DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL

Selam tüm iman edenlerin üzerine olsun.

Rabbim günahlarımızın bedelini ebedi aleme bırakmasın inşallah.
3 yıılık doktorum ve emekli imam hatip bir babanın oğluyum.Birkaç yazı yazmıştım siteye.Hani olur ya çareler tükenir, bir bataklığa saplanırsınız ve ramak kalmıştır boğulmaya.İşte öyle bir halde yazıyorum yazımı.

Özetlemezsem belki onlarca sayfa alır yazacaklarım ama bir yerden başlamalıyım.

28 yaşındayım ve 24 yaşına dek edebe, hayaya ve de islama yakışır bir hayat yaşamaya gayret gösterdim.
Gerek okul hayatım, gerekse sonrası bi hayli sıkıntılar yaşadım. Çocuk yaşta ailemden ayrılıp yatılı okumaya başladım.Hep bir aile özlemi ve yalnız bırakılmışlığın öfkesi içimde saklı kaldı.Ortaokul ve lise dönemlerimde konuşmayan, gezmeyen , dersini çalışıp eve, yurda kapanan biri oldum.Lisede nörolojik bir hastalığımın olduğunu öğrendim. Bu hastalık bacak kaslarını gittikçe zayıflatan ve yürümeyi güçleştiren bir hastalıktı. Buna alışmak ve kabullenmek bir hayli güç oldu.
Fakülteye başladığımda yenilenmiş gibi hissettim kendimi.Hastalığımdan ve içine kapanıklığımdan kaynaklı sosyal çekilme yavaş yavaş azaldı. 19 yaşında farkettim ki hala çocuğum ve çocukluğumu hatırlamıyorum bile.
Gel zaman git zaman cemaatlerde bulundum, solcu örgütlerle ortak eyleme katıldım ( ideolojik olmayan eylemler).Esasında kimliğimi kaybetmiş de yeniden bulmaya çalışır gibiydim.Başıma bir de OKB denen bir hastalık peyda oldu.Bir yıl okulumdna uzak kaldım. Zihnimde kovamadığım düşüncelerle boğuştum, evden çıkamaz hale geldim .Hep dua ettim bundna kurtulmak için.Öyle ki vücuduma çiviler batsın ama beni bu dertten kurtar diye yalvardım.Bu hastalıkla 4 yıl mğcadele ettim.İşte ne olduysa 2008 yılında ilk kzı arkadaş edinmemle başladı.Günah çukuruna öyle bir battım ki, gözlerim kör , zihnim karanlıktı. Battıkça battım, çırpındıkça daha da battım.Yanlış daldan medet umdum çünkü.Rabbimi un
uttum.Namaz kılardım ama günah üzerine günah, pişmanlık üzeirnel pişmanlıkları da amel defterime yazdırdım.Ta ki bir yıl öncesinde Rabbimin son ikazını duyana dek.

Silkindim kendime geldim, geçmişe baktım. Bu kadar günah nasıl temizlenirdi? Bu kadar nasıl batabilirdi bi insan? Hem af diliyor hem de acılar içinde kıvranıyorum.Mümkün müdür unutmak o rezil hayatı? O isterse neler olmaz değil mi? Gerçek bir dönüşle mümkün müdür manevi pislikten sıyrılıp çıkmak?
Rabbim affetse ben nasıl affedeceğim kendimi? Günah çukuruna kendimi soktuğum gibi başkalarını da çektim.Ben nasıl affolunacağım? Ümitsiz değilim lakin kendimi affedemiyorum.

Başıma gelen son olayda artık iyice anladım ki benim imtihanım çok ağır olacak.Karşıma çok sevdiğim biri çıktı, ilk kez böylesine sevdim ve sahiplendim.Tesettürlü, namazında ve de zikrini eksik etmeyen biri lakin geçmişte büyük günaha düşmüş ve zina fiilini işlemiş( bu konuyu yazmıştım)

Şimdi diyorum ki kendime, 'Al sana imtihan, al sana musibet, baaş çık hadi' Sen onca günaha girmişken senden daha az günaha girmiş birini mi geri çevireceksin? O belki de senin tevbenin bir parçası, samimiyetinin göstergesi olacak.

Zor dostlar zor.Bir yandan erkekliğin verdiği ksıkançlık ve dayanılmaz acı, bir yandan da kendime bakıp senden daha temiz bir insan der dururum .Divaneye döndüm başka izahı, tarifi yok bunun.
Bu yaız inşallah ibret olur birilerine.

