Ahlaksızlığın Toplumda Yayılmasında Üniversite Gençliğinin Rolü..

Toplumların hayat kalitesinin artırılmasında ve huzur ve sükunetin artırılmasında insanların aldıkları eğitimin etkisi büyüktür. Eğitim sistemi, sağlam inanç ve manevi değerler üzerine kurulduğu zaman insanların yaşamları daha güzel olur. Ahlaki değerlerle yoğrulmuş ve gelişmiş eğitim sistemi temiz ahlaklı, nezih, adaletli, ahlaklı insanlar yetiştirir. Ama ahlaki değerler üzerine kurulmamış ve sadece meslek eğitim ve materyalist eğitim sistemi üzerine kurulan eğitim sisteminde ise insanlar sadece çıkar, menfaat için okula giderler. Ahlaki alt yapısı olmayan okullarda okuyan çocukların değer yargıları, şahsiyet ve kişilikleri tam oturmaz. Ahlaki değerleri olmayan çocukların aldığı eğitim sistemi onları bencil, kendini beğenmiş insanlar yapar. Ahlaki ve İslami temelleri olmayan eğitim sistemi ile yetişen çocuklar dinden, imandan ve ahlaktan uzak olurlar. İnsanlara faydalı olması gereken gençlik, sefahette ve hevasatların tatmini ile ömrünü geçirir. Eğitim sisteminin başı ahlak ve din üzerine kurulmadığı için sonu olan üniversitede dahi bozuk oluyor.

Bugün ülkemizde üniversite eğitimi almak her ne kadar kültürlü olmanın ve çağdaş ve medeni olmanın gereği ve ölçüsü gösterilse de bu anlayış yanlış ve hatalıdır. Çünkü ülkemizde ideolojilerin ve ahlaksızlığın kıskacında olan üniversitelerde ahlaki eğitim alt yapısı olmadığı için ve üniversiteler sadece mesleki eğitimi veren yerler olduğu için ve buralarda bir öğrenci sadece bölümüyle alakalı bilgiler aldığı için her noktada ilim sahibi, fikir sahibi olmamaktadır. Bir üniversite bitirmiş öğrenciye dört senede öğrendiğin şeyleri dört sayfa olarak özetle deseniz. Belki dört sayfa zor yazacaktır. Çünkü ezbercilik ve hazır bir sistem olduğu için araştırmacı, öğretici, eğitici ve yenileyici bir alt yapısı olmayan üniversitelerde öğrenciler okulu bir an önce bitirip mesleğe atılma endişesi ve kaygısı çektiği için ve okuyan, araştıran, idrak eden bir yapı kalmadığı için ve maziden bağları koparılan bir nesil ve millet olduğumuz için gençlik üniversitede daha çok flörtü, zinayı, fuhuşu ve kötü alışkanlıkları öğreniyor.

Bir şehrin ekonomisi ve kalkınması için gerekli olan üniversiteler bu zamanda bir şehrin yapısını ve ahlakını bozmak için neredeyse birebir bir ifsat kurumu olmuştur… Nice ahlaki yapısı sağlam ve muhafazakar şehirler, oraya gelen üniversiteler yüzünden mahvolmuştur. O şehre gece hayatı gelmiştir. Evet belki şehrin ekonomik olarak kalkınmasında büyük etkisi olmuştur. Ama ahlaki olarak çökmesin de daha büyük tahrip yapmıştır. Yani üniversite hangi şehre girmiş ise o şehrin ahlakını mahvetmiş, geleneklerini göreneklerini değerlerini bozmuştur. O şehirde ahlaksızlık, zina ve fuhuş dahi yayılmıştır. Bu ahlaki çöküş ve bozulmaların bir çok sebebi vardır. Bunlardan birisi üniversiteli olmanın gençlere verdiği özgüvendir. Bu din ile, ahlak ile sınırları çizilmemiş olan özgüven ile kızlar ve gençler kendilerini özgür ve rahat gördüğü için ve nasılsa okulu bitirip elime işimi alacağım diplomam olacak düşüncesi ile ahlaki kuralları hiçe sayarak yaşadığı için bu kesimlerde namus kavramını yitirmiştir. Bir çok kız bekaretini gözünü kırpmadan burada sevgilisine ya da günü birlik yaşadığı birisine feda etmiştir. Namus ve şeref temizleyen diploması olduğu için rahatça, korkmadan, kimseye hesap vermeden hareket etme özgürlüğü kazandığı için namusu ve bekareti önemsemeyecek hale gelmiştir. Yapılan araştırmalar üniversite yıllarında bekaretini kaybedenlerin sayısındaki artış bu hakikati doğruluyor.

