GÜNAHLARDAN KOPMAK GEREK...

Günah: Dinde yasaklanan şeyler bütünü. Bu manada Allahu Tealanın ve Peygamberlerin emirlerine aykırı her şey Günah kapsamı içerisinde dahildir. Günah iş, söz ve davranışlarda İlahi iradeye karşı hareket etme ameliyesidir. Günah kavramının aslı farsçadır. Arapçada Ma�siyet kelimesinin karşılıgıdır. Lügatlere baktıgımızda Günah şu şekilde açıklanmaktadır: Günah: İsyan etme, karşı gelme, suç ve kabahat kelimeleriyle izah edilmiştir.Dini kavram olarak yani Istılahta Günah kavramı: Allahu tealanın ve Peygamber Efendimizin (sav) emirlerine uymamak, Dinen Haram ve Mekruh olan yasaklardan sakınmamak, korunmamak Günahtır.










Rabbimiz Tur Suresi Ayet. 17.de mealen şöyle buyurmaktadır:
*** Günahlardan sakınanlar Cennet ve Nimetler içindedirler...***


Yine Cenabı hak Rahman Suresi.Ayet.46. Mealen şöyle buyurmaktadır: Allahın huzuruna çıkmaktan çekinenlere iki kere Cennet vardır. Gerçek Mü�minseniz benden korkun...*** Fatır suesi.ayet.28.de ise mealen şöyle buyurulmaktadır: *** Kulları arasında Allahtan yalnız alimler korkar...***
Lokman suresi Ayet.33.te Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor: *** Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allahın affına güvendirerek şeytan sizi kandırmasın. ***







Bir Hadisi Şerifte Peygamber efendimiz (sav) mealen:
** Haramdan on para agırlıgındaki bir şeyi terk etmek, Seksen bin nafile Hacc dan efdaldir. **
Buyuruyor.











Günah: Allahın (cc) emirlerine aykırı düşen ve din bakımından suç sayılan davranışlar, İslam şeriatının ve Temiz insan fıtratının yapılmamasını buyurdugu hususlar. Ve kısaca diyebilirizki, Günah Allahtan uzaklaşma hâli ve tavrıdır. Günahlar, küçük günahlar ve Büyük Günahlar diye ikiye ayrılmışlardır. Müslümanlar küçük olsun, büyük olsun Günahların her türünden kaçınmak durumundadırlar. Bizler hiç bir günahı küçümsememeliyiz...












Bu konuda Muhammed Zahid Kotku (Rh.a) diyorki: * Zira bu günahlar bir zehire benzer ki, İnsan ne kadar kuvvetli olursa olsun dayanamaz ölür veya günahlar bir ateşe benzer ki, ortalıgı yakıp kül eder. Bazan ufak bir kıvılcımın dahi bir Ev�in, bir Mahallenin, bir çarşının yanıp kül olmasına kafi geldigi görülegelmektedir. Mesela elektrik kontakları da böyle degilmidir ? Onun için Günahın küçügüne büyügüne bakmadan, onlardan uzak kalmaya çalışılmalıdır. Mesela bir ev yaparsınız; tam içine girip oturacagınız zaman bir çok masraf ve zahmetlerle meydana getirdiginiz ev yıkılsa veya yanıp kül olsa ne kadar acır ve üzülürsünüz degilmi ? İşte günahlarda böyledir. Hele hatır yıkma, gönül kırma yol mu ya, hiç İnsanlıkla, İSLAMLIKLA ilgisi, alakası yok deseniz yeridir...











İster büyük günahlar olsun ister küçük günahlar olsun bütün günahlar, fena , çirkin huy itiyad ve alışkanlıklar hep insanın maneviyatını mavfedip öldüren, İnsanın kalbini perişan eden, İnsanın ruhunu ve iç alemini tamamiyle yok eden birer zehir hükmündedir. Bütünüyle büyük ve küçük günahları bilecegiz, tanıyacagız, okuyacagız dinleyecegiz ve zehirli mikroplardan korunur gibi o kötü huylardan da korunacagız. Bu bilgileri yazmak, söylemek ve bildirmek her bilgi sahibi olan Müslümanın başlıca vazifelerinden, görevlerinden olmalıdır...