Allah u Teala 'yı bir kez hatrınızdan çıkardınız mı huzur beklemeyin.Tek huzur kapısı Hak'tır bunu böyle bilin.Ateşe dalmış biri olarak konuşuyorum. O ateş çok fena bir ateş uzak durun.Bir harabeye dönüşmeyin benim gibi.Kalkması pek kolay olmuyor, huzur edepte, hayada İslamda.
Allah bizleri affeylesin, dayanılmaz azaplardna esirgesin.Mağfiretine sığınırım Ya RAB


5 yorum

şaşırtıcı!

(Karşıma çok sevdiğim biri çıktı, ilk kez böylesine sevdim ve sahiplendim.)şu sevip sahiplenme meselesini de bir türlü anlayamıyorum.siz erkekler bayanları sevip sahiplenir miydiniz?o kadar sevip sahiplenecek kadar nasıl birbirinizle yakınlık kuruyorsunuzki?şahsen ben islamiyetin belirlediği kurallara uyduğumda kimse bana aşık olmuyor,kimse bana aşık olmayıncada bende kimseyi sevmiyorum.ve başımada zina gelmiyor

27.08.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL

Allah gönlünüze şifa versin.
Öncelikle samimiyetiniz için kutlarım. Evet kendimize hatta imanımıza öyle güveniriz ki çevreyi dikizlemeye başlarız. Bizim henüz yüz yüze gelmeyip de yapmadığımız her şey ayıplanası ve mide bulandırıcı gelir. Taki yüz yüze gelene kadar. Bu andan sonra, günahın içimizde hissettirdiği azaptan dolayı öyle bir hal alırız ki, yeryüzündeki en günahkar insanın mahcubiyeti ile bakmaya başlarız aleme. Bazen mahcubiyetimiz öyle derinleşir ki, Allah a kulluğa layık olmadığımızı dahi düşündürür bize. İbadetler acılaşır. Sokak ortasında çırılçıplak kalmışçasına ibadetten kaçacak yer ararız. Çünkü, utanırız. Ve belki "eski ben" e yakıştıramayız bu yeni hali. Bundan dolayı kendimizden de kaçarız. Bazen tüm bu hissiyatı kader ve cüzi iradeye soru işaretleri yöneltmek izler. Bunca yıl tertemiz yaşanmışlık dahi bir anda çukurun dibini boylamaya engel olamıyorsa, yaşamak, ümit etmek, ibadet etmek neden, diye. Bir anda uçurumdan yuvarlanmaya meyledibiliyorsa insan... Sonra belki, uykusuz gecelerin, gırtlağa yumruk gibi oturan gündüzleri izlediği ve her şeyden bir elem hissedildiği, tüm alemin gözde matlaştığı ve görünenin yalnız siz ve Rabbiniz olduğunu anladığınız bir anda...Kalbinize iz bırakmasından korktuğunuz günahınıza öyle çok sevap boca etme azmine gelirsiniz ki, bu iştiyakta, ne önceden olduğu gibi bir ibadet gösterisi, ne birilerine yaranmak, ne kendini bir şey sanmak vs. vardır. Katıksız bir "günah işleyen kul" bilinci ile; herkes ne yapıyorsa ben katını yapmalıyım azmiyle ve "ben neyim ki, irademe güvenmek neyin nesi, ey nefsim elinde olan Allah ım, ancak, bende zannettiğim tüm irade ve iyilikleri sana atfederek kötülüklerimi silebileceğine inandım, nefsimi paklayıp göklere çıkarmak yerine, Senden af dilemeyi, enemin kafasına bir yumruk indirip kendimi bir şey sanmamayı bana öğrettin" diyerek...
Allah adildir. Herkesi ölçek olarak farklı kapasitede yaratmış; ancak yine herkesin "kendince ve kabınca" doluluğuna bakıp, orantısal bir değerlendirme yapar. Yani; kimisi kötü aile koşullarında yetişmiştir. Kimisinin zaafı olan şeyler çok farklıdır ve "gözle görünür ya da ayıplanası" değildir. Örnek mi? Gıybet etmekle, hatta iftira ile zinanın yakasını kim ayırabilir. Günah düğmesi ikisini iliklediğinde, bu iki yaka birbirinden farksızdır ve aynı işi görür. Ölü eti yemek, karşı cinsin tenini öpmekten aşağı değildir. Burdan maksat, zinayı küçümsemek ya da hafifletmek değil! Kul olarak birçok "görünür"-"görünmez" günaha dahil olduğumuzdur. Gıybet edince de kendimizi kirlenmiş ve affedilmez hissedemeyişimize bir isyandır.
Allah a liyakat ne mümkün. Layık olduğumuzu sandığımız amellere güvenmek en dip kuyu. Aksine enemizi kendi gözümüzde zavallılaştıran her günah, samimi bir tevbe ile paklandığı gibi, hata etmeseydik yerimize hata eden ve tövbe edenlerin yaratılacağı kullar olarak, bize çok şeyler öğretebilecektir.
Gönlünüzdeki hanımefendinin durumuna gelirsek. Bu iş, sizin kendi deneyiminizden aldığınız "derse" bakar. O, tüm yaşadıkları, sevabı ve günahı ile Allah ın kuludur, sizin malınız değil. En başta dediğimiz gibi; eğer geçmişten kurtulmuş ve o pişmanlığın sadece ömür boyu af dilemeyi gerektirecek bir etkiden başka izi kalmamışsa, hanımefendinin yaşadığı bu olay, kader planında, sizi ilgilendiren yönüyle, eline kıymık batmadan öte bir etkiye neden olmamalı. Kıymık çıkmış, acısı geçmiştir. Hem bu hatasından dolayı ahu figan etmiş bir kadın, henüz bununla yüzleşmemiş ve imtihan edilmemiş bir kadına göre, ihtimal dairesinde, hiç değilse pişmanlık açısından ve bunun kulluk iz düşümü zaviyesinden kendini kanıtlamıştır. Mübarek ve tertemiz dediğimiz bir eşi Rabbin nelerle imtihan edeceğini ve bu imtihandan nasıl çıkacağını garanti edemeyiz, haddimiz de değil.
İslami forumlar sizi yanıltmasın. Orda en ince detaylarda ahkam kesenlerin birçoğu kendilerinden bi haber ve etrafları ile meşguller. Mümin en başta kendi bacağından asılır. Siz, ömür boyu kaptırdığınız bacağınız ve düştüğünüz tuzağın aynasında, hep kendi hatalarınızı görme, insanları küçümsemek ve hakir görmek yerine, Rahmani bir merhametle, onlar için dua edecek ve hidayet dileyecek, hatta onlar adına gamlanıp kederlenecek bir samimiyete ve şefkata garkoldunuz. Buna sebep olan şey, sizin bağışlanma muradınızı hafifletmesin, ama biliniz, biz hata etmesek, kim Rab den af dileyecek? Bu yanlışlar kader planında "geçmiş"tir, işlendiği an itibariyle şahsınıza ait olmak ve vebali boynunuza olmakla birlikte; sonuçları itibariyle, aleme "hayr" gözlüğüyle bakan kul açısından, gelcekte işlenmesi muhtemel günahlara keffarettir. Allah bizi affetsin ve hatalarımızdan ders almayı nasib etsin. Amin.

