KESİLEN KURBANLARIN KISIMLARI VE MEŞRUİYET ÖLÇÜLERİ

Malî ibadetlerden biri bulunan, failini Cenâb-ı Hakk'ın rızasına yak-laştıracağından dolayı "kurban" adı verilen kulluk vazifesinin birçok çeşitleri vardır. Bunların makbuliyetleri dinî ölçülere uygun olması ile şartlıdır. Değişik zaman ve mekânlarda eda olunan bu ibadetin şer'î hükümlere mutabık olması için dikkat edilecek hükümleri ve islâmî esasları izah etmeye çalışacağız:

UDHİYYE KURBANI:
Ergenlik çağına ulaşmış ve sefer halinde olmayan her zengin müs-lümana, Zilhicce ayının 10-12 nci günleri arasında, edası vacip bulu-nan bir kurbandır. "Kurban" kelimesi mutlak olarak ifade edildiği ve bir sıfatla kayıtlanmadığı takdirde "udhiye" kurbanı akla gelir.

Udhiye kurbanı; teslimiyet makamının efendisi bulunan Hz. İbra-him'in, semere-i fuadı Hz. İsmail'i kurban etmeye teşebbüs edişinin, Cenâb-ı Hak tarafından gönderilen koç ile kurtuluşunun bir benzerini şahsımızda tatbik ve temsil ederek rıza-i ilâhîye nail olmayı ummaktır.

HACC KURBANI:
Hacc-ı kıran veya Hacc-ı temettû'a niyyet eden müslümanların, umre ile birlikte hac vazifesini yapmaya muvaffak kıldığından dolayı, Allah Teâlâ'ya şükran için kesmek mecburiyetinde oldukları bir kurban olup bahsi geçen hacca niyyet edenlere edası vaciptir.

ADAK KURBANI:
"Şu işim olursa nezrim (adağım) olsun, Allah rızası için bir kurban keseyim" diyen bir müslümanın, kesmekle mükellef olduğu bir kurbandır.
Adak kurbanı, yaş ve cins itibarıyla, "udhiyye" kurbanı gibidir. Nezri yapan kimse "bir kurban keseyim" demiş ise, yaşını doldurmuş ve hiçbir aybı bulunmayan bir koyun veya keçi kurban etmesi gerekir. Burada kaydedilen ayıp, kurban olmaya engel teşkil eden noksanlıklardar biri demektir.
Nezri yapan kimse, kestiği kurbanın etinden kendisi yiyemeyeceği gibi nafakası kendi üzerine lazım gelen usül ve fürûuna da yediremez. Zenginler de adak kurbanından yiyemezler.

AKİKA (NESİKE) KURBANI:
Nesike kurbanı sünnet olup, çocuğun doğumunu takiben kesilebi-leceği gibi ergenlik çağına kadar da kesilebilir. Ancak, doğumun yedin-ci gününde kesilmesi daha faziletlidir, Peygamber (s.a.v.) çocukları ve torunları için bu kurbanı kesmiş bulunmaktadır (1).

ÖLMÜŞ KİMSE İÇİN KESİLEN KURBAN:
Vefat etmiş bulunan bir kimse için kesilecek kurban, meşrudur ve hiçbir mahzuru yoktur. Hz. Ali'nin her sene biri kendi namına biri de Peygamber (s.a.v.)'in ruhu için iki tane kurban kestiği bilinmektedir(2).
Bahsi geçen bu kurban da bayram gününde kesilecektir. Vaktinden önce kesilmesi halinde sadakadan ötede bir mânâ ve kıymet ifade etmez.
Bu kurbanın etiyle ilgili hükme gelince, o kimse hayatta bulunurken bir vasiyet yaptı ve bu iş için para da bıraktı ise kurbanı kesmekle vazifeli kimse onun etinden yiyemez ve tamamen fakirlere dağıtması gerekir. Şayet kendi parası ile alıp kesmiş bulunuyorsa etinden yiyebileceği gibi, muhtaçlara ve ölmüş kimsenin dostlarına da yedirebilir.
Bu kurbanın arefe günü kesileceğine dair kanaat, yanlıştır. Çünkü kurban, vakitle alâkalı bir ibadettir. Vakti girmeden önce kesilmesi halinde ancak nafile bir sadaka olur.

CEZA KURBANI:
Ceza kurbanı; ergenlik çağına ulaşmış ihramlı bir müslümanın, hacc vazifesi ile ilgili bazı yasaklan işlemesinden dolayı kesmesi gereken kurbana denilmektedir. Bu kurban, hac vazifesi sırasında yapılan bir hatadan dolayı, ibadette meydana gelen bir eksikliği telafi için kesilmekte olup iki kısma ayrılmaktadır:

a) Dem: Yapılan bir hatadan dolayı bir koyun veya keçi kesilmesdir. Bir uzvun tamamına koku sürmek, bir gün veya bir gece elbise giymek, başını örtmek, başının en az dörtte birini tıraş etmek, tırnaklarını kesmek, cünüp iken kudûm veya vedâ tavafı yapmak, ziyaret tavafını abdestsiz olarak yapmak gibi haller böyle bir cezayı gerektirmektedir.

b) Bedene: İhramlı bir kimsenin hacla ilgili bazı yasakları işlemesi neticesinde, deve veya sığır kesmesini gerektiren bir ceza olmaktadır. Farz olan ziyaret tavafını cünüp olarak yahut hayızlı veya lohusalık hallerinde yapmış olmak bu cezayı gerektirir.
Ceza kurbanı, zamanla sınırlı değilse de mekânla kayıtlı bir kurban olmaktadır. Yani, dilediği zaman kesebilir; fakat harem hudutları içinde kesilmesi lâzım gelir.

İHSAR KURBANI:
İhramlı bir kimsenin hastalanması veya parasının tükenmesi sebebiyle, haccı ifâya güç yetirememesi halinde keseceği kurbandır. Muhsar adı verilen bu kimse, Mekke-i Mükerreme'ye bir kurban veya kesi-lecek kurbanın parasını gönderip orada kurbanın kesileceği zaman (gün ve saat) tesbit edilir. Tayin edilen vakitte kurban kesilir o da bu-lunduğu yerde ihramdan çıkar.

BİNA YAPILIRKEN KESİLEN KURBAN:
Bir binanın temelinin atılacağı sırada veya bir hastalıktan şifa bul-ma maksadı ile kesilen kurbanın helâl olmasında şek ve tereddüt yok-tur. Zira bundan maksat, tasadduktur. Şu kadar var ki, kesilecek hay-vanın kanının mutlaka temele akıtılması şart değildir (3).

(1) Bakınız: İbni Mâce, c. 2, sh. 1057; Ebu Davud, c. 3, sh. 107.
(2) Bakınız: Ebû Davud, c. 3, sh. 94.