Namaz

Sandalyede/Taburede Namaz

DİYANET SON NOKTAYI KOYDU

CAMİDE SANDALYEDE NAMAZ OLMAZ DEDİ
Din İşleri Yüksek Kurulu kararında,"hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil yere oturarak kılmalarının uygun olduğu" ifade edildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 1 Aralık 2010 günü yaptığı toplantıda “sandalyede namaz” konusu gündeme alındı.

Sabah Namazını Kılmanın Faydaları

İnsan fıtraten yani yaratılış gereği olarak gâyet zaîftir. Halbu ki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Yani üzer ve dertlendirir. Hem gâyet âcizdir. Halbu ki belâları ve düşmanları ona nisbeten pek çoktur. Hem arzularını ve isteklerini elde etmek cihetiyle gâyet fâkirdir. Halbuki ihtiyâcâtı pek ziyadedir. Hem ihtiyaçlarını elde etmek cihetiyle tenbel ve iktidarsızdır. Halbuki hayatın yükü gâyet ağırdır. Hem insâniyet onu bütün kâinatla ve içerisindekiler ile alâkadar etmiştir.

Hayat Dinsiz Din de Namazsız Olmaz.

Din nasıl hayatın hayatı olup hayata nur ,ışık ve ziya vererek hayatı aydınlatıp,mana verip güzellik katıyorsa ve din hayatın içerisinden ,kalpten ve ruhtan çıkarılıp atıldığı zaman hayatı karanlık,sıkıcı,boğucu ve kasavetli hale getiriyorsa dinin içerisindeki namaz dahi din hayatını ışıklandırıp,nurlandırıp ve hakikatini ortaya çıkarıp dine anlam ve mana katıyor. Adeta dinin manevi güneşi olup dini ışıklandırıyor. Dinin manasına anlam katıp onu manasızlıktan kurtarıyor.

Namaz Zikirlerin En Efdalidir.

enabı Hakkın verdiği hadsiz nimetlere karşı Onu tesbih, tazim etmek için bir çok yollar ve yöntemler vardır. Cenabı Hakkı her varlık kendi lisanıyla över, şükreder ve tazim eder. Her varlığın Allaha karşı duası ya da zikri farklıdır. Kainattaki her varlığın zikri, istidadı ve kabiliyetine göredir. Allah’ı zikir etmek noktasında liyakatı ve kabiliyeti en yüksek olan insandır. Çünkü insanın kabiliyetleri ve istidatları daha fazladır.

KALBİM TEMİZ NAMAZ KILMAZSAM DA OLUR.

Her müslümanın üzerine farz olan ve imandan sonra en büyük amel olan namaz ibadetini ifa ve eda etme noktasında bazı insanlar nefis ve şeytanın engellerine takıldıkları için namaz kılmamak için bir çok bahaneler ve mazeretler öne sürerler..Öne sürülen bu mazeretlerden birisi ise kalbim temiz sözüdür..

Namaz Benim Huzurum ve Mutluluğumdur.

insanların hepsi huzur bulmak için farklı yol ve yöntemleri denerler. Herkesin huzur arzusu, ihtiyacı ve algısı vardır. Huzur bulmak, huzurlu yaşamak, huzur bulmak neredeyse hayatın e mühim önemli meseli olmuştur. Hayatın her alanında insanlar huzur bulmak için farklı yol ve yöntemler bulmaya çalışıyor. Kimisi huzuru tatilde, kimisi huzuru parada, kimisi huzuru, aşkta kimisi huzuru ve saadeti dinlenmekte vs. vs bulmaya çalışıyor. Herkes kendi imkânı çabası gayreti sonucu aradığı huzuru kısmi bile olsa buluyor.

İbadetler Ne Söyler?

