ÇAĞIN HASTALIĞI : MATERYALİZM

[color=blue][b]ÇAĞIN HASTALIĞI : MATERYALİZM

Biz, iddia ediyoruz ki, materyalizm, marazi bir zihnî mekanizmadır. Bize göre, insan zekâsının maddeye yapışıp kalması ve müşahhas değerlerini aşamaması, anormal bir durumdur. Çünkü, çağdaş psikologların hemen hemen hepsi, insan zekâsını, “tecrid ve tamim” (soyutlama ve genelleme) kaabiliyeti olarak tarif ederler. Esasen, bugün tatbik edilen “ zekâ testleri” ile kişilerin bu kaabiliyetlerini ölçmeye çalışmaktayız. Zekâ testleri neticesinde anlaşılmıştır ki, zekâ seviyesi arttıkça kişinin maddeden mânâya, müşahhastan mücerrede, hususîden umumiye yükselme gücü ve hızı da o nispette artmaktadır. Yine, bu tatbikattan çıkan bir neticeye göre de zekâ seviyesi düştükçe, kişi , kolayca, maddeden mânâya, müşahhastan mücerrede, hususî durumlardan umumî hükümlere ulaşamamaktadır.

Öte yandan müşahedeler göstermektedir ki, hayvan idraki, hiçbir zaman, maddeyi ve müşahhası aşamamakta, basit bir idrakin ötesinde, yüksek bir zihnî faaliyet gösterememektedir ve dolayısı ile kültür ve medeniyet değerlerine ulaşamamaktadır. Eğer, insan idraki de sadece maddeye yapışıp kalsa idi, müşahhastan mücerrede ulaşamasa idi, olaylardan kanunlar çıkarmasa idi, bugünkü kültür ve medeniyeti kuramazdı; bir bitki ve hayvan statüsü içinde katılaşıp kalırdı. Görebildiğimiz kadarı ile canlılar arasında “ materyalden ide” ye yücelebilen en üstün yaratık insandır. Evet, bu kaabiliyetlere sahip olduğu için insandır. Aksi halde, onun hayvandan farkı olmazdı.

Durum bu olunca, kolayca denilebilir ki, materyalizm, “insan statüsü” içinde yaşama cehd ve iradesini gösteremeyen ve böyle bir gayreti yorucu bulan kişi ve zümreleri, tam bir marazî tepki mekanizması içinde “ insan statüsü”nden kaçarak daha aşağı bir hayat tarzına sığınmaları demektir. Marazî psikolojide buna “regression” (geriye kaçış) mekanizması adı verilir.

Batıda, “ kilisenin çökmesi” ile birlikte materyalizm de yavaş yavaş güçlenmeye başladı. Bilhassa, “kilisenin zaaflarını” istismar eden 18. asır Ansiklopedistleri, Hırıstıyanlığa olan husûmetlerini mücerred dine dine kadar uzatmakla kalmadılar, insanın maneviyatçı fitradına kadar saldırmaya başladılar. O kadar ki, bunların arasında “ düşünmeyi tabiata aykırı” bulanlar bile çıktı. Onları takip eden bazıları, düşünen ve inanan insanı “hasta hayvan” ve “ soysuzlaşmış hayvan” saymaya kadar gitti. Bunların tesirinde kalan bazı psikanalistler ve psikiatristler, insanın “ maddeden mânâya”, “müşahhastan mücerrede” yücelmesini marazî bir tepki olarak yorumladı. Bugün, Batı dünyasında bu gibi düşünceler ve yorumlar hâlâ itibardadır.

Görülüyor ki, materyalizm, şimdi, insan tabiatı ve fıtratı ile çelişir ve çatışır durumsa gelmiş, “kültür ve medeniyet kurucusu” olan ve bu gücünü, maddeden mânâya, müşahhastan mücerrede, olaylardan kanunlara sıçrama gibi üstün ruhî ve zihni güçlerine borçlu bulunan insanı inkâra yönelmiştir. Materyalistler “Yüksek bir izzete ve şerefe sahip olarak en güzel biçimde yaratılmış insana” düşman kesilmiş bulunmakta, “insan efsanesini yıkacağız” naraları ile hayvan insana” doğru, gerisin geri koşmaktadırlar. Evet, çağımızın hastalığıdır bu.

Halbuki, İslâm , madde ile yetinmeyip mânâya, müşahhasla yetinmeyip mücerrede, tabiatla yetinmeyip kültüre, vahşet ile yetinmeyip medeniyete, kesret ile yetinmeyip tevhide, yaratıkla yetinmeyip Yaradan’a ulaşmak isteyen insanı alkışlamaktadır.

S.Ahmed Arvasî Hasbihâl Cilt 1 s.23,24 Burak yayınevi[/b][/color]

Konular