Çünkü bataga düşen ve bogulmak tehlikesinde bulunan veya enkaz altında kalan kişileri kurtarmak nasılher kuvvet ve kudret sahibinin vazifesi ise, Böyle manevi pisliklere düşen ve akibetleri yanarak veya bogularak ölenlerden çok daha feci olan ve aynı zamanda Ahiretin manevi nimetlerinden de mahrum olarak dünya hayatına gözlerini yumanları kurtarmak borcumuz ve vazifemiz, bizlerde kusurlarla dolu olsakta kardeşlerimiz için faydalı olmaya çalışmayı büyük bir vazife bilecegiz. Mevla cümlemizi fazlı keremiyle sevmedigi ve hoşlanmadıgı bil cümle kötü huy ve ahlaktan, günahlardan ve fena itiyatlardan, alışkanlıklardan bizleri muhafaza buyursun...













Şöyle bir misal verecek olrsak: Bir Doktor gelir, zehirler ve mikroplar hakkında bilgilerverir. Ve bunlardan korunmak için ne lazımsa bildirir. Sonra isteyen dikkat eder, korunur. Korunmayan hem kendisinin, hem de bir çok kimselerin, kendisi gibi kötü, fena akibetlere düşmesine sebep olur. Hayra delalet edenlerr ve güzelligi tavsiye edenler ise devamlı olan sevaplara nail olurlar sa, günahlara ve kötülüklere sebep olanlarda kendilerine uyanların günahları oranında azaba müstehak olurlar. Bu günahlar işlendigi müddetçe, hayatında da hayatından sonraki Ahiret hayatında da amel defterine geçirilir. Bu ne kadar acı bir sonuç bu ne kadar acı bir akıbettir...













Bu çirkin ve sonu acı olan akibetlerden kurtulmak için birinci çare, İtikadı düzeltmek ve Ehli sünnet vel Cemaat mezhebini kabul edip ona göre hareket etmelidir ki bunların izahı Akaid kitaplarında yeterli derecede anlatılmıştır. İsteyen okuyarak isteyen inandıgı günendigi hoca efendiye danışarak ögrenebilir. Bilinmelidir ki; Bid�at olan mezheplerin hiç birisinde hayır yoktur. Çünkü hepsinin temeli çürüktür. Çürük temel üzerine kurulan binalar gibi göçmege-yıkılmaya mahkumdur. Günahlardan korunmanın bir ikinci yolu da İnsanın kusurlarını anlayıp, bunlardan kesinlikle vaz geçerek ve bir daha işlememek üzere şartlarına riayet ederek nasuh bir tevbe ile tevbe etmeli ve bu tevbesini bir daha bozmamalıdır...M.Z.Kotku. Tasavvufi ahlak.c.5.s.84.*












Günahlar kavram olarak Allahu Tealanın emir ve yasaklarına uymama şekli oldugundan dolayı hepsi de sorumlulugu büyük olan yanlış hareketlerdendir. Bazı günahlar insanlara küçük görünürler lakin her küçük günah, büyük Günahlara taşıyıcı birer yöntem oldugundan, davetiye çıkardıgından hepside sorumlulugu agır olan hareket şekilleridir. Mesele Nikah düşen yabancı bir Kadına şehvetle bakmak, aslına bakarsanız Zina yapmaktan daha küçüktür...












Lakin nefsi arzular insanları tehlikeli yollara sürükleyeceginden dolayı kişinin kendi nefsini zaptu rapt altına alması ve her türlü nefsi tuzaklara kapılmaması en güzel hareketlerden kabul edilmiştir. Bir küçük günaha yaklaşmamak, bir küçük günahtan sakınmak bütün dünyanın nafile ibadetlerinden daha sevaplıdır denilmiştir. Çünkü Nafile ibadet yapmak Farz hükmünde degildir. Günahlardan kaçınmak ise herkese farzdır. Bu sebeplerden dolayı Haramlardan, yasaklardan, Günahlardan sakınmak, emirleri yapmaktan önce gelir denilmiştir... İnanıyoruz ki; Allahu Teala İntikam alıcıların en şiddetlisidir. Cenabı Hak Günahları sebebiyle kullarından intikam almaktadır ve alacaktır. Yaratıcımız Gazabını, intikamını günahlar için saklamıştır...