Ahlaksızlığın yayılmasında üniversite gençliğinin, ailesinden uzak olması ve denetim olmamasının etkisi büyüktür. Aile üzerinde baskı ya da gözetimi olmayan ve ahlaki eğitimi eksik veya değerleri zayıf gençlik çabuk ahlaksızlığa düşüyorlar. Ve rahatça giyinip hareket ediyorlar. Evinde olsa gecelere kadar dışarıda kalmayan bayanlar, başka şehirde olduğu zaman erkek arkadaşının evinde kalmak, onunla dost hayatı yaşamak ve gecelere kadar dışarılarda eğlence yerlerinde gezmektedir. Aynı şehirde yaşayan ve evi olan bir bayan için o saatlerde dışarıda olmak tehlikeli ve yasak iken üniversiteli olunca hiçbir yasak ve kural olmuyor. Bu serbestlik hali öteki şehir kızlarına dahi cesaret vererek onların dahi önün açıyor. Bu rahat ve bağımsız ve özgür kızların yaşamları ahlaksızlık olarak topluma geri dönüyor.

Ahlaksızlığın üniversite eliyle yayılmasında zahmetsiz ve kolayca para harcamalarının etkisi büyüktür. Zahmetsiz ve kolay gelen para olduğu için, o parayı güzelce rahatça harcıyorlar. Para ile özgürleşip cesarete gelip istedikleri gibi giyinip rahat hareket ediyorlar. Toplumun ahlaki yapısı düzgün bile olsa giyimleri orayı değiştirip oranın kızlarını kendileri gibi giyinmeye teşvik ediyorlar.

Nasıl ki eskiden yecüc ve mecüc namı verilmiş bazı kabileler bütün ülkeleri işgal edip orda ki insanları, malları ve mülkleri yakıp yıkıp yok edip mahvediyorlarmış. Adete o yaşam yerlerini dümdüz edip gidiyorlarmış. Onların yaptığını şimdi ise şimdi ahlaktan ve manevi değerlerden mahrum bırakılan üniversite gençliğini yapıyor. Onları maddi tahripler yaparken üniversite gençliği ise manevi tahribat yapıyor. Hangi şehre girseler o şehrin ahlakını mahvedip bitiriyorlar. Oraya gece hayatını getiriyorlar. Zinayı ve fuhşu yayıyorlar. Üniversite okuyup cemaat evlerinde kalanları dışında ve sağlam manevi eğitim alanların dışında üniversitede okuyup da kız arkadaşı, erkek arkadaşı olan kız ve erkek azdır. Hatta büyük bir kısmı karı koca gibi yaşayıp beraber kalıyorlar. Denilebilir ki, zinanın en çok yapıldığı yerlerin başında üniversite gençliği geliyor. Özgürlük, para, rahatlık ve başı boşluk ve kendine güvenden gelen bu yaşam tarzı yüzünden hem kendi ahlaklarını mahvediyorlar hem de toplumun ahlakını bitiriyorlar..

Üniversite gençliğinde görülen alkol kullanma, uyuşturucu kullanma, flört etme ve para harcama tutkusu çok büyük seviyelere çıkmıştır. Bu tutkuları gençliğin tam güzel ve kuvvetli olduğu zamana da yaşandığı için ahlaka büyük zarar veriyor.

Üniversite gençliği üniversiteli olmayı, hayatını yaşama, kızlarla gezme, onlara yatma, her gün birisini koluna takma, istediği gibi hareket etme gece hayatına alışma olarak görseler de dinimiz ve İslam gençliğin iffetle ve helal dairesinde edep ile haya ile iman ibadet ve kulluk içerisinde geçirilmesini istiyor. Allahın koyduğu sınırlar içerisinde ilahi kurallara riayet ederek geçirmesini istiyor. Nerede ne olursa olsun, kim olursa olsun, makamı mevkisi durumu şartları ne olursa olsun, iffetli olmasını istiyor. Haddini bilmesini istiyor. İsterse yüz tane diploması olsun, kariyeri okulu olsun, ne olursa olsun asıl vazifesini ve gayesini bilmesi gerekir. Diploma sahibi olmak, okul okumak, üniversiteli olmak, alkol almak, flört etmek, zina etmek, istediği gibi yaşamak, hayatını yaşamak değildir. Topluma örnek olması gereken, toplumun yöneticileri, eğitimcileri ve idarecileri olacak gençliğin temiz olması gerekir. Dindar ve ahlaklı olması gerekir. Evinden memleketinden uzak olsalar da, kendilerini özgür, rahat zannetseler ve karışanları olmasa da bu onların istediği gibi yaşamasını gerektirmez. Allahın koyduğu kuralları, nizamları çiğneyip topluma kötü örnek olması gerekmez. Toplumun değerlerini tahrip edip, değiştirip, Avrupai, pis, ahlaksız, rezil ahlakını getirmeye çalışmakla olmaz.

