ŞİMAL KUTBUNDA NAMAZ VE ORUÇ MÜKELLEFİYETLERİNDE ÖLÇÜ

"Arktika" diye isimlendirilen şimâl kutbunda namaz ve oruç mükel-lefiyetlerinin nasıl ifâ edileceğini açıklamadan önce, adı geçen bölge-nin iklim şartlarını kısaca izah etmek isteriz. Şimal kutbunun iklimini, güneşten aldığı sıcaklık mikdarı tayin eder. Güneşin kendi ekseni etra-fında ve meyilli olarak dönmesi, bu bölgenin altı aylık müddetinin gece, bir bu kadar zamanının da gündüz olmasına sebep olmaktadır.

Gündüz olarak devam eden altı aylık zaman içerisinde, güneş ışık-ları bu bölgeye yatık olarak geldiği için Arktika'yı tam olarak ısıtama-maktadır. Kuzey Buzdenizinin yarısından fazlası, devamlı olarak buz-lar altında bulunur. Bahsi geçen bölgenin kara parçaları da buzlarla ör-tülü bulunmaktadır. Bazı bölgelerde karaları örten buz tabakalarının kalınlıkları 60-90 metre yüksekliğe ulaşmaktadır. Yaz mevsiminde buz-ların erimesi 10 cm.yi geçmez.

Arktika'nın en soğuk mahalli, yakutsak bölgesidir. Burada şiddetli soğukların hüküm sürdüğü sırada hararet -86 dereceye kadar düşer. Kuzey Buzdenizi adalarında en düşük sıcaklık, -53 derecedir. Kuzey kutbunda en düşük sıcaklık ise -48 dereceyi geçmez.

Altı ay gecesi ve bu kadar bir müddet devam eden gündüzü bulu-nan şimal kutbunda namaz ve orucun edasına gelince, evvelâ şu cihe-ti belirtmek isteriz: Bu ibadetler vakitle kayıtlı ve şartlıdırlar. Fıkıh kitap-larımızda açıklanan zamanlan girdiğinde sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları eda olunur.

Bazı memleketlerde güneş battıktan biraz sonra tan yeri ağarıp şa-fak sökmektedir. Bu gibi memleketlerde, yatsı namazı vakti bulunma-dığı için, o bölgede yaşayan müslümanlar yatsı namazı kılmakla mü-kellef tutulmamışlardır.
Kutup bölgesindeki iklim şartları ve hayat zorlukları karşısında, ge-ce ile gündüzü Türkiye'ye göre bir yıl devam eden kutuplarda buluna-cak bir müslüman için bir yılda beş vakit namaz kılma mükellefiyeti vardır. Vakitleri girince bu namazlar eda olunur. Bu hüküm, oradaki ya-şama zorluklarına karşı ilâhî bir kolaylık ve istisnaî bir hâl olmaktadır.

Oruç, Ramazan hilâlinin görülmesiyle başlayan bir ibadet olup iftar zamanına kadar yemekten, içmekten ve nefsanî arzulara uymaktan -Allah Teâlâ'ya kulluk niyeti ile kendimizi tutmaktır.
Tan yerinin ağarması ile güneşin batması altı aydan aşağı olma-yan bu bölgede oruç tutmaya imkân yoktur. Esasen bu bölgede Rama-zan hilâlini görmek de mümkün olmayınca, bulunmayan bir vaktin oru-cunu tutmak mükellefiyeti de olmaz.

Bu bölgeyle ilgili olarak takip edilecek ihtiyatî bir yol kalmaktadır. Şöyle ki: Şimal kutbuna en yakın ve gecesi ile gündüzü 24 saat olan bir beldenin namaz vakitleri tesbit edilip, o saatler geldiğinde sabah, öğle, İkindi, akşam ve yatsı olmak üzere yirmidört saatte beş vakit namaz kılar. O şehirdeki Ramazan günlerinin imsak ve iftar vakitlerini esas alarak, ihtiyaten o kadarlık bir zamanda, oruçlu gibi hareket eder.