Bizim küçük saydıgımız bir Günah Cenabı Hakkın İntikamına, Gazabına sebep olabilir Allah bizleri muhafaza buyursun. Bunun aksine bir kişi kendi küçük günahını büyük günah gördügü zaman, O günah, Allahu Tealanın katında küçülür. Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Mü�min olan kimse, günahını dag gibi görüp, kendi üzerine düşeceginden korkar. Münafık kimse ise günahını burnunun üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür...**












İslam dini , İnsanın bir başkasının yaptıgından, gücünün yetmediginden sorumlu olmadıgını kabul eder. Kişinin sorumlu olabilmesi için olgunlık yaşında ve aklının başında olmasını (akıl ve bülug çagı) şart koşar. İnsanlar kendi hür iradeleri ile , isteyerek yeptıgı işlerden sorumludur. Dileme ve tercih etme insanın kendisine aittir. İşin varlık alemine çıkması ise Allahın yaratması iledir. (Şamil isl ans)














Günah insanları Allahtan uzaklaştırıcı tutum ve davranışlarıdır. İşte burada nefis mertebelerinin en şerlisi ve en yenilmezi diyebilecegimiz NEFSİ EMMARE GELİR. Nefsi emmare sınıfına giren günahlar en büyük günahlardır.












Büyük günahlar Allahı (cc) tanımaya engel olan ve yapılması halinde dinen ceza gereken veya Allahu Tealanın Cehennem azabıyla tehdit ettigi günahlardır. Daha da ifademizi netleştirirsek Allahın yasakladıgı her şey büyük bir günahtır.










Büyük günahları sayacak olursak ilk aklımıza gelecek olanlar şunlardır: Allah ortak koşmak-ŞİRK. Adam öldürmek. Zina iftirasında bulunmak. Zina etmek. İslam yolunda CİHADDAN kaçmak. Sihir yapmak. Yetimin , öksüzün malını yemek. Ana �Babaya karşı gelmek. Mekkenin Hareminde- Beytullahta günah işlemek. Faiz yemek. Hırsızlık yapmak. İçki içmek. Kumar oynamak...












Büyük Günahların sayısı ve açıklamaları babında zamanımıza kadar çok Rivayetler gelmiştir bunlardan birisini Ebu Talip el Mekki (Rh.a) zamanımıza şöyle taşımıştır. Büyük günahları Hadisi şerif ve Sahabenin sözlerinden topladım. On yedi büyük günahı buldum. Bunlar sırasıyla şöyle:








Kalple işlenen günahlar dörttür: 1.) Allahu Tealaya Şirk koşmak. 2.) Günaha ısrar etmek. 3.) Allahu tealanın azabından emin olmak. 4.) Allahu tealanın Rahmetinden ümit kesmek...









Dille işlenen günahlar dörttür: 1.) Büyü � Sihir yapmak. 2.) yalan yere şahitlik yapmak. 3.) Yalan yere yemin etmek. 4.) Müslümanlara İftirada bulunmak...Büyük günahların üç tanesi ise Mide ile ilgilidir. Bunlar: 1.) Şarap ve diger Alkollü içkileri içmek. 2.) Haksız yere Yetim malı yemek. 3.) Faiz yemek, Faizli muamelelerle ugraşmak...










Ferc ile yani tenasül uzvu ile işlenen büyük günahlar iki olup bunlar Zina ve Livatadır. El ve Ayaklarla işlenen büyük günahlar ise; 1.) Hırsızlık yapmak. 2.) Haksız yere Adam öldürmek. 3.) Düşman karşısında Harp-Savaş esnasında kaçmak. Bunlardan başka bütün uzuvlar, bütün vücutla yapılan Günah çeşidi vardır ki, O da Ana ve Babaya İtaat etmeyip İsyan etmektir...










