2006 yılı Haziran ayı konuları

Gözlerinizi haramdan uzak tutun

  • imdat sezer

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:


"(Ey Resûlüm), Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan beri alsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu boğaz, gerdan, baş, kol, bacak ve kol gibi yerlerini) göstermesinler. Ancak bunlardan görülmesi zaruri olan (yüz, el ve ayaklar) müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar..."
(Nur Suresi : 31)

Oral Seks ve Ağız Kanseri

  • imdat sezer

Oral seks, ağız tümörlerine yol açabiliyor. Son yapılan bir araştırmaya göre insan papilom (meme başı gibi çıkıntılar yapan selim tümörler) virüsü ağız kanserine yol açabiliyor. Bilim adamları uzun süredir papilom virüsünün ağız kanserine neden olduğundan kuşkulanıyordu. İyi haber bu riskin çok küçük olması. Ağız tümörü her yıl 10.000 kişiden birinde görülüyor. Ve bu vakaların pek çoğu sigara ve içkiye bağlı olarak ortaya çıkıyor.

İnsan papilom virüsü (HPV) cinsel yolla geçen virüslerin en yaygını. Bu virüsün servikal kansere (rahim boynu kanseri) yol açtığı biliniyor. Bazı araştırmalar bu virüsün ayrıca ağız ve anal kanserlerine de neden olabileceğine işaret ediyor.

Ruh çağırmak

  • Ahmet Emin

Sual: Bazı medyumlar, Kaybolan şeyleri ve başınıza gelecekleri de biliyoruz diyorlar. Medyum, fincanla ruh çağırırken Falancanın ruhu gel diyor. Şu, şöyle mi? gibi bir soru sorunca, fincan, evet veya hayır yazılı tarafa yahut harfler üzerinde dolaşarak hareket ediyor. Böylece sorulan şeye cevap verilmiş oluyor. Bazen isabet ettiği de görülüyor. Bunun sebebi nedir?

CEVAP: Kur'an-ı kerimde, gaybı Allah’tan başkasının bilemeyeceği bildiriliyor. (Cin 26)

Gayb, duyu organları ile veya hesap ile, tecrübe ile anlaşılmayan şey demektir. Birisinin altınları çalınır. Medyuma, ruhçuya veya cinci denilen kimselere gidilir. Bunlar, çalanı tarif eder. Bazen isabet ettiği de olur. Çalınan şey, bize göre gayb ise de, çalana ve onu gören başkalarına göre gayb değildir. Onu çalanı bir cin görmüşse, cin çalanı tarif eder ve bulunur. Cin gaybı bilmiş olmaz. Ruh çağırıyoruz denildiğinde de gelen cindir. Cin de geleceği, gaybı bilmez. Bilmediği Kur'an-ı kerimde yazılıdır. (Sebe 14)

Seks patladı, biz altında kaldık

  • Sururi Bal

Can Dündar 'seks'i yazdı
Milliyet yazarı Can Dündar patlayan seks haberlerini köşesinde ele alarak kamuoyuna N'oluyoruz? sorusunu yöneltti. Yazar göre Seks patladı, biz altında kaldık İşte usta kalemden toplumun önemli sorununa parmak basan yazısı...

Yazı: Can Dündar
Kaynak: www.milliyet.com.tr

-Geçen ay Abant'ta bir mühendis, kiraladığı Ceylan adlı kısrağa tecavüz ederken yakalandı.
At sahibinin takibi sonucu iş üstünde yakalanan mühendis, "hayvana cinsel istismar" suçlamasıyla gözaltına alındı
Bolu Hayvanları Koruma Derneği üyeleri, Ceylan'ı ziyaret edip şeker verdiler, "insanlık adına" özür dilediler, satılmasını engellediler.

Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır

  • imdat sezer

Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Kur'ân-ı kerimde mealen buyurulduki:


"Ey Resulüm, mü'minlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar! Müslüman kadınlar da zinetlerini göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar örtsünler!" (Nur 31)


Peygamber efendimiz de "göz zinası" hakkında buyuruyor ki:


"Azab-ı ilahiden korkarak, başını yabancı kadından çevirene, Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur.”


"Harama bakmayan gözler, Cehennem ateşi görmez."

“Chat’çilere mesaj var!”

  • Mehmet Oruç

Teknoloji, her zaman söylediğimiz gibi ikiyüzü keskin bıçak gibidir. Dikkatli olunmazsa, kullanana zarar verir. Son yılların en gelişmiş teknolojisi internet de böyledir. Bu çok faydalı teknoloji, dikkatli kullanılmadığı zaman, telafisi mümkün olmayan sayısız zararlar vermektedir.

