun cevap yazıştım ama gönderemedim bir türlü..sözleriniz çok etkili sizi okurken huzur buluyorum.deniz

02.02.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

rabbim huzurunuzu daim etsın

kendinizi boşluğa bırakmayın.aslında her yerde rabbbimizin şefkat kucagı var.bütün kapılar kapalı görünsede aslında açıktır.yeter ki dua ile tevekkül ile kuran şükr ile açmaya çalışın.hepimizin alacakaranlık kusakları,kısları iz var.hüzünleri vardır.ama hic bir zaman kıs olmaz.çünkü iman gibi manevi güneşimiz var.bazen güneş tutulur.seytan gölge yapar ama kalıcı degildir.
su an sehir dısında ispartanın barla nahiyesinde bediüzzaman hazretlerinin cennet bahsini yazdığı bahçenin içinde ki binada nuranı kardslerle beraber manevi cennet havası tadıyoruz.rabbbim herkese manevi cennet lezzeti versin.

05.02.2013 - tahkik

İçi boş kuran okumaları ve namazlarda mutsuzluğu artırır.

kardeşim yazınızı yeni fark ettim.inşallah size elimizden geldiği kadar bir kaç faydası olacağını düşündüğüm tavsiyeler yazarım.İnşallah bu çıkmazlarınız ve sıkıntılarınızı aşarsınız.Zira insanın aşamadığı hiç bir engel yok.

12.11.2012 - tahkik

Re: Sanal Seks…(!)

selamun aleykum ben evli bi bayanım facem var orada sadece dini paylaşım sayfaları ve inançlı olduğuna kanaat getirdğm insanları ekledim.bikaç bayan ve bi tane erkek arkadaşla msjlaşıyorum ama bu msjlaşma sadece slmlaşma ve hal hatır sorma ve dini konular üzerine o kişide evli ve asla nefsani duygular oluşmadan oluşmayacak şekilde konuşuyoruz.bunu bi kaç kişiye sordum ama tatmin edici bir cevap alamadım ben bu erkekle bu dini konuları konuşuyor olsamda günaha grmiş oluyormuyum acele cevap bekliyorum hayırlı ramazanlar hayırlı gùnler diliyorum.

25.07.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Dindar Beylere Facebookta Hal Hatır Sormak.