Bilinmelidirki; Allahın kulları arasındaki olan günahlar, Allahu Tealaya karşı işlenen günahlardan daha şiddetlidir. Bu günahlara tevbe etmek için ayrıca o kulu hoşnut etmek, onu razı etmek ve helalleşmek gerekmektedir. Kullar arasındaki günahlar beş çeşit olarak sınıflandırılmıştır. Bunlar sırasıyla:








1.) Bir şahsın, bedenine karşı işlenen günahları olup; dövmek - dayak atmak, öldürmek, bir uzvunu kesmek ve benzeri kişinin canını yakmaktır. Bunda zarar dikkat edilirse bedene ve cana olmaktadır...









2.) Her hangi bir şahsın malına karşı işlenen günahlar olup; malını gasbetmek, rüşvet alıp vermek, hırsızlık, hıyanet ve benzerlerinden mal ve para ile alakalı olan günah çeşitleridir.







3.)Bir şahsın bir toplumdaki hürmet ve şerefiyle, haysiyetiyle oynamak da başka bir günah çeşididir. Bunlar; Gıybet etmek, Her hangi birisine İftira atmak, birisini ayıplamak gibi kötü haller bu sınıf içerisine dahil edilen günah çeşitlerindendir...









4.) Her hangi bir kişinin Dinine ve mukaddesatına olan inanç ve davranışlarının aksini söyleyerek onu küçük düşürerek, kötülemek başka bir günah çeşididir. 5.) Her hangi bir kişiye Zina isnadı gibi kötü isnatlarda bulunmak ta başka bir günah çeşididir.










Dikkat edilirse bu günahların hepsi birileri tarafından başka birilerinin hakkını tecavüz etme şeklinde olan günah ve kötü huyların cümlesindendir ve Tevbe eden kişiler mutlaka muhatabını bularak mümkünse onu hoşnut etmeli ve helalleşilmelidir. Peygamber Efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyurmuştur: ** Gizli yapılan günahın tevbesini gizli yapınız. Aşikare � Açıktan yapılan günahın tevbesini açıkça yapınız. Günahınızı bilenlere tevbenizi duyurunuz....**











Şu hususu unutmamak gerekirki; Günah bilinen şeylerde ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan İMAN yeri olan KALBİ KARARTIR. Günah kalbe işleyip onu karartarak İMAN nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır. Unutmamak lazımdırki; her bir günahın içinde küfre gidecek bir yol vardır ve bu sebeple günahlar insan için tehlike ve felaket sebepleridir. İnsanlar gücü yettigi oranda günahlardan kaçınmak durumundadırlar.

Cenabı Hak Nisa suresi Ayet .31. de mealen şöyle buyuruyor: *** Eger siz yasaklanmış şeylerin büyüklerinden kaçınırsanız, geri kalan günahlarınızı örter ve sizi nimet ve ikramlarımızla dolu olan CENNETE koyarız.***











İbni Kayyım el Cevziyye diyor ki: * İşlenen her günahın, aynı zamanda dünya hayatında kalp ve vücuda zararları vardır. Ahiret hayatındaki zararlarını ancak yüce Allah bilir. Şimdi kalp ve vücuda, günah ve isyanların yaptıgı zararları sayalım. 1.) Kişiyi İlimden mahrum bırakır. Çünkü İlim, yüce Allahın kalbe İlham ve İhsan buyurdugu bir nurdur. Günah ve isyanlar bu nuru söndürürler...










2.)Günah ve İsyan kişiyi Rızkından kestirir. Yani, günah işleyen kişinin RIZKI haram ve fesada girer ve Allahın İhsan ve bereketinden mahrum olur...











3.) Günah, kalp ve ruhta derin izler bırakır aynı zamanda ızdırap verici derin yaralar açar....











4.) Günah ve İsyan kişiyi diger insanlardan uzaklaştırır. Etrafından Takva ve iyilik sahibi kimseler dagılır. Hanımıyla, çocuklarıyla, yakınlarıyla ve tabiiki nefsiyle arası açılır...










5.) Günah işlemesi kişinin işlerinin zorlaşmasına sebep olur. Kolayca yapılması gereken işleri bile zorlaşarak çıkmaza girer...









6.) Günah sahibinin iç dünyasına bir sıkıntı ve karanlıgın basmasına sebep olur...











7.) Günah gerek kalbi, gerekse vücudu yorarak yıpranmasına sebep olur...