Bu zararlardan sadece biri olan “chatleşme” üzerinde durmak istiyorum. Bununla ilgili gördüğüm işittiğim, okuduğum birçok olumsuz gelişmeler meydana geldi. Birçok ailede huzur bırakmadı. Hatta, chat yüzünden yuvasını dağıtanlar oldu. Bununla ilgili bir yazı yazmak isterken, mail adresime “Chat’çilere mesaj” geldi. Chatleşmeden canı yanan, bir bayan tarafından kaleme alınan bu uzun yazıyı özetleyerek sizinle paylaşmak istedim:

Önce bataklıkları kurutalım

  • Mehmet Oruç

Geçen sene, Karadeniz seyahatimde son durağım olan şirin bir ilçemizde, bir arkadaşın babasının dükkanında oturuyoruz. İşlerin nasıl gittiğinden, ekonomik sıkıntılardan, dertlerden bahsederken 80 yaşlarında bir amca girdi içeri.

Onunla da tanışıp sohbetimize devam ederken, konu toplumun bozulmasına, ahlaksızlıklara geldi. Yaşlı amca derin bir ah çektinden sonra, “Efendi efendi, dedi. Sen buraların önceden de böyle olduğunu zannetme sakın! Burada, namus için cinayet işlenirdi, falancanın kızına yan baktı diye kavgalar olurdu. Bunun için yerli yabancı kimse, kimsenin karısına, kızına yan gözle bile bakamazdı. Ya şimdi, içim kan ağlıyor... “ deyip bir müddet sustuktan sonra elindeki bastonu dükkandan görülen binalara uzatıp, “ Ne zaman ki Nataşa’lar geldi, durum değişti... Şimdi şu gördüğün binalar var ya, üst katları hep Rus karılarıyla dolu. Kimsenin sesi çıkmıyor. Nice yuvalar bu sebeple yıkıldı. Çocuklar perişan oldu. Adam yılların birikimi olan emekli ikramiyesini alıyor, bir hafta sonra elinde bir şey kalmıyor. Çoluk çocuk nice sıkıntılarla topladıkları, bir senelik geçimini sağlayacak çay paraları Nataşa’lara gidiyor. Bugünleri de mi görecektim... “ diyerek o yaşında başladı ağlamaya...

Pornografiye Gerçek Bir Bakış

  • imdat sezer

Fahişelik, sübyancılık, tecavüz: ve pornografi hakkındaki yalanlar.

Karanlık soğuk bir gecede, şömine ateşinden daha güzel ne olabilir ki? Ateşe bir odun atarsın ve kısa sürede odunun çıtırdıları kulağınızı, ısısı bedeninizi, parıltısı gözlerinizi kaplar. Ne kadar güvenli ve romantik değil mi? şimdi o odunu şömineden alıp yatağınızın üzerine attığınızı düşünün. Aynı sesler, ışıltılar ve ısı karşınızda olduğu halde, güven ve romantizm yok olmuş geriye yıkım kalmıştır. Bu ateş içerdeki herkesi öldürüp, tüm evi yakabilir. Seks o ateş gibidir Evliliğin, koruyucu adanmışlığı içerisinde yaşandığı sürece romantik, muhteşem ve yapıcıdır. Evlilik dışına çıktığı her alanda ise yıkıcıdır. Buna zina, evlilik dışı cinsel ilişkiyi, tecavüzü veya pornografiyi gösterebiliriz.

Seks ve Zina

  • Hüseyin Hare

Genç bir erkeğin ilişkilerdeki seks konusunda yüreğinin değişimi

Şöyle bir özdeyiş vardır: "En iyi plan, başkalarının akılsızlıklarından faydalanmaya yönelik olan plandır." Bu makalenin temel konusu bu özdeyişle özetlenebilir. Sizlerle kızlar hakkında bildiğim bazı şeyleri paylaşmak istiyorum. Aşağıda, seksi evliliğe saklamamın 10 sebebini sıraladım.


SEBEP 1: Seks çıldırılacak bir şey değildir.

Üniversitedeyken hemen hemen her gece bir başka kız ile yatmaktaydım. Bunu filmlerde söylemeseler de hemen hemen herkesin bildiği bir şey vardır: bir gecelik ilişkinin sabahında içiniz bomboş kalkarsınız. Hatta pişmanlık bile duyarsınız.

GÖZLER NASIL KORUNUR

  • imdat sezer

Hayatın en açık gerçeklerinden biri, kuralsız yaşanmadığıdır. En başta, hayat, bir kuralın meyvesidir. İçinde yaşadığımız kâinat, her zerresiyle, bir ?kural?la birlikte vardır. En küçük zerreden en büyük galaksilere kadar her bir şey, bir düzene tâbidir. Tüm mevcudlar ve tüm canlılar, varoluşlarıyla, ?kural? denilen evrensel bir gerçeğin varlığını fısıldar.

Öte yandan, insan, sair mahlukların aksine, duygu ve tutkularına sınır konulmamış bir canlıdır. Karnı doymuş bir aslan, yanından geçen en körpe ceylana bile yan gözle bakmaz. Bir ağaç ihtiyacı kadar suyu alır, biraz daha almaya kalkmaz. Oysa insan, sınır konulmamış duygularıyla, hep daha fazlasını ister. Dünyayı da yutsa, yine tok olmaz. Karnı doysa, yarın için saklar. Yarın için saklasa, önümüzdeki hafta için biriktirir. İşi aylara, yıllara, çoluk-çocuğuna ve sonraki tüm nesillere kadar uzatır; durmaksızın yığar, durmaksızın biriktirir. Duygularına sınır konulmadığı için, sık sık, diğer insanların hakkına da göz diker. Hatta, başka bütün varlıkların hukukuna ilişir.

