DÜNYANIN MUSİBET VE SIKINTILARI AHİRETİN SIKINTILARI YANINDA RAHMETTİR

Sırrı teklif gereği dünyaya gönderilen insan,bela,musibet ve hastalıklarla imtihana tabi tutulacaktır.Bu bela,musibet ve hastalıkların şiddeti kişiye zaman ve mekana göre değişik olacaktır.Bazen bela ve musibet içerisinde sevinçler olacağı gibi bazen de sevinç ve mutlulukların içerisinde de bela ve musibetler bulunacaktır... Bazen hayatın ferah ve huzur zamanları olacağı gibi ,bazen bela ve musibetli zamanları olacaktır.Bazen kulların sıkılacağı,boğulacağı,azap ve keder duyacağı zamanlar ve anlarda olacaktır...Bu bela ve musibetlerin ağırlığı ve zahmeti ne kadar sıkıntılı olursa olsun kabir,haşir,sırat ve cehennemde ki azaba kıyas edildiği zaman oradaki azap ve sıkıntılar dünyadaki sıkıntılara nispet edildiği takdirde müminler için rahmet ve hikmet olacaktır..Burada çekilen maddi ve manevi sıkıntılar oradaki sonsuz olanlara kıyas edilemeyecek kadar küçük kalacaktır..Buradaki azap ve sıkıntılar geçici iken oradaki azaplar kalıcı ve bakidir.Buradaki ağlamalar ve feryat etmeler geçici ve belli bir vaade kadar tayin edilmiş iken oradaki ağlamalar ve feryatlar baki ve sonsuz olacaktır.

Mesela insanlar bu dünyadaki sıkıntı ve belalara kaşı mukamevet göstermeyerek isyana,şekvaya girebiliyorlar.Halbu ki, kabirde bir saat çekilecek olan azap burada ömrü hastalık ile geçen ve her gün ağlayan bir insanın çektiği sıkıntılardan daha çok ve tesirli olacaktır. Cehennemde çekilecek olan bir saatlik sıkıntının yanında burada bir ömür çekilecek bela ve musibet ve azabın hiçbir kıymeti olmayacaktır. Bir nevi burada çekilen azaplar müminler için rahmet, hikmet ve ikram olacaktır. Böyle kıyasa ve mizana gelmeyecek olan uhrevi azaplar yanında dünyevi sıkıntılar müminler için denizde bir damla hükmündedir. Ahirete nisbeten hiç hükmünde olan bu sıkıntıları müminler çok görmemeleri gerekir. Ahirete nisbet edildiğinde hafif düşen sıkıntılara karşı isyan ve şikayet yerine şükür edilmesi gerekir.Acaba yaptığı hatalar ve işlediği günahların cezası burada verilmeyip ahirete bırakılan bir insan orada çekeceği azaba tahammül edebilir.Belki bir saat bile tahammül edemeyecektir.Allahın rahmeti ve adaleti gereği Müslümanlara dünyada bela,musibet ve hastalıklar ile cezası verilerek ahirete bırakılmıyor."Dünya müminin zindanı kafirin cennetidir. hadisinin bir hakikati işte bu sırra bakıyor..Bu hadisin hakikatini anlayan insanlar başlarına gelen ve gelebilecek olan bütün bela.musibet ve azaplara karşı dayanmışlar ve sabır içinde sabır göstermişler ve anlamışlar ki, dünyada çekilecek olan sıkıntıların boyutu ne olursa olsun bir gün biteceği gibi kalıcı ve daimi de olmayacaktır.Bir gün dünya zindanından çıkılıp ahret saraylarına girilecektir.Zahmet ve meşakket bitecek ücret alınmaya gidilecektir.Bela,musibet ve kederli hayatlardan tersi edilip sürurlu ve ferahlı bir hayata geçilecektir.Bir nevi zindanı dünyadan çıkılıp bostanı cenah olan ahret yurduna gidilecektir.

"Size isabet eden her musibet (ancak ellerinizin kazandığı dolayısıyladır) Allah çoğunu da affeder" ayeti kerimesinin ikazı ve ihtarı da gösteriyor ki, müminlere hataları, kusurları sebebiyle hastalık,bela ve musibet şeklinde gelen ihtar,ikaz ve cezalar onların dünya hayatını zindan hükmüne çevirse de bela ve musibet şeklinde gelen bu sıkıntılar ahiret azapları ile kıyas edildiği takdirde rahmet ve ilahi bir lütuftur.Bu sıkıntılara karşı sabır içinde şükür edeceğiz ki ,ilahi lütuf ve keremler mükafat olarak ahirete tebdil ettirilsin.M.ŞAMİL KAKÇA


Konular