8.) Günah, kendi benzeri bir diger günah ve isyanı dogurur. Günaha giren kişi, işledigi her günah sonucu, daha da çıkmaza saplanır...










9.) Günah, kişinin iradesini ve kalbini zayıflatır. Tevbe etme azmini azaltır ve zamanla kalpten tamamen silinir...










10.) Günah kişide utanma ve sıkılma duygusunu kaldırır. İnsanın işledigi her günah, onu daha hayasız ve utanmaz yapar...

11.) Günah, çeşidine göre bir önceki asi olan ve bu yüzden helak olan Millet ve kavimlerden kalan kötü ve çirkin bir mirastır...
12.) Günah ve İsyan İnsanın yüce Allahın katında küçük düşmesine sebep olur...







13.) Günah, en sonunda kişinin gözünde, hayatını basit ve degersiz kılar...


14.) Günah, içerisinde olan kişinin sadece kendisine degil, bütün canlı varlıklara da zararı dokunur...

15.) Günah, sadece sahibinin degil, aynı zamanda gelecek neslin de deger kaybıdır...

16.) Günah onu işleyen İnsanın akli dengesinin bozulmasına sebep olur...

17.) Günah, kişiyi Meleklerin tevbe ve istigfar dualarından, Peygamber Efendimizin (sav) şefaatinden mahrum bırakır...

18.) Günah sahibinin yüzünden haya perdesini yırtmaya sebep olur...

19.) Günah, Kalpte İmanın zayıf olmasına sebep teşkil eder...

20.) Günah işleyen insanın üzerine bela ve musibetlerin gelmesine sebep olur...

21.) Günah, Kalbin hastalanmasına ve İlahi sevginin uzaklaşmasına sebep olur...












Bu maddelerin ışıgında başımızı elllerimiz arasına alalım ve düşünelim, sıhhatli bir şekilde tefekkür edelim. Böyle bir insanın ruhu ve bedeni saglıkllı olurmu ? Ve böyle bir insan dengeli ve sıhhatli düşünebilirmi ? Ve böyle bir insan önce kendini sonra da kendisine bel baglamış olan toplumu, cemaatı, cemiyeti idare edebilirmi ?..











Ve böyle bir insan, Müslümanların güvendigi, inandıgı, emniyet edebildigi bir şahsiyet olabilirmi ? Hayattayken, yaşıyorken, daha Vakit varken kendimize gelelim işledigimiz günahlar için tevbe kapısına varalım. Nasuh bir tevbe ile tevbe edelim, Yaratıcımızın engin affına sıgınalım. Ve bir daha günah çukurlarımna düşmemeye gayret gösterelim inşaallah...












Yine Necm Suresi. Ayet. 32.de


*** O kimseler ki ufak tefek kusurlar hariç, GÜNAHIN büyüklerinden ve çirkin söz ve davranışlardan kaçınırlar. Şüphesiz ki Rabbinin bagışlaması geniştir.***












İbni Kesirin (Rh.a) Tefsirine aldıgı bir Hadisi şerifte Peygamber efendimiz mealen şöyle buyuruyor: ** Zulüm üç türlüdür: Bir zulüm varki Allah onu affetmez. Bir zulüm varki Allah onu affeder. Bir Zulüm varki Allah onun mutlaka hesabını sorar : Allahın affetmedigi zulüm şirktir. Çünkü o ŞİRK büyük Zulümdür...**












Bildirilen günahların en büyügü ve birincisi Allaha ortak koşmak- ŞİRK ve RİYA dır. İnsanı insan olmaktan çıkarıp, hayvandan daha aşagı derecelere götürücü, birbiri arkasına devam eden günahlar toplulugunun en büyügü ŞİRK.












İnsanların kurtulamadıgı en büyük hastalıklardan en çirkin terimlerin başında gelir ŞİRK. Canlıda kalbi bölen İbadet, inanç ve itikatta tek bir yöne degilde degişik degişik sapıklıklara meylettiren, Taşlara , agaçlara, ay�a, güneşe, Yıldızlara, hayvanlara yahut ta insanlara ibadet etmeye yönelten , şaşkınlık, sapıklık Dinsizlik çukurudur ki, O bataga giren bir daha çıkamaz...











