YARATILIŞA MUHALEFET

ALLAH TEÂLÂ HER ŞEYİ EN GÜZEL YARATANDIR
Allah Teâlâ Haliktir, her şeyi yaratan O dur. Bu yaratiklar arasında insanı en güzel surette yaratandır. Ayet-i celilede Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:












“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin 4) Sure-i H




Haşir’de de zikrolunduğu gibi Allah: Halik, bütün mahlûkatı yoktan var edip yaratan, Bari, eşyayı örneksiz yaratan, icad edip var eden, Musavvir, her şeye keyfiyetine göre suret ve şekil verendir. Aslında insanın eşref-i mahlûkat olmasını sağlayan özelliği onun beden güzelliği değil, kendisine üflenen ruhu, elest bezminde verdiği söz, dünyada bu söze uygun olarak iman etmesi ve amel-i salih işlemesidir. Aksi halde imandan ve salih amelden mahrum kalan, ilahî emirlere boyun eğmeyenler esfel-i safiline/aşağıların aşağısına düşen gafillerden olurlar. Hatta A’raf suresi ayet 179’da beyan olunduğuna göre, “işte onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha da şaşkındırlar”. Sure-i Nisa’da, güzel bir biçimde yaratılan insanın, bedeni üzerinde, gayrimeşru değişiklikler yaparak güzelliğini bozmamasına, çirkin hale getirmemesine işaret vardır:





“Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: ‘Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler’ dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.” (Nisa 118-119) Burada yaratılışın değiştirilmesinden murat, suretini veya sıfatını değiştirerek ilahî yaratışın üzerinde gereksiz düzenleme yapmaktır.







Tefsirler de varid olan misallere göre, kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışacaklar. Kadın yerine erkek, erkek yerine kadın kullanacaklar. Bıyıklarını sakallarını tıraş edecek veya yolacaklar, suratlarını boyayacaklar. Kılıklarını değiştirecekler. Erkekleri hadım yapacaklar. Zina çoğalacak, nikâh zayıflayacak, temiz olan helalleri bırakıp haram olan pisliklere koşacaklar. Gayrimeşru eğlencelere dalacaklar. Haramlar yaygınlaşacak, helaller unutulacak. Hayır yerine şer işlenecek; kişiler iyiye kötü, kötüye iyi diyecekler, din-i tevhidden uzaklaşacaklar. Batıl dinlere ve fikirlere dalacaklar böylece şeytanın amellerini işleyecekler. (Elmalılı Hamdi Yazır tefsiri) Allah’ın yarattıklarının yaratılışlarını değiştirmekten biri de dövme yaptırmaktır. Bazı Şafii âlimleri dövmenin eğer tedavisi mümkünse tedavi ile yoksa o uzvun kaybedilmesinden korkulmazsa cerrahi usulle giderilmesinin vacip olduğunu söylemişlerdir.







GİYİNME VE SÜSLENME Her müslümanın avret mahallerini örtecek, kendisini sıcaktan, soğuktan koruyacak miktar elbise giymesi farzdır. Örtünmenin bütün canlılar arasında sadece insana mahsus bir meziyet olduğu bir gerçektir. İslam dininin örtünme emri, ferdin ruh sağlığını, fıtrî yapı ve onurunu, toplumun genel ahlakını korumayı, cinsler ve insanlar arası münasebetlerin sağlıklı olmasını hedeflemiştir. Vücudun, açılması, gösterilmesi ve bakılması dinen haram olan yerlerine ve organlarına dini literatürde “avret” tabir edilir. Örtünme ile ilgili Peygamberimizin hanımları, Hatice annemiz, Aişe annemiz ve diğer annelerimiz ile Peygamberimizin kızı Fatıma bize örnektir. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları dünyada görmedim. Birincisi, ellerindeki öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı kırbaçlayan kimselerdir. İkincisi giyinmiş çıplak, kalçasını oynatarak, kırıtarak, salınarak yürüyen başları deve hörgücü gibi kadınlardır. Bunlar cennete giremezler. Onun kokusunu da alamazlar, hâlbuki onun kokusu çok uzun mesafeden alınır.” (Müslim, libas 31) Süslenme Güzel, dinen güzel kabul edilendir. Zira Kur’an’da güzel şeylerin helal; kötü ve çirkin şeylerin ise haram kılındığı ifade edilmiştir. (Araf 9-5) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem güzel giyinme hakkında varid olan bir soruya: “Allah güzeldir, güzelliği sever” diye cevap vermiştir. (Müslim)






