Mehmet Şevket Eygi

Feribottaki Açık Ahlaksızlık

Bir okuyucumdan gelen e-maili aşağıda ibretle okuyacak ve eminim derin derin düşüneceksiniz.

Önce birlikte okuyalım, yorumlarımı yazının sonunda bulacaksınız.

(Okuyucumun e-mailinin metnidir)

Tarih: 10 Mayıs 2012 Perşembe... Konu: 13.30 YALOVA-YENİKAPI seferini yapan feribotta yaşanan ahlaksızlıklar:

Muhterem efendim, öncelikle şaşkınlığımdan, üzüntümden ve heyecanımdan dolayı oluşacak yazım ve ifade hatalarımı şimdiden mâzur görünüz. Yaşım 35'tir.

Sizi her gün MİLLİ GAZETEDEN 15 seneden beri okumaya çalışıyorum.

Müslüman Sosyete

Birtakım kadınlar, sadece başlarını örtmekle İslâmî ölçülere göre örtünmüş olduklarını sanıyorlar. Tesettür sadece başını bir bez parçasıyla örtmekten ibaret değildir.
Birkaç yıldan beri bir kısım başları kapalı hanımlar, İslâm dinine ve ahlâkına yakışmayan davranışlar sergiliyorlar. Herkesi suçlamıyorum, “Bir kısım kadınlar...” diyorum. Bu gibilerin sergiledikleri uygunsuz ve yakışıksız haller hakkında örnekler vermek istiyorum:

(1) Çok aşırı ve istisna bir hadise ama yine de üzerinde durmak gerekiyor. Başı kapalı, göbeği açık kız bile görüldü, Hürriyet gazetesi resmini bastı. Akıl almaz bir şey. Binde bir de olsa, bir Müslüman kız nasıl böyle giyinebilir?

Millî ve Şahsiyetli Tesettür

YAKUP Kadri Karaosmanoğlu dindar bir kimse değildi. 1915’te “Çarşafa ve Peçeye Dair” başlıklı bir yazı kaleme alarak Müslüman Osmanlı hanımlarının tesettür kıyafetlerini çok beğendiğini, onları çok estetik ve sanatlı bulduğunu beyan etmişti. Bu yazıyı Ertuğrul Düzdağ beyin “Başörtülü Melekler” kitabından okumanızı tavsiye ederim. (İz Yayıncılık.)

Başlarını örten, tesettür kıyafetine bürünen yüksek tabaka hanımların ve bilhassa dindar üniversiteli kızların mutlaka kaliteli, vasıflı, estetik bir kıyafete bürünmeleri gerekir. Bu kıyafet elbette seksî olmayacak, yabancı erkeklerin cinsî iştahlarını çekmeyecek ama mutlaka estetik, sanatlı, vasıflı olacaktır.

Liselere Bakınız Halimizi Anlarsınız

RÜZGAR eken fırtına biçermiş... Fırtına eken kasırga biçermiş... Kasırga eken tayfun biçermiş... Dinsizlik ve densizlik eken acaba ne biçermiş?.. Cevap vermek için uzun uzun düşünmeye hacet yok. A benim cânım, manzaraya bak anlarsın...

*

Bir ülkenin halini, geleceğini anlamak isteyenler onun liselerine baksınlar. Liseleri parlak ve vasıflı ise hal ve gelecek de parlaktır. Berbat ise, istikbal karanlıktır.

*

Yıl 1928. İstanbul’un ve ülkenin ünlü liselerinden İstanbul Erkek Lisesi’nde yaramaz bir öğrenci muallimin sandalyasına bir raptiye koyuyor, adamcağız oturunca batıyor ve hâdiseye hemen el konuluyor. “Raptiyeyi kim koydu?” Öğrenciler sır vermiyor, suçluyu söylemiyor. Bunun üzerine, o sınıftaki bütün öğrencilerin hepsi birden hemen okuldan atılıyor...

TV Belâsı

ŞU hususlarda hiçbir şüphe, tereddüt yoktur. Bunlar kesinlikle doğru olan bilgilerdir. Sayıyorum:

(1) İslâm dini insanları azdıran, onları fuhşa, ahlâksızlığa, sefahate götüren, Allah’tan ve dinden uzaklaştıran kötü müziği yasak kılmıştır.

(2) Alkollü içkilerin azının da çoğunun da içilmesini yasak etmiştir.

(3) Kadınların seks aracı olarak teşhirini, evlilik dışı cinsel münasebetleri haram kılmıştır.

(4) İsrafı, lüksü, aşırı tüketimi, gösterişi kötülemiştir. “Allah müsrifleri sevmez” meâlinde ayet bulunmaktadır.

Liseli Gençlere

SEVGİLİ liseli gençler!.. Sizler bu ülkenin, bu milletin, bu devletin geleceğisiniz, ümidisiniz, en kıymetli varlığısınız. Türkiye’nin yaşaması, ayakta durması, yücelmesi, dünyaya örnek ve model olması ancak ve ancak sizlerin iyi, doğru, güzel insanlar olmasıyla mümkündür. Siz bozulursanız, siz vasıflı vatandaşlar olarak yetişemezseniz istikbalimiz (geleceğimiz) karanlıktır. Aşağıda sizlere bazı öğütlerim ve tavsiyelerim olacaktır. Herkesin bunları kabul etmesi ve hayata uygulaması belki mümkün olamaz ama bir kısmınız mutlaka kabul edecektir, beni haklı bulacaktır.

Gençlerimiz

MUHATABIM terbiyeli, inançlı, efendi bir genç. Yedi sene İmam-Hatip okulunda okumuş, teknik bir branşta yüksek tahsil yapmış. Beş vakit namaz kılıyormuş. Damdan düşercesine sordum:
– Serserilik, uğursuzluk yapıyor musunuz?
– Hayır, dedi. Kendimi yetiştirmeye çalışıyorum.
– Sizi imtihan etmeme müsaade eder misiniz? Olumlu cevap alınca şu soruyu yönelttim:
– Allah’ın on dört sıfatını sayar mısınız?
– Sayamam... dedi. Allah, Allah!.. Yedi sene İmam-Hatip okulunda okumuş ve en basit bir ilmihal bilgisini öğrenememiş.
Coğrafyadan imtihan ettim, Avrupa ülkelerinin başkentlerini bilemedi. Tarih sordum, o sahada da asgari lise kültüründen mahrumdu.

Japonya’da Kadınlara Ayrı Vagon

Önemli ve ibretli bir haber. Kaynağı 13 Haziran 2005 tarihli Le Monde gazetesi. Başlığı: “Tokyo’da kadınlara ayrılan vagonları herkes destekliyor.” Haberin özetle mahiyeti şu:

İki aydan beri Tokyo’nun bazı trenlerinde kadınlar için ayrı vagonlar ayrılmış ve uygulama herkesin desteğini kazanmış. Hattâ bazı erkek yolcular, lâtife üslubuyla “Oh, hiç olmazsa bundan sonra kadınları rahatsız etmek iftirasından korunmuş olurum...” diyormuş.

Japonya’daki banliyö trenleri bilhassa işe gidiş ve işten dönüş saatlerinde tıklım tıklım doluyormuş. Hattâ orada bazı istasyonlarda bir ayağını trenin içine atıp da öteki ayağı dışarıda kalmış olanları vagonun içine tıkmak için özel memurlar varmış.