Namaz, oruç, hac ve Allah yolunda savaş hep insanın ezeldeki elest sözleşmesinin şahitleridir. Zekât vermek, dostlara armağanlar sunmak, hasetten uzaklaşmak, insanın gönlündeki ezel sırrına şahitlik etmektedir. Misafir ağırlamak, insanlara ihsanda bulunmak: “Biz de sizin gibi müslümanız, Allah’a verdiğimiz sözde duruyoruz, sizin gibi iç temizliğimizi belirtiyoruz.” demektir.

vakit öğlen

Gün Ortası. Dünya Telaşındasın. İşler Yoğun. Yarım Kalmış Ne Kadar İş... Var! Sanki Sensiz Yürümüyor Hiçbir Şey. Sanki Sen Olmasan İşler Hep Yarım Kalacak, Belki Hiç Başlamayacak....
Ne Kadar Çok Vazgeçilmezin Var! Ve Ne Kadar da Vazgeçilmezsin.
Oysa Dünya Seni Pek Umursamıyor. Sessizce Akıp Gitmede Uzayda. Telaşlarına İnat, Uzakta Bir Kelebek Yavaş Yavaş Kozasından Çıkmada. Ötelerde Bir İnsan Son Nefesini Vermekte Sessizce… Bir bebek İlk Kez Gülümsemekte Annesine…
Vakit Öğle…

Erek namazda güzeldir.

Erkek namazda güzeldir...
Çünkü namazda tertemizdir erkek. Tüm uzuvlarıyla beraber, fikrini ve niyetini de yıkar abdest suları. Arınmışlığına misk kokusu eşlik ettiği için, en çok namazda huzur saaçar...

Namazda örtülüdür erkek.

Hz. Ömer'in (R.A.) Namaz Hassasiyeti

Namaz kılmakta, devam olmak üzre olmakta zorlanan kardeşlerimiz bunu okuduktan sonra Namaz ibadetine biraz daha gayretle sarılacağı temennisiyle...

O büyük Ömer, ateşgede bir İranlının vurduğu hançer darbeleriyle yaralanmış ve koma halinde upuzun yatıyordu Yediği-içtiği tekrar dışarıya çıkıyor ; ne bir ses veriyor ne de seslere alâka duyuyordu.

Hizmetçisi gelip, yemek veya su isteyip istemediğini sorunca, ya cevapsız bırakıyor ya da sadece gözleriyle "hayır" deyip geçiştiriyordu.

NAMAZ MANEVİ YARALARIMIZIN İLACIDIR...

SUAL.Çok tembellerden ve namaz kılmayanlardan işitiyoruz. diyorlar ki: "Cenâb-ı Hakkın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur'ân'da çok şiddet ve ısrarla, ibadeti emrediyor.

Elcevap: Evet, Cenâb-ı Hak insanların ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat insan ibadete muhtaçtır; Çünkü insan hevanın şeytanın nefsin arzuların hislerin duyguların tazyiki ve istekleri ve beklentileri yüzünden mânen hastadır.. İbadet ise, insanın mânevî yaralarına tiryaklar hükmündedir..

NAMAZLA RUHUNUZA BİR PENCERE AÇIN.

Kâinatın ekser nevleriyle alakadar olan ruhu beşer ve kalbi insan bu alakadarlık cihetiyle kesme keş olur. Hiç bir şeyin kararında kalmadığı ve her şeyin değişip başkalaştığı ve halde hale şekilden şekile geçtiği zemin yüzünde insan aczi ve fakrı mutlak olması sebebiyle bir çok bela, musibet, hastalık ve düşmanın hücumuna maruz kalır.İhtiyaçlarının nihayetsiz olması nedeniyle alakadar olduğu şeyler yüzünden biçare olur. Arzuların, isteklerin, heveslerin, ihtiyaçların içerisinde yuvarlanıp gider.

Bir Babanın Kızına Namaz Nasihati.

Bütün babaların çocuklarına blüğ çağına erdikleri zaman emredecekleri veya telkin edecekleri şeylerin başında ibadetler, ibadetler içerisinde ise öncelikle imandan sonra gelen en büyük hakikat namaz gelmektedir. Namazın hikmeti ve hakikatini ailesinden duymadığı halde namaza başlayan genç bir kızın babasından duymayı arzu ettiği namaz emrini ve tavsiyesini bir mümin kardeşinden kendisini babasının yerine koyarak yapmasını istemişti. Bu şekilde sanki babası ona nasihat ediyormuş gibi bir mutluluk duymayı arzu etmişti.