05.08.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

günahınızın vebalini üstünüze almayı bilin

hiçbir insan imtihan konusunda garnti de değildir tabii.biz kimseyi'aaa şuna bak bu günahı işlemiş'deyip,sanki biz ömrümüz boyunca öyle bir günaha düşmeyecekmişiz gibi saf bir edayla kınamayız.ama anlayamadığım şu:sizin o zina yaptığınız kız/veya kızlar,ileride başka bir erkeğin nikahlı karısı olmayacak mı?siz kendinize nasıl bir hanımın gelmesini bekliyordunuz ki?birde erkek kıskançlığım var demişsiniz...şu kıskançlığı olan erkeklerin eşlerini aldatmalarını bir türlü anlayamamışımdır zaten! ne bekliyordunuz ki?

27.08.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL

Belki birkaç satır umut ışığıdır.Belki birkaç teselli sözü ister gönül.Ben bu yazıyı okusam şunu derdim belki de 'Batmnışsın batacağın kadar, düşünmedin mi bu yaşıan dek bunları da şimdi sızlanıyorsun'. Ama insna Rabbi dışında da bir teselli sözü bekliyor.İnsanız aciziz işte.

04.06.2012 - seyyah84

Re: Re: DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL

Ben bu yazıyı okuyan biri olarak diyorum ki; kendinizi ne güzel tahlil etmişsiniz, üzüntü ve pişmanlıklar içindesiniz. Ki bunlar yüce Allah ın çok sevdiği şeyler. Ne güzel, belki affedilmeye çok yakınsınız. Ümit etmesi bile güzeldir. Ben Allah ın yaralarınızı saracağına inanıyorum.

"Rabbim günahlarımızın bedelini ebedi aleme bırakmasın inşallah."diye başlamışsınız yazınıza, bu ciddiyette bir cümleyi kuracak kaç insan var. Yazınızdaki samimiyetten dolayı cevaplamak istedim.

10.06.2012 - elvira

Konular