Tevhid Akidesine gönül veren Müslüman bu saydıgımız cahili düşünce ve SAPIK inançlardan kurtulabilir. Fakat ona da gizli bir şirk musallat olur ki, Onun adı da RİYA dır. Müminlerin hırs gösterdigi şeylerin en büyügü Allah katında kendisini kurtarmasıdır. Yaptıgı âmellerde Allah rızasını gözetmeyen Riyakarların helak olacagını bildiren pek çok Ayeti kerime ve Hadisi şerif vardır.












İnsanları günaha yönelten hususları açıklayan SAHİH Hadisi şeriflerden bir tanesi de bu ÜMMETTEN günahkarlar arasında Cehenneme ilk girecek olan üç gurubu bildiren Hadistir. Bunlar: Riya için cihada çıkanlar, Riya ile âmel işleyenler ve Riya ile cömertlik yapan kimselerdir. İman anlayışında insanların Allahtan başkası için Âmel işlemesi SAHTEKÂRLIK, Dinsizlik, ahmaklık ve bir hiç�liktir. Riyakar bir insanın hem kendisine, hem çevresine hem de Milletine zarar verecegi aşikardır...












Bazı Riyakarlarda her hangi bir menfaat gözetmezler. Yalnız ÜMMETİN gözünden düşmemek ABİT- çok ibadet eden ve zahidlerden oldugunu göstermek için oldugu gibi görünmezler. Yalnızken başka oldugu halde insanların gözünde büyümek için böyle yaparlar. Mesela bazı günlerde ORUÇLU olmadıgı halde oruçluymuş gibi görünürler. Susamış oldugu halde su içmezler davet edildigi halde yemek yemezler veya çeşitli bahanelerle kendisini TAKVA ehli gösterirler bu tür Riyakarlıklarda konumuzun başka sınıfını teşkil eden Riyakarlık hareketleridir.

Ne olursa olsun RİYA nın her sınıfı insanları dünya ve AHİRET azabına götürür. Riya en büyük tehlikelerden birisidir. Kısaca RİYA: Âmelleri boşa çıkaran büyük günahlardandır. Kıyamet günü Allahın azabının büyüklügünü düşünen ve o günde Perişan olacagını tefekkür eden insan riyanın insanlarda ne kadar tahripkar oldugunu hatırda tutarak Riya hastalıgına karşı nefret hissini geliştirmeli, Kendisini riya bataklıgına düşürmeye çalışan şehveti ayaklarıyla tepmeli ve en kısa zamanda Riya tehlikesinden kurtulmaya Riya canavarından uzaklaşmaya bakmalıdır...










Allah (cc) her şeyi biliyor inancını taşıyan bir Müslüman, daha başka kimselerin bilmesine ne gerek var düşüncesine de sahip olmalıdır. Hz. Ali efendimiz:(KV) * Riyakarın üç âlameti vardır: Birincisi: Yalnız oldugu zaman ibadette tembellik eder. İnsanların arasındaysa hareketlenir. Takdir edilirse iyilik yapar, kötülenirse âmellerini azaltır.* buyuruyor.











İbni Ömerden gelen bir Rivayete göre Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: ** İyilik eskimez, günah unutulmaz, Allah ta fena bulmaz. Sen nasıl istersen öyle ol...**












Ebulleys semerkandi (Rh.a) diyorki: * Edene İşleyene amel etmek kolaydır. Fakat onu Ahirete götürebilmek ise zordur. Bundan başka işlenen günahın ancak kendi miktarınca yazılır. Ancak onun on tane de kusuru vardır. Bu kusurlar � Hatalar şunlardır:







1.) Kul bir kötülük işleyince yaratanınını kendisine öfkelendirmiş olur. Yaratanın kudreti ise her an kulun üstündedir.








2.) Kul bir günah işleyince kendisine en çok kin besleyeni sevindirmiş olur. Bu, Allahın da kendisinin de düşmanı olan İblis tir - Şeytandır...











3.) Kul bir günah işleyinceen güzel yerden uzaklaşmış olur Bu yer Cennettir.