Kendisi de şahsî hayatında, daima temiz ve düzenli olmuştur. Sade ve güzel giyinmeyi, güzel koku sürünmeyi teşvik etmiştir. Buna karşılık Kur’an’da kadınların yabancı erkeklere ziynetlerini ve güzelliklerini göstermeleri, yolda bunu teşhir edecek, hatta hissettirecek şekilde yürümeleri kınanarak (Nur 31) süslenme ve güzelliğin yabancılara karşı cinsel çekicilik ve uyarı aracı olarak kullanılması yasaklanmıştır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de kadınları ev içinde kocalarına karşı güzel olmaya, süslenmeye teşvik etmiş ve bu konuda da aşırılığı ve israfı yasaklamıştır. Erkeklere de ipek ve altının, giyim, takı ve süs aracı olarak kullanılması yasaklanmıştır. SAÇIN HÜKMÜ Rasulullah’ın, saça saç eklemeyi, dökülmüş saçın yerine başkasının saçını takmayı yasakladığı rivayetleri vardır. Hadislerde geçen lanetin, kuvvetli bir yasaklama üslubu olduğunu belirten İslam hukukçuları da erkek veya kadının ister hastalık ve saç dökülmesi sebebi ile isterse güzellik kastıyla saçına saç ekletmesini, başına başkasının saçını (insan saçından yapılma peruk) takmasını caiz görmemişlerdir. Çünkü bunda hem tabii ve fıtrî olan şekli değiştirme hem de karşısındaki insanlara genç ve farklı görünerek onları yanıltma vardır. İnsan saçı haricinde ipek, iplik yün vb. şeylerden yapılan peruğu takmayı da aynı şekilde, fıtratı değiştirme ve insanları aldatma görerek, caiz görmeyenler vardır. Çoğunluk ise bunu caiz görür. Dinen necis sayılan kıl ve tüylerden yapılan peruğun kullanılmasının caiz olmadığı hususunda ittifak vardır. (İslam ve Toplum İlmihali, 2/80) TESETTÜR “Habibim! Erkek müminlere söyle gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar. Mümin kadınlara da söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar.” (Nur 30-31) Peygamberimiz aleyhisselam efendimiz ise bu konu ile ilgili hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Yabancı bir kadına şehvet nazarıyla bakan bir adamın gözüne kıyamet gününde kurşun akıtılır. Herhangi bir şekilde bakıldığı takdirde ona bir ikincisini ilave etme. Çünkü birinci bakış senin lehine, ikincisi ise aleyhinedir.” “Günümüzde erkekler ve kadınlar için ne yapmamız gerekir?” sorusunun cevabı yine Kur’an ve sünnettedir.

Çünkü Kur’an ve sünnetin hükümleri, her şart ve mekânda kıyamete kadar geçerlidir. İşi zamana ve şartlara bağlayanlar mahşerde pişman olurlar. Erkekler ve kadınlar takva elbisesini giymeli; erkekler kadınlara, kadınlar erkeklere yardımcı olmalılar. Allah Teâlâ ayet-i celilede: “Allah gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediklerini bilir” (Mümin 19) buyuruyor. İbn-i Abbas radıyallahu anhümadan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerden kadınlara benzeyenlere ve kadınlardan erkeklere benzeyenler lanet etti.” Rasulullah’ın kadınlara benzeyen erkeklere ve erkeklere benzeyen kadınlara lanetlemesi, yaratılışa aykırı bu fiilin ne kadar çirkin ve mezmum olduğuna delalet eder. Bu benzeyiş ister elbise, süs, boya ve surette olsun ve isterse ses, konuşma, yürüme ve oturmak gibi diğer hususlarda olsun, müsavidir ve mezmumdur. (Kırk Hadis, Zeki Soyak) İslam dininde tesettür farzdır. Bu farziyeti inkâr, tahkir ve tekzip kişinin itikadını bozar. Müslümanlar, hem açık gezmek hem de günahkâr olmamak için çare arıyor veya bu hale fetva istiyorlarsa bu mümkün değildir. Çünkü Allah’ın emrinin olduğu yerde hiç kimsenin bunu değiştirme yetkisi yoktur. Ulema, “nas(açık ayet ve hadis olan yerde) ictihada yer yoktur” demişlerdir. Bir kadının giydiği İslam’a aykırı giysiyi hoş görmek suretiyle bu kişileri kırmayalım denirse bu bir merhamet midir? O zaman o kadınların mezarda ve mahşerde başlarına gelecek sıkıntı ve azabı kaldırabilir misiniz? Bu durumu hoş görenler kendi azaplarına bile mani olamazlar. Zira talib de matlub da zayıftır. O zaman Allah’ın, İslam’ın boyasına boyanalım, İslamî duruşumuzu her an muhafaza edelim. Allah’ım ümmet-i Muhammed’i Kur’an’a mahkûm et. Âmin.




CEMİL USTA


Konular