HİTAN (SÜNNET) AMELİYATINDA İSLÂMÎ ÖLÇÜ

Erkek çocuklarının sünnet ettirilmesine, dinî ıstılah yönünden "hitân" adı verilmektedir. Bu operasyon, İslâm fıtratına ve insan sağlığına uygun olması sebebiyle, çok eski tarihlerde başlamış ve halen devam etmektedir. İnsanın yaratılışı yönünden ele alındığı zaman, Hz. Âdem'e; insanlar tarafından tatbika başlanması cihetinden incelendiğinde Hz. İbrahim'e dayanmaktadır. "İbrahim aleyhisselâm, (ormanda odun kestiği sırada gelen vahiy üzerine) elinde bulunan keserle kendi-ni sünnet etmiştir (1). Oğlu Hz. İshâk'ı yedi günlük iken, İsmail aleyhisselâmı onüç yaşında bulunduğu sırada sünnet ettiği açıklanmaktadır (2).
Dinî ahkam yönünden ele aldığımız zaman, bu ameliyat için üç
hüküm göze çarpmaktadır. Şöyle ki:

I) Cevaz:
Çocuk yedi günlük olduğunda sünnet ettirilebilir. Bu müsade, sağlık yönünden bir zaruretin olmasına bağlı olarak verilmiş değildir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseynî yedi günlük iken sünnet ettirmiştir (3).

II) Müstehab:
Çocuğun 7-12 yaşları arasında bulunduğu sırada sünnet ettirilmesidir (4).

III) Vâcib:
Ergenlik çağma ulaşmış bulunan bir çocuğun, daha fazla sünnetsiz gezmesi lâyık ve câiz olmadığından, sünnet ettirilmesi vâcibtir. İmam Şâfiî ve İmam Mâlik, Medine-i münevvere civarındaki beldelerde tatbik edilen yaş ciheti ile meseleyi ele almış olduklarından, "hitân" ın vacip olduğunu ifade etmişlerdir. Ebû Hanife (r.a.), daha farklı bir beyanda bulunmuştur. "Çocuk ergenlik çağına ulaşmış ise vacip, 7-12 yaşları arasında bulunurken müstehabtır" demiştir (5).

Resûl-i Ekrem (s.a.v.), İslâm dinini kabul eden erkeklere sünnet olmalarını emrederdi (6). İsterse o şahsın yaşı sekseni bulmuş olsun (7). Burada akla bir soru gelmektedir: O kimse çok yaşlı ve zayıf olması sebebiyle, bu ameliyata dayanamayacak halde ise, sağlığının tehlikeye düşeceği tabibler tarafından ifade ediliyorsa, hitan işi terk edilir. Bu gibi zaruret hallerinde vacibin terki bile câiz görülmüştür. Sünnet bulunan "hitan" ameliyesinin terki, bi tarikılevlâ câiz olur(8).

Sünnetli olarak yaratılan veya dünyaya gelişte sünnetli olarak doğan ondört peygamber vardır. Kaynağındaki sıralamaya göre onları şöyle ifade edebiliriz:

1-Âdem aleyhisselâm;
2- Şis (Şit) aleyhisselâm;
3- Nûh aleyhisselâm;
4- Hûd aleyhisselâm;
5- Sâlih aleyhisselâm;
6- Lût aleyhisselâm;
7-Şuayb aleyhisselâm;
8- Yusuf aleyhisselâm;
9- Mûsa aleyhisselâm;
10- Süleyman aleyhisselâm;
11- Zekeriyya aleyhisselâm;
12- İsâ aleyhisselâm;
13- Hanzala bin safvân (ashab-ı Ress'in peygamberi) aleyhisselâm;
14-Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) (9).

Sünnet cemiyetlerinde ve hitan ameliyesinin yapıldığı sırada sakınılması gereken bazı hususları açıklamayı zaruri bulmaktayız:

a) Çalgılı, çengili ve içkili cemiyetlere asla özenmemelidir. Bu gibi davranışlar dinimizin esaslarına taban tabana zıttır.

b) Çocuğun ameliyatının yapıldığı sırada, sünnetçiye yardım edeceklerden başka kimselerin odayı terk etmesi veya çocuğun avret mahilline bakmaktan sakınması gerekir. Zaruret, yapılacak işle ilgili olarak sınırlıdır. Ancak oKadar Kimse Kalmalı, gerisi dışarı çıkmalıdır.

c) Sünnetin yapıldığı sırada resim ve film çekilmesi de doğru değildir. Bunda ne ilmî ne de tıbbî yönden bir zaruret mevcut değildir.
Çocuğun yakınlarının aile dostlarının hediye ve bahşiş vermeleri güzel görülen âdetlerdendir. Lüzumundan fazla masrafların israfa dö-nüşmesinden sakınmalı ve çirkin işlerde garp âdetlerinden sakınarak, Sünnet-i Muhammediyye'ye uygun bir hitan cemiyeti icra etmeye dikkat etmelidir.

(1) Buhârî, c. 7, sh. 144.
(2) Buhârî şerhi Aynî, c. 10, sh. 514.

(3) Aynı kitap aynı cilt ve sayfa
(4) Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 357.
(5) Aynî, c. 10, sh. 514.
(6) Ebû Dâvûd, c. 1, sh. 98.
(7) Bakınız: Feyzü'l-Kadir, c. 5, sh. 198.
(8) Fetâvâ-i Hindiye, c. 5, sh. 357.
(9) Mirkâtü'l-Mefâtih, c. 1, sh. 304.