KULLUK VAZİFELERİNDE EFDALİYET ÖLÇÜLERİ

Yaptığımız işlerin hayırda ileri ve fazilette üstün olabilmesi, dinî öl-çülere uygun olmasına bağlıdır. Mühim olan cihet, mutlak mânâda bir iş yapmak değil, yapılacak amelin Allah'ın kitabına ve Resûl-i Ekrem'in sünnetine uygun olarak işlenmesidir. Terakkide sür'at, sevapta vüs'at, rızaya vuslat bu ölçülere riayet etmeye bağlıdır. Bu hususta dikkat edilmesi gereken en mühim nokta, ibadetlerin devamlılığıdır. Bu ciheti tesbit eden bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: "Amellerin Al-lah'a (göre) en sevimlisi, az da olsa devamlı yapılanıdır" (1).

Yapılacak işlerin efdaliyet yönlerini açıklamadan önce bir hususu belirtmekte fayda mülahaza etmekteyiz. Şöyle ki: Farz olan ibadetlerin vakitle bağlantısı iki yönden olmaktadır. Birincisi, eda olunacağı vaktin girmiş olması; ikincisi, kerahet vakti içinde yapılmamasıdır. Nafile iba-detlerde kerahet vaktinde işlenmemesine dikkat gösterilmesi yeterli ol-maktadır. Zira nafile ibadetlerde genişlik ve kolaylık vardır. Meseleyi bu zaviyeden tetkikinize sunmak istiyoruz.

I- Her iki yönden vakitle ilgisi bulunan ibadetler: a) Farz namazlar:
Farz namazların sevap yönünden üstünlüğü, ilk vakti içinde yapıl-masıdır. Bu ölçüye uygun olarak eda olunan bir namaz, turfanda yetiş-miş bir mahsül gibi, ubudiyyet pazarında en yüksek bir ecre nail olma-mıza vesile olur. Ashabtan bir zat, "Amellerin hangisi daha sevimli-dir?" diye Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den sormuştu. Şeriat ölçülerinin mü-belliği ve akılların muallimi bulunan Peygamberimiz, "İlk vakti içinde kılınan namazdır" (2) cevabını verdi.

Vakti girmesi üzerine eda olunacak namazlar, birbirine kıyas edile-cek ve fazilette daha üstün olanı araştırılacak olursa kıyamı daha uzun olan namaz hatıra gelmelidir. Namaz içinde ayakta durmanın müddeti ne kadar uzarsa o nisbette fazla Kur'ân okunmuş olur. Kitabullah'ın âyetleri ile Cenâb-ı Hakk'a niyazda bulunmak, ne kadar fazla devam ederse ibadetin makbul olma ihtimali artmış olur (3). Kâinatın biricik Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, "Namazların hangisi daha fazilet lidir?" diye sorulduğunda, "Kıyamı uzun olanıdır" cevabını vermiş-tir (4).
b) Farz oruçlar:
Orucun sevabını azaltacak davranışlardan son derece sakınmalı; gözleri harama bakmaktan, dili İslâm'a aykırı konuşmalardan, eli zarar-dan, fikri ve aklı yanlış düşüncelerden korumalıdır.
c) Farz olan hac vazifesi:

İhramın devam ettiği müddetçe, mahzurlu davranışlardan sakın-makla beraber, telbiyeleri şevkle ve yüksek sesle okumalıdır. Bir adam, Resulullah (s.a.v.)'a "Hangi hac şekli daha faziletlidir?" diye sormuştu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), "Lebbeyk (tilâvetin)de sesi yük-seltmek ve kurban kesmektir" (5) buyurdu.
d) Farz olan zekât:

Zekâtın verileceği şahsın müslüman ve fakir olma şartına dikkat etmekle beraber, öncelik hakkı bulunan fakir amca ve hala, dayı ve teyze, erkek kardeş ve kız kardeş gibi yakınlarından başlamak, daha sonra fakir komşular ile yoksul bulunan memleket halkına vermek, se-vabın artmasına ve ecrin fazlalaşmasına vesile teşkil eder. .
II- Tek yönden vakitle ilgisi olan ibadetler:

Kerahet vakitleri haricinde yapılan nafile ibadetlerde sevap ve fazi-let yönünde üstünlük; seher vakitlerinde, kandil gecelerinde, hadis-i şeriflerle değerinin üstünlüğü belirtilmiş zamanlarda ve mekânlarda ya-pılan ibadetlerin sevabı, başka zaman ve mahallerde eda edilecek kul-luk vazifelerinden üstün bulunmaktadır.
III- Vakitle kayıtlı olmayan diğer vazifeler:
Allah yolunda cihad:

Dinimizin yayılması ve yükselmesi, vatanımızın korunması ve güvenliğinin tam olarak tahakkuku için yapılacak cihadda her türlü fedakârlığı göze almaktır. Ashab-ı kiramdan Amr bin Abese (r.a.), Pey-gamber (s.a.v.)'e gelerek, "Ey Allah'ın Resûlü, cihadın hangi şekli daha faziletlidir?" diye sordu. İslâmî hikmet ölçülerinin mübelliği bu-lunan Resûl-i Ekrem, "Kanı dökülen ve (bindiği) cins atı (bile) yara-lanan kimsenin cihadıdır" (6) cevabını verdi.
İctimaî hizmetler:

İnsanların yararına olacak hizmetlerde sevap ve fazilet yönünden üstünlük, karşılıklı sevginin doğmasına ve yaşamasına yardım edecek işlerdir. Bu ölçüyü tesbit eden bir hadis-i şerif ile bilginizi belgeye bağ-lamak istiyoruz: Bir adam Allah Resûlü'ne gelerek, "İslâm'ın hangi (vazife)si daha hayırlıdır?" diye sordu. Yüce Peygamberimiz, "Ye-mek yedirmen, tanıdığın ve tanıyamadığın (her müslüman)a selâm vermendir" (7) buyurdu.

Bir âyet-i kerime meali ile mevzuumuzu sonuçlandırmak istiyoruz: "İman eden, iyi amel (ve hareketlerde bulunan, namazı(nı) kılan, bir de zekâtı(nı) veren kimseler(in, evet), onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olacak değillerdir" (8).



(1) Müslim, e. 2, sh. 189.
(2) Ebû Davud, c. 1, sh. 115-116.
(3) Bu uzama, cemaatle kılınan farzlarda sınırlıdır. Tafsilat ilmihal kitaplarında mevcuttur.
(4)et-Tâc, c. 1,sh. 176.
(5) Tuhfetü'l-ahvazî, c. 3, sh. 563.
(6)İbni Mâce, c. 2, sh. 934.
(7) Müslim, c. 1, sh. 47.
(8) Sûre-i Bakara, 277.