Kardeşim benim facem yok.Çünkü faceler başka maksatlar için kurulmuş.faceler sahte dindarlık portlerenin olduğu yerlerdir.Faceler dine,ahlaka,imana,islama hizmet için kurulmamıştır.Facelerde yaşama kütürü değil paylaşma kültürü vardır.Karısını ,eşini sırlarını,Eğitim bire bir olur.Görseller ve söylemler facelerde olunca değişmiyor.Dini inançlı olan insanlar bayan ise ekleyin.ama erkek ise eklemeyin.Eğer konuştuğunuz kişi eşiniz,kardeşiniz,babanız ise konuşun değil ise konuşmayın.çünkü bu tür ilişkilerde ve etkileşimlerde hep bir adım ötesini şeytan merak ile verdirir.Şimdi asla nefsani duyğular düşünmediğiniz kişi ile yarın şeytanın himmeti nefsinizin kıyağı sayesinde düşünmeye başlarsınız.Şeytan aklınıza karpuz kabuklarını atar.Düşündürür.Bir gün gelir inanç,ahlak,din iman kırmızı çizgileriniz kalmaz.
Yaptığın şeyin doğru olup olmadığını test etmek istersen eşine danış istersen.Eşine sor bakalım facede erkek arkadaşım var dini konuşuyoruz de bakalım razı olacak mı.
Facedelerde ve sanalda babalar,abiler amcalar ve arkadaşlar zaman gelir aşık,sırdaş sevgili olur.Bu alem afsünlü büyülü ve tehlikeli bir alemdir.Gerçek hayatta ahlak,namus ve din noktasında gösterdiğiniz hassasiyeti sanalda gösterirseniz zaten erkek arkadaşınız olmaz.Bugün nefsani omayan temiz olan safi olan duygular yarın öbürgün etkileşim yakınlık arttıkça şeytan araya nefsani duyguları sokar.hiç beklenmeyen istenilemyen düşünülmeyen şeyleri düşündürüp yönlendirir.insanların istemeden düştükleri çıkmazları,vartaları,haramları ve günahları görmek istersen buradan okuyabilirsin.B
Boş ver kardeşim erkeklerle dini konuları konuşmayı.Şeytan varsa ,nefis varsa ve heva varsa dini konular dini konu olarak kalmaz.Bir gün gelir özel konular.Dertler sıkıntılar ve sevgilerde konuşulmaya başlanır.Bir çok insan bayan yada erkek gördüm.Masumane başlayan mesajlaşma,konuşma ve görüşme süreçleri zina,haram ve günah ile bitmiştir.Kadın ve erkek arasındaki konuşmalar ve sözler ve eylemler birbirine şeytanın ve nefsin yardımıyla mana,anlam,heyecan,merak yüklenerek ulaştırılır.Sanal konuşmalar nedeniyle Gayri meşru aşklara düşen bayan yada erkeklere bak çoğunluğu masum konuşmaların,masum mesajlaşmaların,saf niyetlerin kurbanı olmuşlardır.
Kardeşim şu gerçeği unutmayın.Kadın kadındır.Erkek erkektir.Bu değişmez.Şeytan için en güzel tuzak,aşk,muhabbet,sevgi,flört adı altında kadın ve erkeği zinaya sevk etmektir.Belki sizin için bu etkileşimler sonuçu bir meyil oluşmuştur.konuşma konuşmama noktasında bir arayış içerisinde bile olsanız.Gönlünüz bu tarz mesajlaşmanın zararı ve günah yoktur temennisine yöneliktir.Çünkü yeni bir insan yeni bir hayat,yeni bir kalp,yeni bir müslüman var karşınızda.İnsanlar yenileri hele birde dindar ise daha çok sever.Şeytan dindardır zarar gelmez dedirtir.Dindardır iyi insandır dedirtir.Dindardır kötülük düşünmez dedirttir.Dindardır allahtan korkar dedirtir.
Bende derim ki dindar bir erkek neden bayanları ekleyip kendisine arkadaş yapar.Dindar bir erkek eşinin başka erkekleri ekleyip arkadaş olmasından rahatsız olurken kendisi niye ekler.Kardeşi değil,annesi değil halası değil teyzesi değil.
Eğer şeytan olmasaydı,şehvet,cinsellik,duyu,sevgi ve meyalanlar olmasaydı kadın veya erkeğin görüşmesinde hiç bir sakınca olmazdı.görüşmekte.Ama şeytan nefif heva arzular,şehvet,hisler ve sevgi ve meyalanların birbirine aktığı birbirini tanıdığı kadın ve erkek arasındaki konuşmalar isterse dindarlar olsun fark etmez.Çarşaflı bir bayanile sıradan bir erkeği aynı yerde yalnız çalıştır.Kadın kadın olduğu ve erkek erkek olduğu için yine etkileşim sonucu bir şeyler kaçınılmazdır.
Ben size tatmin edici olarak diyorum ki hadisde vardır mahreminiz olan erkeklerle konuşun mahreminiz olmayanlarla konuşmayın.Eğer bu erkek dindar bile olsa fark etmez.Mahreminiz ise konuşun değilse o zaman konuşmayın.Onun sizin ilminize söyleeceğiniz şeylere ihtiyacı olmadığı gibi sizinde onun söyleyeceği şeylere ihtiyacınız yok.zira zaten nette aradığnız her şeyi size masrafsız ve bedava veriyor.Vesselam.