4.) Kul bir Günah işleyince en kötü yere yaklaşmış olur. Bu yer de Cehennemdir.








5.) İnsan bir Günah işleyince kendisinin en çok sevdigi şeye kötülük etmiş olur. Kişinin en çok sevdigi şey, kendi şahsıdır.









6.) İnsan bir günah işleyince Allahın temiz olarak yarattıgı şahsını kendi eliyle kirletmiş olur.







7.) İnsan bir Günah işlediginde kendisine hiç eza-cefa, sıkıntı vermeyen arkadaşlarına eza, cefa ve sıkıntı vermiş olur. Bunlar Hafaza melekleridir...










8.) İnsanlar her günah işlediginde Peygamber Efendimize (sav) Kabrinde eza-sıkıntı vermiş olur.









9.) Bir insan her günah işlediginde; Geceyi ve gündüzü kendisine şahit tutmuş ve bu sebepten onlara eza-sıkıntı vermiş olur.










10.) İnsanlar her günah işlediklerinde; gerek insanlara ve gerekse diger varlıklara, hasılı bütün mahlukata hıyanet etmiş olurlar...













İnsanlara olan hıyanetlerinin sebebi şudur ki, eger onun, birisi hakkında şahitlik yapması icap etse, günahkarlıgısebebiyle şehadetleri- şahitlikleri kabul olunmaz. Bu yüzden bir Mü�min kardeşinin hakkının zayi olmasına sebep olmuş olur. Sakın müslüman kardeşim. Sakın sen sen ol, Günahlara yaklaşma. Zira gördügün gibi günahların sayısız denecek derecede zararları vardır. Kişi günahları sebebiyle , her şeyden önce kendi şahsına kötülük etmiş olur...











Şu halde şanı mübarek ve yüce olan Allah, kimseye zulmetmez, iyiliklerin sevabından hiç bir şey eksiltmez, suçsuz yere kimseye azab etmez. Şüphesiz ki Allah hak yolu beyan etmiş, bu yolu gösterici kılavuzlar, elçiler göndermiştir. Yine Allah, Cennetin yolunu da, Cehennemin yolunu da açıkça göstermiştir. İnsanlar Günah işlemekten, Allahın ahkamını-hükümlerini çignemekten men edilmişler, Hala günah işlemekte ve Allahın hükümlerini hiçe saymakta ısrar edenlere Cehennem ateşine gidecekleri haberleri verilmiştir... (Gafletten kurtuluş.c.2.s.538.546)*












Bir şiirinde Necip Fazıl şöyle sesleniyor: Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. GÜNDÜZ GECEYE MUHTAÇ BANA DA SEN LAZIMSIN... Biz Müslümanlarda mümkün oldugunca Dostumuzu ve Düşmanımızı bilmek mecburiyetindeyiz. İnanıyorum ki Dostluga kapıyı açıcı o kadar güzel ameller vardırki bizler eger o kapıları zorlarsak Salih amel sahibi Salih insanlardan oluruz inşaallah. Yok eger allah korusun Düşmanlıga kapı aralayıcı amelleri işleyecek olursak adımız günahkar olur Dünya ve Ahiretimizi kaybedenlerden oluruz...











Düşmanlıga kapı aralayıcı amelleri şöylece sıralayalım ki Düşmanlarımızı bir daha tanımış olalım ve onlardan uzak duralım: Düşmanımızın en büyügü Küfürdür sonra sırasıyla: Zulüm, bütün kötülükler, şer, kızgınlık, Nankörlük, Hırs, Katı kalplilik, Gazap, Hayasızlık, Utanmazlık, edepsizlik, Sertlik, Korkaklık, Kibir, İsyan, Şekk-Şüphecilik, İntikam, Düşmanlık, Günah, Buguz, Yalan, Batıl, Hıyanet, Gösteriş budalalıgı, İfşa etme hastalıgı, tembellik, Pislik, Cimrilik, Büyüklenmek, çekememezlik vs.vs. vs.












