KURBAN KESMEDE DİKKAT EDİLECEK ÖLÇÜLER

Malî bir ibadet olan kurban; müslüman, hür, mukim (yani sefere çıkmış olmayan) ve zengin bulunan her müslümana vacibtir. Gayri müslimde ibadete ehliyet ve liyakat, esir ile fakirde malî kudret bulunmadığı için; müsafirin kurban kesmeye müsait zaman ve zemin bulması meşakkatli olduğundan dolayı bu kimselere kurban vacip değildir.

Kurban, "kudret-i mümekkine ile vacip olduğundan ve zengin bulunan mükellefin zimmetine taalluk ettiğinden dolayı, vacip olduktan sonra mal helâk olsa bile üzerindeki borç sâkıt olmaz. Ömrü içinde kaza etmedikçe asla borçtan kurtulamaz. Bu sebeple ya hayvanın kendini veya kıymetini fakirlere tasadduk etmek gerekir.

Kurbanın vacip olması için aranan zenginliğin miktarı, aslî ihtiyaç-lardan fazla olarak ikiyüz dirhem (640 gram) gümüş veya yirmi miskal altın yahut bunlardan birinin kıymetine ulaşan para veya ticaret malıdır. Bu miktar bir mala veya paraya sahip bulunan müslümana, kurban kesim zamanı bulunan Zilhicce'nin onuncu, on birinci veya on ikinci günlerinden birinde kurban kesmesi vacip olur.

Kurbanın vacip olmasına sebep teşkil eden malda üreyip çoğalma (nemâ) şartı ile kazanılan malın üzerinden bir yıl geçme (havelân-i havil) ve ticaret için bulundurma şartları aranmamaktadır. Kurban kesme günlerinin evvelinde fakir iken son günde zengin olsa kurban kesmek vacip olur. Kurbanın rüknü; kurban olarak kesilmesi caiz olan hayvanlardan birini, Allah rızası için boğazlamaktan ibarettir. Bu vecibeyi yerine getiren kimsenin üzerindeki borç ödenir ve âhirette Cenab-ı Hakk'ın rızasına nail olur.

Kurban, ancak dört cins hayvandan; koyun, keçi, deve ve sığırdan olur. (Manda, sığır cinsine dahil olduğu için kurban edilebilir). Adı ge-çen hayvanların kurban olabilmesi için "ehlî" olması, belirli yaşa ulaş-mış bulunması, ayıp ve kusurlardan salim olması şarttır. Vahşi bir sı-ğır, ehlileştirilmiş olsa bile, kurban edilemez. Deve beş yaşını, sığır iki yaşını, koyun ve keçi de bir yaşını doldurmuş olmalıdır. Sadece koyun için, bazı şartlara bağlı olarak, istisnaî bir hüküm bulunmaktadır. Şöyle ki: Yedi aya basmış bulunan bir kuzu, bakıldığı zaman yaşını doldurmuş koyundan fark edilmez ise kurban edilebilir. (Oğlak, ne kadar iri ve semiz olursa olsun, yaşını doldurmadıkça kurban olmaz).

Deve ve sığır, azamî yedi kişi için kurban edilebilir. Yedi kişiden az tek veya çift kişi için kurban edilmesinde hiçbir engel yoktur. İsteyen kimse, kendi şahsi için, bir deve veya sığır kurban kesebilir. Bu takdirde o hayvanın her hissesi vacip olarak geçerli olur. Birden fazla koyun veya keçi kurban edecek olsa, birinci kesilen hayvan ile vacip ifâ edilmiş olur. Diğerleri nafile kurban olur.

Ortaklaşa deve veya sığır kesecek olan kimse, önce ortakları temin etmeli, daha sonra bir araya gelip kurbanı satın almalıdırlar, Fazi-letçe en ileride olan ve kerahetten uzak bulunan şekil budur. Bu mümkün olmazsa içlerinden birini veya birkaçını vazifelendirip kurban aldırabilirler. Zengin bir şahıs, kurban etme niyyeti ile, bir sığır satın alsa sonra ortakları bulsa kerahetle caiz olur.

Kendisinde şu ayıplardan biri bulunan hayvan kurban olmaz:
1 - İki gözünün veya birinin kör olması,
2- Zayıflıktan dolayı iliklerinin kurumuş olması,
3- Kesileceği yere gitmeye kudretinin olmaması, (yani ayağını yere hiç basamaması),
4) Kulaksız olarak doğmuş olması, (küçük kulaklı veya kulağı delinmiş olsa kurban olur)
5- Burnunun kesilmiş olması,
6- Kulaklarının yarıdan fazlasının kesik olması,
7- Dişlerinin ekserisinin dökülmüş olması,
8- Koyun ve keçide memelerinden birinin, sığır cinsinde iki meme-nin kurumuş olması,
9- Karnını doyuramayacak derecede delibaş (mecnun) olması,
10- Boynuzunun birinin veya her ikisinin kökünden kırılmış olması,
11- Ölmesi kuvvetli muhtemel olacak derecede hasta bulunması,
12- Kulak veya kuyruğunun yarısından fazlasının gitmiş olması,
13- Kulağının birinin dibinden kesilmiş olması.

Sayılan bu ayıplardan biri, hayvan satın alındıktan sonra meydana gelse, zengin kimsenin başka bir kurban alıp kesmesi gerekir. Bu ayıp-lardan biri fakirin kurbanında meydana gelse, o hayvanı kurban edebilir. Çünkü, fakirin keseceği kurban vacip değildir. Nafilelerde genişlik ve kolaylık vardır.
Kurban edilmeye mani olmayan küçük çaptaki ayıplar:

a) Uyuz hayvan (besili olursa) kurban olur.
b) Boynuzsuz olarak doğan veya boynuzunun biri biraz kırılmış bu-lunan hayvan kurban olur.
c) Dişinin birazı dökülmüş fakat ekserisi mevcut bir hayvan kurban olur.
d) Şaşı gözlü, kulağı delik veya enine yarılmış olan hayvan kur-ban olur.
e) Birazcık topallayan bir hayvan (yani ayağını basarak aksak bir şekilde yürüyen hayvan) kurban olur.

