2007 yılı Mayis ayı konuları

Engeller...

  • celin

Yolumuzdaki engeller...
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine
kocaman bir kaya koydurmuş,kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler
olacaktı?. Ülkenin en zengin tüccarları,en güçlü kervancıları,Saray
görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın
etrafından dolaşıp saraya girdiler.Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi.
Halkından bu kadar vergi alıyor,ama yolları temiz tutamıyordu.Sonunda bir
köylü çıkageldi.Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere
indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda
kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini
yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin
durduğunu gördü. Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı
içinde...altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.
"Her engel, asilabilecek, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır, ..."

Arkadaş

  • celin

İki arkadaş bir çöl yolculuğunda sohbet ederek yürümektedirler.
Yolculuğun bir anında tartışırlar.Biri diğerine tokat atar.Tokadı yiyenin canı acır, ama sesini
Çıkarmadan kuma böyle yazar.
“ Bugün beni en iyi arkadaşım tokatladı.”
Daha sonra bir vahaya gelirler ve suya girmeye karar verirler.
Tokadı yiyen bataklığa saplanır .tam boğulmak üzereyken arkadaşı onu kurtarır.
Kurtardıktan sonra bir taşın üzerine kazıyarak böyle yazar.
“ Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı. “
Önce tokat atan ama sonra hayatını kurtaran arkadaşı bağırır.
Canını acıttığımda KUMA yazdın, şimdi neden TAŞA yazdın?
Diğeri cevaplar;
“Birisi canımızı acıttığında
KUMA yazmalıyız ki, BAĞIŞLAMA rüzgarı onu silebilsin.Fakat birisi iyilik yaparsa onu da TAŞA kazımalıyız ki, hiçbir güç silemesin.”
“Dost kazanmak ve dostlukları devam ettirebilmek acıları KUMA, mutluluklarımızı da TAŞLARA kazımayı öğrenmekle olur.”

Acele Karar Vermeyin

  • celin

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı?

Herseyde bir hayir vardir :)

  • celin

Microsoft şirketinde temizlikçi olarak işe kabul edilen bir kişiye şirket yetkilisi, giriş işlemleri için birkaç belge getirmesi gerektiğini söyler. "Bana e-posta adresinizi veriniz ki Ben de size, getirmeniz gereken belgelerin listesini göndereyim." der. Temizlikçi adayı, boynunu büker: "Benim e-posta adresim yok, efendim" der. "Çünkü henüz bir bilgisayarım bile yok." Microsoft yetkilisi bu yanıttan hiç memnun kalmaz. "Bir e-posta adresiniz olmadığına göre, ben de sizi, yaşayan bir kişi olarak kabul edemeyeceğim" der. "Bu durumda sizi işe almamız söz konusu olamaz." Bir iş bulma sevincini bir anda yitiren adam, tüm serveti olan cebindeki on dolarıyla ne yapacağını kara kara düşünerek Microsoft binasından ayrılır ve...Gider, on dolarlık domates satın alır, sonra da kapı kapı dolaşarak bunları satmaya başlar. "Akşam olduğunda serveti bir kat artmış, cebindeki on doları, yirmi dolara çıkmıştı. Adam, bu işi üç gün üst üste yaptıktan sonra, servetini 160 dolara çıkardığını görünce, bundan böyle geçimini domates alım satım işinden sağlamaya karar verir.

Bakış açısı

  • Başak Uzun

BU VARLIK ÂLEMİNDEKİ EŞYAYI Allah namına, O’nun isimlerine ayna olma yönüyle tefekkür etmek mânâ-i harfî ile, bu kutsî mânâları düşünmeksizin incelemek ise mânâ-i ismî iledir. Yani, “mânâ-i ismi,” bir şeyin bizzat kendisini, özelliklerini bilip tanımak, mânâ-i harfi ise o şeyi “sahibini ve yapıcısını göstermesi” yönüyle tanımak demektir.
‘İsim’ tek başına bir mânâ ifade eder; ‘harf’ ise başkasının mânâsını göstermek için bir alettir. Meselâ, ‘ev’ kelimesi bir isimdir ve başlı başına bir mânâsı vardır. Ama ‘e’ tek başına bize bir şey söylemez. Fakat ‘eve’ kelimesinde ‘e’ harfi ‘ev’ kelimesine yardımcı olarak bir görev yapmıştır.