Ama bir de şu güzel hasletlere bakalım ve de yüregimiz darlanmasın gönlümüz ve ruhumuz huzurla dolsun işte Dostluga, iyilige, güzellige açılan hayırlı kapılar: Öncelikle İMAN, daha sonra Adalet, hayırlı hareket, Rıza, Tevekkül, İnce kalplilik büyüklerimiz buna RİKKAT diyorlar ne güzel bir sözcük, Rahmet, İffet, Yumuşak huyluluk, cesaretlilik, Tevazu yani alçak gönüllülük, İtaat, Teslimiyet, Bagışlama, Kanaat, Dostluk, Taat yani İbadete düşkünlük, Sevgi, Saglam bir İstikamet, Hakk üzere davranış, Emanet ehli olma hali, İhlas, sır sahibi olma, Marufu emretme � İyilikleri duyurma, her manasıyla Temizlik, Rahatlık, Bereket, Saadet, çalışkanlık, Cömertlik, Sevdigini Allah için sevme hali vs. Vs. Vs.











Elhamdulillah inanıyoruz ki; Tarihite ilk insanın aynı zamanda İlk Peygamber olması allahın emir ve yasaklarının ilk muhatabının da İnsan olmasını beraberinde getirdigi aşikardır.Habil ve Kabil olayı ile başlayan dodtluk ve düşmanlık mücadelesi zamanımıza kadar devam ettigi gibi Kıyamete kadar da devam edecektir. İster adına Sevaplarla günahların çatışması diyelim isterse Dostluklarla düşmanlıkların mücadelesi diyelim ne olursa olsun Müslüman kendi lehinde ve Aleyhinde olan hususları bilmek ve o dogrultuda hayatına çeki düzen vermek zorundadır...










Bütün kalbimle inanıyorum ki; Bir Müslüman için en büyük düşmanlardan birisi de ilimsizliktir. Amellerimizin İmamı mertebesinde olan İLİM olmadıgı takdirde amellerimiz gerçek dogrultusundan sapar ve Allah korusun Cehalet bataklıgına gömülür. Kurtuluşumuz ise inanıyoruz ki; Vahiy ve İLİM hamuruyla yogrulacagız, İlim adamlarını dost bilerek klitaplarını okuyacagız, sohbetlerinden faydalanacagız. Cehalete kapımızı kapatıp nur deryası İslami ilimlerle haşır neşir olarak İlim ve amel bütünlügümüzü ömrümüzün sonuna kadar devam ettirip Kurana, Sünnete, İslami İlimlerin hepsine karşı dostlugumuzu pekiştirecegiz inşaallah...










Cenabı Rabbul alemiyn bizlere dostluga açılan bu güzel kapılardan ayrılmamayı ve Düşmanlıga açılan kapılara da yaklaşmamayı nasip eder inşaallah. Cenabı Hak Beyyine suresi ayet8.de mealen şöyle buyuruyor: ***Allah onlardan, onlar da Allahtan razı oldular. İşte bu, Rabbinden korkanlar içindir.*** Evet Allahtan korkacagız, her türlü kötülüklerden ve en büyük düşman olan nefsimizden korkacagız. Allaha İmanımızın geregi olarak ve Ebedi alem sevdası ugruna Dünya yaşantımıza çekidüzen verecegiz. Allah (cc) bizleri bu İmani çizgiden ayırmadıgı müddetçe de müjdelerin en güzeline mazhar olacagız inşaallah...










Peygamber Efendimiz (sav) bizlere mealen şöyle bir müjde veriyor: ** Kulun vücudu Allah korkusu ile ürperince kuru agacın yaprak dökmesi gibi günahlarından sıyrılır...


** Allahım. Senden başka İlâh yoktur. Senden başka Rab yoktur. Senden başka üstün güç yoktur. Senden başka üstün kuvvet yoktur. Senden başka üstün kudret yoktur. Görünen, görünmeyen tüm varlıkların dizginleri Senin elindedir. Allahım. Bizi görünen ve görünmeyen canlıların şerlerinden koru. Bizi kalbimize sinsice vesvese verenlerin ve içimize gizlice fesat karıştıranların şerlerinden koru. Bizi insanların ve cinlerin şerlerinden koru. Bizi bütün tehlîkelerden koru. Bizleri günaha, kötülüge ve nifaka meylettirme Sen her şeye kadirsin








Allahım... Amin...






Sermed Kadir RENDA...


Konular