Âşıklara Din Ne Hâcet ?

ÂŞIKLARA DİN NE HACET?..


Din u millet sorar isen,âşıklara din ne hacet
Âşık kişi harab olur, harab bilmez din diyanet
Âşıkların gönlü gözü maşuk diye gitmiş olur
Ayruk surette ne kalır kim kılısar zühd u taat


(Allah dostları aşkın en doruk noktası olan öyle bir makama ulaşırlar k; (Fenafillah) O, makamda kalpleri harap olur. Allah aşkı ile mamur edilip, dünya sevgisi yıkılmış bir gönülde ne din kalır ne diyanet… Onlara Allah'tan gayrı bir şey yoktur. Dolayısı ile Allah'tan garı bir şey olmayan bir mekan ve zamanda şeriatin yerini hakikat alır.. Allah dışında her şey onlara bâtıldır… Küfür’dür…)


Taat kılan uçmağ için din tutmayan tamu için
Ol ikiden farig olur, neye benzer bu işaret
Her kim dostu sever ise, dosttan yana gitmek gerek
İşi gücü dost olucak, cümle işten olur azat


(Bir bedel karşılığı için ibadet edenler bu sırra erişemezler. Menzil diye Hakk'ı seçmişsen o menzile doğru yürümelisin. Eğer ben ALLAH’I seviyorum diyorsan, adımların O’na doğru gitmeli, işin gücün O, olmalı. Ancak bu şartlar altında hakikate ulaşabilirsin.)


Onun gibi maşukanın haberini kim getirir
CEBRAİL-İ MURSEL sığmaz, böyle olundu işaret
Soru hesap olmayısar, dünya ahret kovana
MUNKER u NEKiR ne sorar terkolucak cümle murad
Havf u reca gelmez onda varlık yokluk bırakana
İlm u amel sığmaz onda ne terazi var ne sırat


(Sevgilinin haberini Cebrail getirir ama sevgili ile randevulaşılan bir yer vardır ki; oraya Cebrail dahi gelemez… Giremez... o, makamda ne ilimden eser görülür, ne amelden hesap sorulur. O makamdakine Münker ve Nekir'in dahi soracağı bir şey olmaz. Ahiret Yurduna Allah aşkı ile geçiş biletini dünyada alanların PASAPORT göstermesine hacet bile yoktur! ORASI ÖYLE BİR YERDİR Kİ; ne ilimden bahsedilir ne amelden... Allah ile dost olanlarda ne korku kalır ne endişe.)


Ol kıyamet pazarında her bir kula BAŞ kaygısı
Yunus sen âşıklar ile hiç görmeyesin kıyamet

(O gün bütün insanlar can derdine düşerler. Oysa âşıkların bu konuda hiç bir endişeleri olmaz ve kıyamet koparken bile huzur ve güven içerisindedirler.


YUNUS EMRE


Yunus EMRE Hazretleri, müslüman Türk milletinin medâr-ı iftihar vesilesi olan ender şahsiyetlerinden biridir. (Doğum:1238- 1240-1241. ÖLÜM: 1320-1330-1340) Doğumu da ölümü gibi her ne kadar ihtilaflı olsa da, bu yüce insan yaşantısı, aşkı, sevgisi ile müslümanlar arasında adeta ölümsüzleşmiştir. Aşk onda Hz. Mevlânâ gibi çok net görülmektedir.


* Sırat kıldan ince kılıçtan keskince olsa ne olur? Benim gibilerin korkudan yürekleri yarılacağı o sınav geçidinin üstüne Yunus saraylar yapmaz mı? İşte Cenab-ı Hakk'ın öğrencilerinin diploma aldıkları yerdir sırat'ı müstakîm.. Dersine vaktinde çalışıp sevine sevine Yaradan'ın huzuruna gitme vaktidir. O gün kimileri huzura sürüklene sürüklene çıkarılırken, kimileri de şimşek gibi Huzur-u İlaâh'iye koşa koşa gider. Bu gidiş, bu koşturmaca cennet ganimetlerinden (!) pay almak için değil, Canlar Padişahının sevgisini, açlığını, hasretini dindirmek için bir acele ediştir.


* Kimileri cennete koşarlar.
* Kimileri Hazreti Sultanın huzuruna.
* Kimileri altına, gümüşe koşar.
* Kimileri âşıktır, aşka koşar.. Sevgiliye koşar.. Yücelerin de Yücesi Kadir Mevlâ'ya koşarlar..


* Dünyada bile bir insan sevgilisinin saçının bir teline dünyayı kurban ederken, orada âşıklar sevgilisine kaç cennet feda ederler siz düşünün.


* Terazi kurulur ve herkes getirdiği hediyeyi, ibadetlerini bir bir bırakır o mizan'a..

* Âşıklar ibadetlerini utanır da ortaya koymazlar.
Arkalarına saklarler.


* Yine utana sıkıla aşklarını koyarlar ortaya..


* İşte, âşıkların pîri Yunus Emre Hazretleri de onlardan biridir.


* Yukarıdaki yazdıklarımıza bakıp da ibadetlerin işe yaramadığı sonucu çıkarılmasın lütfen! İbadet, belki benim gibilerin üzerinde güzel durmuyor olabilir. (İbadetin olmadığı yerde din de olmaz.