ENE PSİKOLOJİSİ

  • Başak Uzun

“İşte, ey insan!
Eğer yalnız Ona

abd olsan,

bütün mahlûkat üstünde bir mevki kazanırsın.

Eğer ubudiyetten istinkâf etsen [çekinsen],

âciz mahlûkata

zelil bir abd olursun.”


—Said Nursi


İMAM GAZALÎ, insanın manevî yapısını tarif ederken kalbe en yüksek makam olan padişahlığı, akla ise vezirliği yakıştırır. Ona göre duyguları yöneten gadap ve şehvet kuvveleri daha alt kademede yer alırlar, almalıdırlar.

Ey bilgilerin ve sırların sahibi

  • Havva

Ey bilgilerin ve sırların sahibi;
Senden bütün çaresizliğimle ve ihtiyacımla ilim istiyorum. Bilgisizliğimden ve cehaletimden beni kurtarmanı diliyorum. Öğrenebilmek için çırpınıyorum;ama hafızam ancak Senin izin verdiğin kadar bana yardımcı oluyor. Ben evrene serpiştirdiğin sırlarına muhtacım, bana öğreteceklerine muhtacım.Sen,bal yapmakla görevlendirdiğin arıya, balı nasıl toplayacağını daha doğmadan öğrettin.
Sen,bir ördek yavrusuna doğar doğmaz nasıl yüzeceğini öğrettin. Sen, Senden istemesini bilmeyen birçok varlığa müthiş bilgiler ve yetenekler kazandırdın.

Küfre Sebep olan Söz ve Haller

  • Başak Uzun

İmanı Zayıflatan veya İmanı Yok Eden Şeyler

1- Allahın varlığı hakkında insanda meydana gelecek en ufak bir şüphe ve tereddüt.
2- Allahın cisim olduğunu düşünmek ve hayalinde canlandırmak.
3- Cenab'ı Hakkın sıfatlarından herhangi birini insanların sıfatlarına benzetmek. (Mesela Cenabı Hakk'a dil ve ağız gibi mahlukatın hassalarından olan azalar hayal etmek)
4- Allah'ı bir şeye hulûl etmiş olarak kabul etmek.
5- Cenab'ı Hakka analık, babalık veya oğulluk isnad etmek. Haşa "Allah Baba" demek veya "Her şeyi yaratan Allah ama Allah'ı yaratan kim" (!) gibi sözler söylemek veya bunları kalbinden geçirmek. (Cenabı Hak Yaratan varlıktır. Yaratılan varlık değildir)
6- Peygamberlere yalancılık isnadında bulunmak

GENCLIK VE KALPLERI

  • MASLAHAT_1

Gençlerimiz ve Kalpleri
Abdullah Büyük
Genç, Farsça bir kelimedir. Manası ise hazine, define demektir. Kelimeyi genç olarak ele alırsak, taze, yeni, körpe, gelişme safhası manasına anlarız.
Fethin verdiği mesaj ile mânen, ruhen, ahlâken ve edeben mesafe kazanan gencimiz, ne yazık ki günümüzde aynı duyarlılığı, aynı bilinç ve şuuru elde etmekte zorlan-maktadır.
29 Mayıs, fethin kutlandığı ve konuşulduğu, fetih bağ-lantılı birçok etkinliklerin yapıldığı memnuniyet verecek bir hizmetin günüdür. Buna paralellik arz eden, konumuz ile ör-tüşen bir mesaj vermek, günümüz gençliği için faydalı olur diye, biz de fethin manevî kimliği üzerinde durmak istiyoruz.