Casus Suzy Liberman

  • imdat sezer

Savaşın En kızgın anında gösterilen büyük başarılara rağmen kazanılamıyan zaferin perde arkası..

Çanakkalede destanlar yazan ordunun filistin'de uğradığı büyük ihanet.. Ve o ihanet ağını örülüşü..

Hepsinini bu kitapta okyacak ve hep beraber şahit olacağız. İki kısımdan oluşan kitabın ilk kısmı bir türk askerinin yaşadıkları. İkinci kısmında ise bir casusun günlüğü ve yaşamı yer almaktadır.

Bu eser, Genel Kurmay Başkanlığının tetkiki ile ordu subaylarının okumasının faydalı olacağı tesbit edilerek, 26 Mayıs 1935 tarih, 43782 sayılı tamim ile 40 000 nüshası alınarak Ordu'ya dağıtılmıştır.

ÖNSÖZ

  • imdat sezer

Millet olarak 15. asırda katliamdan kurtardığımız, sine­mizde kendilerine barınma hakkı tanıdığımız bir milletin na­sıl bir engerek yılanı olarak zamanı gelince bizi sokup mah­vetmek istediğinin en açık izahını bu eserde bulabileceğiz. Bu eser Siyonizmin Filistinde yahudi devleti kurması için gi­riştiği türlü nimetleri ile beslendiği bir memlekette o millete karsı alçakça irtikap ettiği korkunç cinayet, hıyanetleri izah eden bir kaç sahifeden ibarettir. Hakiki Suzy Liberman vak'asını okuyup öğrenmek tarihteki lâyık olduğu yerini be­lirtip milletin istifadesine sunup en büyük hizmeti yapmak isteyen münevver ve vatanperverlerin, Arşiv dairesinde mevcut Suzy Liberman dosyasını dikkatle okumaları lâzımdır. Bu eser o dosya yanında çok küçük fakat hizmet bakımından kıymeti çok büyüktür.

SÖZ BASI

  • imdat sezer

1935'te bastırdığım "Suzy Liberman" adlı eser Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye riyâsetince tekik edilmiş ve yararlı gö­rülerek 26 mayıs 1935 tarih ve 43782 sayılı remizle subaylara tavsiye edilmiş ve bütün birliklere tevzi edilmiştir.

Bu defa meşhur casusun hatıra defteri de ilâve edilerek tekrar milletin nazarı ibretine arz edilmiştir. Bu kitap bir müddet evvel siyonizmin propagandası mâhiyetinde olmak üzere Dünyanın her yerinde bir ânda milyonlarca nüsha ola­rak bastırdığı "Anna Frank'ın Hâtıra Defteri" kitabına benze­mez. O yalan bu ise, gözümüzün önünde geçmiş hakikî bir facianın tâ kendisidir.

Çöller ve Filistin topraklari

  • imdat sezer

1333(1917) senesi büyük boğuşma (cihan harbi) son bul­mamış ve 334(1918) senesi henüz başlamıştı.

Çöllerde ve Filistin topraklarında tatlı ve ılık bir rüzgâr esiyordu. O sırada bütün Dünyada hüküm süren karakıştan bu iklimde eser yoktu.

Bilâkis buradaki insanlar bütün yaz sıcaktan çektikleri azabın kefareti gibi munis ve serin bir hava içinde dinleni­yorlardı.

Cephelerde de aynı ılık rüzgâr esiyor ve aynı tatlı sükûnet vardı.

Askerler yorgunluklarını dinlendiriyor, noksanlarını ta­mamlıyor ve yaralarını tedavi ediyorlardı.

Alay yaveri Adnan Bey

  • imdat sezer

Alay yaveri Adnan Bey ceylân gibi bir arap atı üzerinde köyden geçerek karargâha gidiyordu. Duvarları sarmaşıklar ve balkoniyle bahçesi envai çiçeklerle süslü bir evin önünden geçerken iki koyu lâcivert göz bütün benliğini bir anda man­yetize eden sihirli bir elektrik cereyanı gibi mevcudiyetinidolaşmış, genç ve yakışıklı zabit sanki olduğu yere mıhlanmıştı...

Çevik arap atı sar'aya tutulmuş bîçareler gibi yerinden kıpırdayamıyordu.

Adnan'ın çiçekli balkonun pencereleri arkasından gördü­ğü bu bir çift lâcivert göz uzun boyu, mevzun endamı, ince beli, parlak kumral saçları ve mahir bir ressamın fırçasından çıkmış gibi yakıcı bir kavis ile uzanan kaşları, beyaz teni, mütenâsip burnu, uzun parmaklı güzel elleri ve bütün bu güzelliklere taş çıkaran çifte gamzesiyle SÛZY LİBERMAN adında on dokuz yaşında bir yahudi kızının eşkâlini tasvir ediyordu.