* Oysa öyle Allah dostları vardır ki; namaz vakitlerini sabırsızlıkla bekler, tekbirini alınca da zamanı, mekanı ve dünyayı terkederler. Öyle bir kıyam, öyle bir secde ederler ki; Ne şeriat kalır ortada, ne de tarikat..


• Bin cennet için bir gün bile ibadete hayâ edip, bir ALLAH RIZASI için bin yıl secdeden başını kaldırmayan âbidler:


* Hakikatin ta kendisi olurlar,


• Bizim Yunus gibi...


2 yorum

illahi ask

Gel, Ne Olursan Ol Yine Gel

Bir can var canında o canı ara,
Beden dağındaki gizli mücevheri ara!
Ey yürüyüp giden dost, bütün gücünle ara,
Ama dışarıda değil, aradığını kendi içinde ara!?

Gel, ne olursan ol yine gel...
Umutların yıkılsa da, ummanların bağrından, zemherinin haşin salınışı yaksa da yüreğini, umudu ellerinden sal, bilinmezlerin diyarına.
Zemheriyi, kâinatı ve ummanları ısıt gönül güneşinle.
Gel, yine gel. Sonsuzluk damarlarından süzülen ab-ı hayat gibi gel...
Geceye râm olmuş, ateş böcekleri gibi gel... Dağa sevdalı, yaralı maral gibi gel... Öteyi gözleyen, sıla rayihası gibi gel...
Gel, gel, gel...

***
Herkes kendi zannınca oldu gönlümün yari,
Aramadı hiç kimse içimdeki esrarı?

Gel, ne olursan ol yine gel...
Yollarına dikenler saçılsa da, yüreğin yasla suvansa da, yine gel. Gelmezlerin, gelmez olsa da yine gel. Karanlıkta, bir çıngı yarsa da zifiri yine gel. Kar kaplasa da yolları, gönle giden yolları aça aça gel...

Gelenlerin aşkına ve dahi hiç gelemeyecekler aşkına gel. Soranların aşkına ve sormaya mecali olmayanların aşkına gel...***

Kiçkinen oğlan sen bizge gelgil,
Yol bulamazsan dağdan gelgil,
Ol çiçeği kim yazıda buldun
Kimseye verme hasmına vergil.

Gel, ne olursan ol yine gel...
Gel, sevgi konaklasın dağlara. Gel, arşın arşın şiir insin kelimelere. Gönüller şâhâ kalksın yeniden. Gel, sevgi için, can için, insanlık için gel. Gel, gelişinle hayat bulsun birisi. Gel, gelişine sığınsın gönlü yaralılar. Saçak altında, minnacık kanatlara inen rahmet damlaları meftununa gel. Gel, öğren ve öğret sevgiyi, zaman ve mekân ötelerine...
***

Kendini tencere gibi taş üstüne koy, kayna coş!
Başına buyruk bir yana gitme!
İnci elde etmek istiyorsan tez ol, ara!
Tez kayna coş da sonra inciye yönel!
Gel, ne olursan ol yine gel...
İn, enginlerin merhamet saraylarına. İndir göz kapaklarını, sahte pırıltılara. Gündelik koşuşturmaların bataklığına saplanma. Gül için, gülen gözler için, gülecek yarınlar için gel... Nedensiz ve dahi niçinsiz sevgiler donatsın gönülleri.
Gel, yeter ki gelmek için bi gayret göster ama ne olursun gel...***


Gel, ne olursan ol yine gel,
Bin kere tövbe etsen,
Bin kere tövbeni bozsan da yine gel
Bizim kapımız umutsuzluk kapısı değildir
Gel, ne olursan ol yine gel...

Sevdanın, merhamet iksiri, yeniden yayılmalı dünyaya. Yeniden keşfe çıkmalı yürekleri. Yeniden salınmalı, merhametin boy boy silueti. Yeniden, ışık gölgeye galip olmalı. Koyun kurda, kurt kuzuya sırdaş olmalı.
Gel, yayılmadan karanlığın canhıraş bedbinliği, gel... Gel, öksüzler çığırmadan, yoksullar ağlamadan gel... Yoksa da dizlerinde derman; ağaca, dala, ota tutunda gel...


***
Her gün bir yerde dönmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne ala
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Gel, ne olursan ol yine gel...
Öfkeler sönmeli, merhametin suyuyla. Dirilmeli gül, dirilmeli bülbül, aşkın vefâsıyla. Yeniden salınmalı sevgi, ev ev yüreklere. Yeniden gidenler gelmeli, güzelliğin kollarına. Yeniden, onarmalı gönülleri. Yeniden kurt kuzuya yoldaş olmalı.
Hadi gel, ne olur gel, umutsuzluk yakışmaz gülen gözlere. Sen gelmezsen eğer, öksüz kalır tüm şiirler.


Hadi gel, gelmezsen eğer, bülbül gelip o şarkıyı söylemez gülistanda. Hadi gel, ayrılığınla ne can kaldı ne de cânân.
Gel, gel, gel...

''dahiligine kanitlamayana deli denirmis ben kanitlayamadim timarhaneligim...Allahim insanlar akkili taklidi yapmakta ne kadar usta''

09.06.2011 - kül kedisi

cok guzel bi yazi

hep ilgi alanima giren seyleri yaziyosunuz ... illahi ask gibisi var mi

07.06.2011 - kül kedisi

Konular