Cinsel İşlev Bozuklukları Tedavisi

  • okur

90'larda cinsel işlev bozukluklarının Tedavisi Masters ve Johnson'un (1970) çalışmalarından sonraki 25 yılda cinsel işlev bozukluklarının ele alınması ve tedavisinde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Masters ve Johnson, kadın ve erkek cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde üç temele dayandırdıkları bir model önermektedirler:

(a) Her iki cinste de paralel, dört-evreli ardışık fizyolojik ve öznel uyarılmanın olması (cinsel yanıt döngüsü);
(b) cinsel işlev bozukluklarının oluşumunda ve sürmesinde yanlış bilgilenme ve performans kaygısı başta olmak üzere psikojenik faktörlerin önde gelmesi;
(c) Cinsel işlev bozukluklarının çoğunun kısa, sorun-odaklı tedavi yaklaşımlarına (sensate focus yani duyumsal keşif gibi) iyi yanıt vermesi.

Alışkanlığın tekerine nasıl çomak sokulur?

  • Başak Uzun

Alışkanlıklar hem iyidir hem de kötü. İyidirler; çünkü çatalı doğru kullanmak için ayrıca bir zihnî çaba göstermiyorsanız bu edindiğiniz ‘alışkanlık’ sayesindedir. Kötüdürler; çünkü faydalı olmayan türünden kurtulmak bir hayli zordur. Değişmek isteyenlere, birkaç tavsiye...

itaat

  • hakikat

allahın adı 114 surede geçen rahman sıfatıyla sözler kuluna ulaşması dileği ile dünyanın verdiği eğitim çerçevesinde insanlığın ulaştığı makamın serbesliği nezlinde nefis duygusunun ulaştırdığı netiçe zaten her an kaydedilmekte yuce allaha eksiksiz ve eşsiz sunulmakta insana düşen itaatin makbulu olan kulluğun ıfası olan ibadetin aksatılmadan kıramen ketibeyn'e ikram ve ikrar etmekte olması zaten bunun hak olduğu ödül ve cezanın mahluk olduğudur herkesin verdiği ödev aynı ama hesap ve makam mekan farklı donüş ançkak onadır

ahlak ı kamil

  • hakikat

öncelikle yakındığım ve üzülerek yazıya aldığım konu ayeti kerimede mevcutiyeti inkarı felaket ve musibet kaynağı olan şu ayet: ya muhammet deki erkekler ve kadınlar harama bakmasın onlar için daha hayırlıdır. netiçede uygun olan bu ancak nefis neder... kolayı var çünkü insan zayıf yaratılmış tetbiri önceden almada fayda var elhamdulillah nefsime hakim oldum ve hiç kız arkadaşım olmadı görüşmedim ve neticede allah ünüversiteyi okumayı nasip etti evlenenekadar olmayacak tabiki görücü usulu ile kimi örnek vermemdeki amaç övgüye mazhar olmak değil örnek olmak nitekim herşeyi noksan sıfatlardan münezzeh olan allah bilir mutlu evliliğin kaynağı,,,

Değişimin neresindeyiz?

  • Başak Uzun

Bu nasıl bir değişimdir ki, gece ile günümüz birbirine girmiş; gelişigüzellik almış yürümüş; tek vuruşlu sazların sesi, orkestranın armonisini bastırmış, hayata anlam veren renk cümbüşü solmuş; doğallığın yerini, süslü, renkli ve boş hayatlar almış; dürüstlük, erdem olmaktan çıkmış, kalabalıkta yalnız, gürültüde sessiz, renkli camların arkasında ışıksız kalanlarımız, alimim diyenlerimiz çoğalmış. En acısı da dil, kulak, göz, burun birbirini tamamlayamaz ve güzellikleri hissedemez olmuştur.
Sorular