30.07.2012 - tahkik

cıldırmış duygular var artık....

s.l.m bu site güzel ve faydalı mutlaka her şey düşünülmüş ve knuşulmuştur sitem eden insanlar ilk önce kendinize dönüp bir bakın bu faydalı sözlerin kacını yapabiliyoruz diye merak ettigim bir kaç knu vardı onların cevabını burdan aldım ve bildigim şeyleri tazelemiş oldum tşk hayat hep o işlerden alakalı olmamalı evliysen evliligini bekarsanda bekarlıgını bilmesi gerek insanın Allah(c.c) ömür verdigi sürece biz bu işlere zaman ayırsaydık halimiz haraptı nasıl bir tatmin duygusudur o insan kendini bilmeli tanımalı ve öyle yaşamalı.... basit olan hayatı zorlaştırmamalı insan dinimizi bilip öylede yaşamalı.......

01.07.2012 - Ziyaretci

Re: Sanal Seks…(!)

İslam Adı altında Chat sitesi kuran pek çok şerefsiz sırf kapalı kızlara ve kadınlara site sahibi ve yönetici sıfatıyla görevler vererek yada özel mesajlaşmalar yaparak daha kolay ortamlar oluşturma derdinde olan ve sitelerindeki kişler sıratından aldıkları google reklamlarıyle - ki bu reklamların pek çoğu şerefsizce reklamlar yada misyonerlik reklamları - para kazanma derdinde olan pisliklerdir.
Yani bir taşla iki kuş....

06.06.2012 - birben

yardım edin

Merhaba;
Benim 1,5 senelik bir ilişkim vardı. Kız arkadaşım bana herşeyini benimde telkinlerimle anlatırdı. Ancak bir şeyi anlatmadı... 10-15 gün önce kendisinin bir sosyal paylaşım sitesinden sohbetine tanık oldum. Bir erkek ona sevgilin avr mı diye sordu o da hayır sevgilim yok dedi... Erkek ona güzelliğinle iltifatta bulundu o da ona karşı güzel şeyler söyledi sen de yakışıklısın falan. Bu konuşmayı okuyunca çok üzüldüm bir de benim bilmediğim farklı bir msn adresi olduğunu öğrendim, orda da bazı kişileri eklemiş ve 6-7 ay öncesi telefonla konusmuş sanal olarak cinsel konular hakkında sanki sevişiyormuş gibi konusmuşlar hatta buluşmak için sözleşmiş ama karşı tarafın dediğine göre buluşamamışlar. Ben bunu öğrendiğimi ona söyledim fakat ilk önce inkar etti kardeşim benim hesaplarımı kullanıyor dedi ama benim daha detaylı öğreneceğimi düşünürek herşeyi ititraf etti. Bunu neden yaptığını sordum ben varken başka birileriyle bu tür sohbetleri neden yaptığını neden başkalarıyla flört ediyormuş gibi chat yaptığıını sordum. Çok pişman olduğunu, can sıkıntısından saçma sapan bi şeler yaptığını söyledi. Çok ağladı. 2 gün sonra kendisini terk ettiğimi söyledim. Sürekli beni aradı ben de arama falan dedim. Çok pişman olduğunu söyledi yine çok ağladı. Kız arkadaşım 22 yaşında ve kapalı... Şimdi onu terk etmeme rağmen içimden bi türlü atamıyorum... Bana yaptığını cezanladırmak için onu terk etemdim tekrar gelecekte aynı şeyi yapmasından kortuğum için terk ettim... Ne yapmam gerekli, bu durum aklıma geldikçe hem şüphe duyuyorum hem de ona olan sevgimi içimden atamıyorum... Ne yapmam gerekli?

07.05.2012 - durul

Re: yardım edin

doğru olanı yapmışsın.ileride en ufak bir sıkıntıda aynısını tekrar yapardı ve sen onu her defasında acebalarla sevebilirmiydin ?

06.06.2012 - birben

Konular