İslamiyeti bilen...

[color=blue]İslamiyet’i bilen...

İbadet, Allahü teâlânın varlığını, gönderdiği Peygamberini, ahiretteki nimetleri ve azapları tasdik etmekle, inanmakla başlar. Bunlara inanmakla ve ibadetleri yapmakla, üç şey hasıl olur:

Birincisi, insan, şehvetine uymaktan kurtulur. Kalb, ruh temizlenir.

İkincisi, insanda, his organları ile hasıl olan bilgilerle ilgisi olmayan başka bilgiler, zevkler hasıl olur.

Üçüncüsü, iyilere nimetler, kötülük yapanlara azap yapılacağı düşünülünce, insanlar arasında adalet hasıl olur.

Dinini iyi bilen, seven, kadın, erkek her Müslüman, bütün hareketlerinde İslamiyet’e uyarak, hem kendilerine, hem de aile, akraba ve bütün mahluklara hayırlı ve faydalı olur. Bunun için dinini iyi bilen ve her hareketi, bilgisine uygun olan salih kimselerle görüşmeli, günah işleyen, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayıp, yalnız söz ile Müslümanları okşayan, avutan yalancılardan, cahillerden uzak olmalıdır. İslamiyet’i, dinini iyi bilen ve ahireti düşünen doğru alimlere sorup öğrenmelidir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıkları manalar doğrudur, kıymetlidir. Bunlara uymayanlar kıymetsizdir. Çünkü bu manaları, Eshab-ı kiramın ve Selef-i salihinin eserlerini inceleyerek elde etmişlerdir. Kurtuluş yolunu, bozuklarından, sapıklarından ayıran onlardır. Onların hidayet ışıkları olmasaydı bizler doğru yolu bulamazdık. Doğruyu bozuk olanlardan ayırmasalardı, bizler, taşkınlık ve azgınlık uçurumlarına düşerdik. İslamiyet’i bozulmaktan koruyan, her yere yayan, onların çalışmasıdır. İnsanları kurtuluş yoluna kavuşturan onlardır. Onlara uyan kurtulur, saadete kavuşur. Onların yolundan ayrılan, sapıtır, herkesi de saptırır.”

Bir gayr-i müslim, iman ederse, Cehenneme girmekten kurtulur, günahsız temiz bir Müslüman olur. Dünyada bir insanın Müslüman olup olmadığı, zaruret olmadan, açık olarak söylediği sözlerinden ve işlerinden anlaşılır. Bu insanın ahirete imanlı gidip gitmediği, son nefesinde belli olur. Büyük günah işlemiş olan erkek veya kadın bir Müslüman, tövbe ederse, günahları, muhakkak affolur, günahsız tertemiz olur. İmanı doğru olan bir Müslümanın ibadetinde gevşeklik olursa, tövbe etmese bile, affedilebilir. Affedilmese bile, azap çektikten sonra, Cehennemden kurtulur.

Dinini bilen, iyi anlayan bir Müslüman, kötü yollara sapmaz ve kötü kimselere de aldanmaz. Dinini bilmediği için aldanan bir kimse, Cehennemden kurtulamayacaktır. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından dinini doğru olarak öğrenmeyenler, bid’at ve dalalet sellerine yakalanıp boğulur, dünya ve ahiret felaketlerine sürüklenirler. Ancak, hakkı bilenler, bid’at sahiplerine aldanmaktan kurtulur. Hakkı bilmeyenlerin, bunların dalalet girdaplarına, tuzaklarına düşmemeleri ise, imkansız gibidir.

Şunu da unutmamalıdır ki, ahirette Allahü teâlânın rahmetine kavuşabilmek için, iman ile ölmek lazımdır. Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık olarak bildirilenlere uygun imanı olmayan, haramlardan sakınmayan ve İslam’ın beş şartını yapmaya ehemmiyet vermeyen bir kimse, rahmete kavuşamaz. Ehl-i sünnet itikadında olmayana bid’at ehli denir. Bunun yaptığı ibadetleri, sahih olup, borçtan, azabından kurtulur ise de, vaat edilmiş olan sevaplarına kavuşamaz. Ahirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat ve hasenatının karşılığına kavuşamayacaktır. Dünyadaki iyiliklerinin karşılıklarına kavuşmak isteyenin, hemen tövbe etmesi, imanını düzeltmesi lazımdır.

Netice olarak, neyin faydalı neyin zararlı olduğunu ayıran İslamiyet’tir. İnsanlar faydalı sanır, zararlı olabilir. Zararlı sanır faydalı olabilir. Allahü teâlâ bildirmeseydi, insanlar bilemezdi. İslamiyet’i bilen, dünyanın zararlarından kurtulur. Ebu Abdullah Mağribi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Bir kimse, samimi olarak, dünyadan yüz çevirir, Allahü teâlâya yönelirse, o kimse, dünyanın şerrinden ve afetlerinden, sıkıntılarından emin olur, kurtulur.”[/color]


[url]www.osmanunlu.org/[/url]

Konular