Evlilikte Cazibe ve Güzelliğin Önemi Varmıdır?

Evliliği sadece aşk ve duygusallıktan ibaret zanneden insanlar evliliğin temeli olan şefkat ve merhameti görmezden geldikleri için evliliklerinde merhametsizliğe maruz kalmaktadırlar. Evlilik denilen yüce kurum sadece hislerin ve duyguların kaderine terk edilemez. Evliliği sadece aşık olma, delice sevmek, duygu yoğunluğu olarak görenler boşananlara yada eşini aldatanlara yada eşine şiddet uygulayanlara yada eşini öldürenlere baksalar bir kısmının eşini aşkla ve çılgınca sevenlerden olduğunu göreceklerdir. Evliliği aşka meşke ve hislere bağlayanlar evliliğin temeli olan şefkati ve merhameti hiç hesaba katmadıkları için sadece işe duygusal baktıkları için evlilikte umduklarını bulamamışlardır. Kendilerini güzellikleri için cazibeleri için seven insanlardan başta muhabbet ve ilgi ve alaka görmüş olsalar da zamanla yaşlanmaya ve çirkinleşmeye başladıkları dönemlerde o ilgi ve alakaların azalıp yerini kaçamaklara ve aldatmalara bıraktığı görülmüştür.

Batı medeniyetinin kadını sadece cazibe merkezi görüp güzelliğini ve fiziğini ön plana çıkarıp onunla evliliği ve mutluluğu bağlamasının aksine Risale-i nurda kadının maddi ve geçici güzelliğinden ziyade onun manevi güzelliği ve cazibesi ön planda tutulur.Ve erkekler ihtar edilir ve denilir ki, Aklı başında olan bir adam, refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cemâline(yüz ve beden güzelliğine) bina etmez. Belki, kadınların hüsn-ü cemâlinin en güzeli ve daimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli—tâ ki, o biçare ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin. Çünkü onun refikası, yalnız dünya hayatındaki muvakkat bir yardımcı refika değil, belki hayat-ı ebediyesinde ebedî ve sevimli bir refika-i hayat olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhametle birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakatten sonra ebedî bir mufarakate mâruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor

Demek evlilik ve sevgi öyle bir temel üzerine oturtulmalıdır ki ömrün sonuna kadar şefkatle ve merhametle devam etsin.Sadece hayvani ve nefsani bir derecede kalmasın.Sadece nefsin ve arzuların hatırı ve menfaati ile devam etmesin.Sadece cazibe ve fiziki güzellikler ile kaim olmasın.Sadece hüsnü suret denilen yüz güzelliği hatırına çekilmesin.Gözler ve gönüller belli bir zaman sonra başka güzel ve cazibeli kadınlara kayıp evlilik temeli sarsılmasın.

Hayasızlık ve çıplaklığın sosyal içtimai hayatın her alanına rahat nüfuz etmesi sonucu artan etkileşim sonucu kadınların erkeklerle olan birlikteliğinin artması neticesi gevşeyen ve bozulan kalplerin sadakatini muhafaza etmekte zorlandığı bu belalı zamanda evliliklerin azalıp boşanmaların artmasındaki artışa bakıldığı zaman izdivaçların ihanet,sadakatsizlik ve şiddet sonucu bitmesine bakıldığı zaman evliliklerin sadece duygusallık ve aşk ile yürümediğini gösteriyor.Temelinde eşiklik,adalet,denk olma ve şefkat olmadığı zaman evliliklerin kısa sürede bittiğini gösteriyor.

Eşine ebedi saadetteki arkadaşı olarak görmeyen ve eşini sadece dünyevi zevklerinin ortağı, arzularının tatmin edicisi gören bir zihniyet üzerine kurulan evliliklerin hayvani ve nefsani olmaktan öteye geçmesi beklenemeyeceği gibi o evliliğin sabır ve tahammülü dahi olmayacaktır. Eşine şehvet ile sarılan ile şefkat ile sarılan, eşinin dişiliğini önde tutan ile kişiliğini önde tutan, eşinin fizikiyle ilgilendiği gibi kişiliğiyle de ilgilenen arasındaki fark sadakat, boşanma ve ihanetlere dahi yansır.

Evlilikte hiç mi güzellik, cazibe ve duygusallık olmasın mı diyenlere deriz ki, olacak, sevgi, muhabbet ve bağlılığı artırmada bunların dahi etkisi vardır. Ama şehvetin ölçüsü şefkatten çok olmayacak. Çünkü şefkat karşılıksız sever ama şehvet karşılıklı sever. Yemekte tuzun ölçüsü kaçtığı zaman, çayda şekerin ölçüsü kaçtığı zaman yada acının ölçüsü kaçtığı zaman nasıl tadını kaçırır ve insana tiksinti getirir öylede evlilikte de eğer şehvetin ve arzuların ölçüsü kaçarsa eşler birbirlerine yetmezler ve gözler ve gönüller dışarılara kayar veya yeni tatmin yolları ve yöntemleri ararlar. Eşlerini başkalarına peşkeş çekenler bunlara şahittir.

Bugün birbirini delice ve çılgınca sevdiğini zannedip evlenen ve bir zaman sonra birbirinden bıkıp boşanan insanların evliliğinin temelinde şehvet evliliği olmasa o evlilikler biter mi. Birbirini delice seven görmezse yaşamayacağını zanneden insanların bir zaman sonra birbirlerine düşman olup ayrılmaları evliliklerinin temelini sadece cazibe, heyecan ve güzellik ve şehvet üzerine kurdukları için değimlidir. Eşlerin gördüğü şiddet evliliği şefkatle devam ettirmek yerine şehvetle devam ettirmenin neticelerinden değil midir? Kadınların çabuk bozulmaları ve güzelliklerini kaybetmeleri şehvet vitrinlerine koyulup teşhir edilmeleri yüzünden değil midir?

Şu gerçek unutulmamalıdır ki cinsellik ve aşk evliliğin en büyük meselesi değildir. Evliliğin bir parçasıdır. Şefkat ve merhamet evlilikte yüzde 70 yer tutarken yeme, içme ve cinsellik de yüzde otuz yer tutmalıdır..Oranlar tersine dönerse boşanmalar ve ihanetlerde döner.Biz sizi bir kadın ve erkek olarak yarattık ki aranızda sükunet bulasınız.ayetinin koyduğu mutluluk ve saadet standartlarından mahrum olmam için dengeyi iyi ayarlamak gerekir ki hakiki mutluluktan mahrum kalınmasın.


1 yorum

cakmissin abi

onemli olan denge helal olsun sana

26.10.2011 - gülgiller

Konular