" Kötü Ahlâk ( 40 adeti) ve İlaçları "
1- Allahu teâlâya inanmamak (küfr).
2- Cehalet.
3- Mevki ve şöhret sahibi olmak arzusu ( mal mevki' hırsı ).
4- Ayblanma korkusu.
5 Övülmeyi sevmek ( medh ve senâ).
6- Sapık inanış ( Bid'at i'tikadı ).
7- Nefsin arzuları ( Hevây-ı nefs).
8- Tanımadığı kimseleri taklid ( taklid ile iman).
9- Gösteriş (riya).
10- Zevk ve sefâ içinde çok yaşamayı istemek ( Tûl'i emel ).
11- Dünya lezzetlerini haram yoldan aramak ( Tama ').
12- Kendisini başkasından üstün görmek ( Kibr).
13- Kendini aşağı tutmak ( Tezellül).
14- Yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenerek övünmek ( Ucb ).
15- Kıskanmak, çekememek ( Hased ).
16- Başkasından nefret etmek, kin ve düşmanlık beslemek ( Hikd ).
17- Başkasına gelen belâya, zarara sevinmek ( şemâtet ).
18- Dostluğu bırakmak, dargın olmak ( Hicr).
19- Korkaklık ( Cübn).
20- Atılganlık ( Tehevvür ).
21- Sözünde ve yemininde durmamak ( Gadr).
22- Emin olmamak ( Hiyanet ).
23- Sözününde durmamak ( Va'dini bozmak ).
24- Kötü düşünmek ( Sû' -izan).
25- Mâla muhabbet .
26- Hayırlı işi yapmayı sonraya bırakmak ( tesvif ).
27-Kötü kimseleri sevmek ( Fâsıkları sevmek ).
28- Âlimlere düşmanlık.
29- İnsanları sıkıntıya, belâya düşürmek ( fitne ).
30- Haram işleyene mani olmamak ve zarar görme korkusu ( Müdâhene ve müdârâ ).
31- Hakkı ve doğruyu işitince kabul etmemek ( İnâd ve mükabere ).
32- İçini dışına uymaması ( nifak ).
33- Tefekkür etmemek.
34- Müslima Beddua .
35- Müslimana kötü isim takmak.
36- Özrü red etmek.
37- Kur'anı kerimi yanlış tefsir etmek.
38- Harâm işlemekte isrâr.
39- Kişinin arkasından konuşmak ( Gîbet etmek).
40- Tevbe etmemek.
İslâm Ahlâkı Hakikat ltd.şti. Muhammed Hâdimî
sayfa 11- 123
hakikatkitabevi.com[/color][/b]
" Kötü Ahlâk ( 40 adeti) ve İlaçları "
[b][color=blue]Kötü huyların ilâcı - Kötü huyların hepsi için müşterek ilâc, hastalığı ve zararını ve sebebini ve zıddını ve ilâcın fâidesini bilmekdir. Sonra, bu hastalığı kendinde teşhîs etmek, aramak, bulmak gelir. Bu teşhîsi kendi yapar. Yâhud bir âlimin, rehberin bildirmesi ile anlar. Mü’min, mü’minin aynasıdır. İnsan kendi kusûrlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusûrunu öğrenir. Sâdık olan dost, onu tehlükelerden, korkulardan muhâfaza eden kimsedir. Böyle bir arkadaş bulmak çok müşkildir. Bunun içindir ki, İmâm-ı Şâfi’î:
Sâdık dost ve hâlis Kimyâ
az bulunur, hiç arama! buyurdu.
Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” de,
Arkadaşım aybıma uyardı beni,
kardeşlik sünnetinin budur temeli! buyurdu.
Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de, insana ayblarını tanıtmağa yarar. Çünki düşman, insanın ayblarını arayıp, yüzüne çarpar. İyi arkadaşlar ise, insanın ayblarını pek görmezler. Birisi İbrâhîm Edhem hazretlerine, aybını, kusûrunu bildirmesi için yalvarınca, seni dost edindim. Her hâlin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor dedi. Başkasında bir ayb görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmağa çalışmak da, kötü huyların ilâclarındandır. (Mü’min mü’minin aynasıdır) hadîs-i şerîfinin ma’nâsı budur. Ya’nî, başkasının ayblarında, kendi ayblarını görür. Îsâ aleyhisselâma, bu güzel ahlâkını kimden öğrendin dediklerinde, (Bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara bakdım. Hoşuma gitmiyen huylarından ictinâb etdim. Beğendiklerimi ben de yapdım) buyurdu. Lokman hakîme, (Edebi kimden öğrendin) dediklerinde, (Edebsizden!) dedi. Selef-i sâlihînin, Eshâb-ı kirâmın, Velîlerin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hayât hikâyelerini okumak da, iyi huylu olmağa sebeb olur.
Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanın sebebini araşdırmalı, bu sebebi yok etmeğe, bunun zıddını yapmağa çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lâzımdır. Çünki, insanın alışdığı şeyden kurtulması müşkildir. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.
İnsanın, kötü şey yapınca, arkasından riyâzet çekmeği, nefse güç gelen şey yapmağı âdet edinmesi de, fâideli ilâcdır. Meselâ, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim veyâ oruc tutacağım, gece nemâzları kılacağım diye yemîn etmelidir. Nefs, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebeb olan kötü âdetini yapmaz. Kötü ahlâkın zararlarını okumak, işitmek de, fâideli ilâcdır. Bu zararları bildiren hadîs-i şerîfler çokdur. Bunlardan birkaçı şunlardır:
1 - (Allah katında kötü huydan büyük günâh yokdur.) Çünki, bunun günâh olduğunu bilmez. Tevbe etmez. İşledikçe, günâhı katkat artar.
2 - (İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yapdıkları günâh, kötü huylu olmakdır.)
3 - (Her günâhın tevbesi vardır. Kötü ahlâkın tevbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tevbesini yapmayıp, dahâ kötüsünü yapar.)
4 - (Sıcak su buzu eritdiği gibi, iyi ahlâk da, hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlâk, hayrâtı, hasenâtı mahv eder.)
Kötü niyyet ile olmıyan hikmet, adâlet, iffet ve şecâ’at, iyi ahlâkın kaynağıdır. İyi huylu olmak için ve iyi ahlâkını muhâfaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaşlık etmelidir. İnsanın ahlâkı, arkadaşının huyu gibi olur. Ahlâk, hastalık gibi sârîdir. Kötü huylu ile arkadaşlık etmemelidir. Hadîs-i şerîfde, (İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibi olur) buyuruldu. Fâidesiz şeylerden, oyunlardan, zararlı şakalaşmakdan ve münâkaşa etmekden ictinâb etmelidir. İlm öğrenmeli ve fâideli işler yapmalıdır. Ahlâkı bozan, şehveti harekete getiren seks, fuhş kitâbları okumamalı, böyle radyo ve televizyondan sakınmalıdır. İyi huyların fâideleri ve harâmların zararları ve Cehennemdeki azâbları, hep hâtırlanmalıdır. Mâl, mevkı’ arkasında koşanlardan hiçbiri murâdına kavuşamamışdır. Mâlı, mevkı’i hayr için arıyan ve hayr işlerde kullanan, râhata, huzûra kavuşmuşdur. Mal, mevkı’ gâye olmamalı, hayra vâsıta olmalıdır. Mal, mevkı’ ,bir deryâya benzer. Çok kimse, bu denizde boğulmuşdur. Allahü teâlâdan korkmak, bu deryânın gemisidir. Hadîs-i şerîfde, (Dünyâda, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!) buyuruldu. İnsan, dünyâda bâkî değildir. Dünyâ zevklerine daldıkça, derdler, üzüntüler, güçlükler artar. Aşağıdaki hadîs-i şerîfleri hiç unutmamalıdır:
1 - (İbâdetleri az olan bir kul, iyi huyu ile, kıyâmetde yüksek derecelere kavuşur.)