Üniversiteler yüksek idealler ve hedefler için okuyan, ahlaklı ve irfanlı insanların yetiştiği, dinini bilen, topluma örnek olan temiz nesillerin yeri olması gerekir. Cahiliye adetlerinin ve pisliklerinin hepsine bulaşmadan ve ahlakını koruyarak iffetini, namusunu koruyarak da üniversiteli olunması gerekir… Helal dairesinde evlenerek değerlerini ve namusunu koruyarak da üniversiteli olunabilir. Ahlaki değerleri olmayan, kişiliği olmayan ve din anlayışı kıt olan insanlar isterse yüzlerce diploma sahibi olsunlar boşunadır. Onların kendileri eğitime muhtaç iken, eğitimci olmaları boşunadır. Onların kendileri psikolojik sorunlu iken, insanlara moral vermeleri boşunadır. Onların namus ve şeref değerleri yoksa insanlara bunları anlatmaları boşunadır. Onların edepleri ve hayaları yoksa insanlara ahlaktan bahsetmeleri boşunadır. Onlar ahlaki ve değerleri olan bir eğitim almadıkları sürece, islama uzak başıboş yaşadıkları sürece bu ülkedeki katiller, caniler, hırsızlar, soyguncular artacaktır. Eğitim seviyesinin artıp öğretim seviyesinin gerilediği ülkemizde suç işleyenlerin ve suça karışanların içerisinde yüksek öğrenim görenlerin olması üniversite eğitiminin, ahlaki eğitim olmadığı için faydasız gösteriyor. Eğitimin sadece gençlere meslek kazandırma eğitimi haline geldiğini gösteriyor. Hatta muhafazakar kesimlerin kızları dahi üniversiteli olunca değerlerini yitiriyor. Gizli nikahlar ile flörtler, yeşil flört ve gizli nikah rezillikleri ile batıyor. Karma eğitim, ahlaksız eğitim, dinsiz eğitim ve ideolojik eğitim neticesi bozuk ve çürük nesiller yetişiyor. Bu kokuşmuşluğun ve çirkefliğin önünü almak için okullarda ahlakı eğitim, din eğitimi öncelikli olmalıdır.. Ahlak eğitimine önem verilmeli. Evlilik öncesi gayri meşru hayata zemin hazırlayacak karma eğitimin önü kesilmelidir. Dinsiz eğitimin olduğu yerde ahlak, edep, namus, şeref ve iffet değerleri olmaz.

Bediüzzaman hazretleri gençliğin hevasatlardan, günahlardan ve levhiyatlardan kurtulup iffetli olmasının şartını terbiyeyi İslam olduğunu söylediği gibi aklın ziyasının fen ilimleri, kalbin ziyası ve nuru ise din ilimleridir. Eğer sadece akıllar fen ilmiyle donatılsa o zaman kalp dinsiz kalacak. Bütün kötülüklere bulaşacak. Yok sadece din ilmi verilip, akıl fen ilminde mahrum bırakılsa o zamanda insanlar taasuba düşülecek. Fende ve teknolojide geri kalacak. En güzeli kalbi din ile aklı fen ilmiyle donatmaktır. Böyle olunca hakikat aşığı ve yüksek karakterli insanlar yetişecektir. Der. Şimdiki hali hazırdaki ahlaki halimiz aklını fen ile açıp ama kalbinde dini ilmi olmayan gençlik hali ve topluluğu olduğu için toplumsal kokuşma ve çürüme artıyor. Toplumun eğitim seviyesi arttığı halde ahlaki çürüme ve bozulma artıyor. Buna dur diyecek olan şey işte aklı fenle kalbi dinle aydınlatmak neticesi olan hakikatli ve ahlaklı nesildir. Bu zor görünmeyen ve olmayan çözüm sayesinde hem millet hem devlet hem de insanlık kurtulur.

Yanlış anlaşılmasın ahlaksızlığın yayılmasında sistemin, medyanın ve ahlaksız kesimlerin etkisi küçük değildir. Bunların payı küçümsenmeyecek kadar çoktur. Ama üniversite gençliğinin ahlaksızlıkta rolünü unutmamak gerekir. Üniversite gençliği, eğitimin karmalığı ve özgürlük gazıyla çalıştığı için ve serbest ve rahat olduğu için bulunduğu ortamda birebir ve etkileşimi fazla olduğu için ahlaksızlığın yayılmasına katkı sağlıyor, büyüktür. Vesselam. Muhammed Şamil Kaflasyalı.06/02/2012


Konular