Kesim işinde dikkat edilecek hususlar:

Hayvanı boğazlarken yem borusu, nefes borusu, "vedec" adı verilen iki "şahdamar"ı kesmek suretiyle kesim işini ifâ etmelidir. İmam-ı Azam Ebû Hanife'ye göre bu dört şeyden en az üç tanesinin kesilmesi şarttır. Aksi halde kesim işi İslâmî ölçülere göre yapılmış olmaz ve o kurbanın eti yenilmez.

Kurbanı keserken "BismiIIâhi Allâhü Ekber" demelidir. Besmele kasten terk edilirse hayvanın eti yenilmez. Telaş ve heyecandan dolayı unutulmuş ise yenilebilir. Besmele çektikten sonra başka bir işle meşgul olmayıp hemen kesmeye başlamalıdır. "BismiIIâhi Allâhü Ekber" dedikten sonra bıçak bilese veya başka bir işle meşgul olsa keseceği zaman tekrar besmele çekmek icap eder. Besmele çektikten sonra, hayvan yattığı yerden sıçrayıp kalkıverse, onu yatırdığı zaman tekrar "BismiIIâhi Allâhü Ekber" demek lâzımdır. Birkaç hayvanı birbiri pe-şine kesecek olan kimse, hepsi için ayrı ayrı besmele çeker.

Kesim işinde müstehap olan hususlar:
a) Kurbanı, kesileceği yere kadar tazim ve şefkatle götürmelidir. Zira onun şahsında bir ibadet vazifesi yerine getirilmiş olmaktadır.

b) Kurbanını kendi eliyle kesmelidir. Buna gücü yetmezse, "veki-lim ol da kurbanımı kesiver" diyerek ehil bir kimseye havale etmeli ve kendi de başında bulunmaya özen göstermelidir. Çünkü kurbanın akacak ilk kan damlası ile birlikte kurban sahibinin günahları bağışla-nır. Bu sevinçli anda kendisi de orada bulunarak ruhî inşirâhı kâmil mânâda tatmalıdır.

c) Kurbanı sol yanı üzerine ve kıbleye karşı yatırarak kesmeli; aya-ğını hayvanın ensesine dayayıp boyun derisini gerdirmelidir.

d) Kurbanı kıbleye doğru yatırdığında En'am Sûresi'nin 79. âyetini (İnnî veccehtü ilh.) sonuna kadar okumalı, daha sonra "Allâhümme hâzâ minke ve leke" demeli, bunu takiben "Allâhü Ekber, AlIâhü Ekber, Lâ ilâhe illallâh. Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhil-hamd" demeli. Bunun peşinde "Bismillâhi Allâhü Ekber" deyip ke-sim işini tamamlamalıdır. Daha sonra iki rek'at nafile namaz kılarak dua etmeli ve kestiği kurbanı kabul buyurması için Cenâb-ı Hakk'a ni-yazda bulunmalıdır.

Kurbanla ilgili mekruhlar:
1- Sütü sağılan bir hayvanı kurban etmek,
2- Gebe hayvanı kurban olarak kesmek,
3- Kurbanı kesmeden önce yününü kesip kullanmak,
4- Kurban olarak kesilecek büyük baş hayvana (meselâ deveye) binmek,
5- Hayvanı kıbleden başka bir cihete yatırarak kesmek,
6- Hayvan ölmeden önce derisini yüzmeye başlamak,
7- Bıçağı ilk sürtmede murdar iliği kesmek,
8- Hayvanı, kesileceği yere bacağından sürükleyerek veya kula-ğından çekerek, eziyetle götürmek.

Kurban eti ile ilgili işler:
Kurban kime ait ise, o kimsenin, kurbanının etinden yemesi men-dubtur. Kesilen hayvanın etini üçe taksim etmeli, bir parçasını nafaka olarak evinde bırakmalı, bir parçasını sadaka olarak fakirlere dağıtma-lı, diğer parçasını da eşe dosta hediye etmelidir. (Kurban kesen kimse-nin maddî durumu fazla müsait değilse ve bakmakla mükellef bulundu-ğu aile fertleri kalabalık ise kurbanın etini tamamen onlara yedirmek de caizdir).
Kurbanı kesen kasaba ücret karşılığı et verilmez. Kurban etinden hediye niyeti ile gayri müslimlere verilebilir.
Kesilen hayvanın yenilmeyen tarafları:

a) Kesildiği zaman akan kan,
b) Erkek hayvanın tenasül uzvu ve husyeleri (yumurtaları),
c) Dişi hayvanın tenasül uzvu,
d) Mesane (idrar kesesi),
e) Mirâre (öd kesesi ve içindeki sıvı),
f) Gudde (beze adı verilen yumru).
Bahsi geçen İslâmî ölçü ve edeblere riayet ederek, mekruh ve memnû olan hususlardan çekinerek kesilecek kurban ile bir vecibe ye-rine getirilmiş olur.

1 yorum

Allahu ekber demek günah mı

kurban kesilirken tekbir getirmek yani allahu ekber demek günahmıdır. allahın adını bir can alırken zikrettiğin için günah diye biliyorum ama hep tekbir getiriliyor acaba doğrusu nedir...

06.10.2012 - melike kartal