2 - (İbâdetlerin en kolayı ve çok fâidelisi, az konuşmak ve iyi huylu olmakdır.)
3 - (Bir kulun ibâdetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennemin dibine götürür. Ba’zan küfre götürür.)
4 - Birinin gündüzleri oruc tutduğu, geceleri nemâz kıldığı, fekat kötü huylu olduğu, dili ile komşularına, arkadaşlarına eziyyet etdiği söylendikde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” cevâbında, (Böyle olmak iyi değildir. Gideceği yer, Cehennem ateşidir) buyurdu.
5 - (Güzel ahlâkı temâmlamak, yerleşdirmek için gönderildim). Semâvî dinlerin hepsinde iyi huylar vardı. Bu din, bunları temâmlamak için gönderildi. Bu din varken, iyi huy bildirecek başka kaynağa, başka kimseye lüzûm yokdur. Bunun için, Muhammed aleyhisselâmdan sonra, Peygamber gelmiyecekdir.
6 - (İyi huylu olan, dünyâ ve âhıret se’âdetlerine kavuşur.) Çünki iyi huylu kimse, Allahü teâlâya ve kullara karşı olan hakları, vazîfeleri îfâ eder.
7 - (Sûreti ve huyu güzel olanı Cehennem ateşi yakmaz.)
8 - (Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulm edenleri afv etmek, kendini mahrûm edenlere ihsân etmek, güzel huylu olmakdır). İyi huylu kimse, kendisine darılana iyilik yapar. İhsânda bulunur. Malına, haysiyyetine, bedenine zarar vereni afv eder.
9 - (Kızdığı zemân, yumuşak davrananın kalbini Allahü teâlâ emniyyet ve îmân ile doldurur.) Korkusuz ve emîn olur. Kötülük edene iyilik yapmak, iyi huyların en üstünüdür. Kâmil insan olmanın alâmetidir. Düşmanları dost yapar.
İmâm-ı Gazâlî “rahime-hullahü teâlâ” diyor ki, (İncîl)de gördüm: Îsâ aleyhisselâm, (Kötülük yapana kötülükle cevâb vermeyiniz! Sağ yanağınıza vurana, sol yanağınızı çeviriniz! Paltonuzu alana, şalvarınızı da veriniz!) buyurdu. Hıristiyanların şimdi ellerinde mevcûd uydurma (İncîl) kitâblarında da böyle yazılı olduğunu (Cevâb veremedi) kitâbımız bildirmekdedir. Hıristiyanların, İspanyada, Kudüsde, Hindistânda ve (Bosna Hersek)de müslimânlara ve yehûdîlere yapdıkları korkunc zulmler ve engizisyon mahkemelerinde, birbirlerine yapdıkları işkenceler, kitâblarda mevcûddur. Bu vahşî hareketleri, hakîkî İncîle tâbi’ olmadıklarını göstermekdedir.
Her müslimân, kalbinden bütün kötü huyları çıkarıp, iyi ahlâkı yerleşdirmelidir. Birkaçını çıkarıp, birkaçını yerleşdirmekle, insan güzel huylu olmaz. Tesavvuf, insanı bu kemâle kavuşduran yoldur.
[Böyle olmıyan yola, tesavvuf denmez. Her ilmin, her san’atın sahteleri, bozukları olduğu gibi, dinden, islâmiyyetden, islâmiyyetin güzel ahlâkından haberleri olmıyan sahtekârlar, yalancılar, kendilerine tarîkatcı, şeyh diyorlar. Bunlara aldanmamalı, câhillerin, ahlâksızların kitâblarını okumamalı, radyolarını dinlememeli, tuzaklarına düşmemelidir.]
Kötü ahlâkın meşhûrları altmış adeddir. Bunlardan kırk adedi terceme edilerek, kırk madde hâlinde aşağıda bildirilmişdir. Bunlardan sakınan ve zıdlarını yapan kimse, güzel ahlâklı olur.
__________________[/color][/b]
31.12.2007 - dutkmd