Giriş

Hamd, velî kullarının basiretlerini hikmet ve ibretlerle açan, hazerde ve seferde bu kullarının himmetlerini, sanatının inceliklerini müşahede etmeleri için ihlasa kavuşturan Allah'a mahsushtur.
Bu sayede sözkonusu kullar, kaderin mecralarına razı olmak suretiyle, gözalıcı şeylerden uzaklaşmışlar ve bunlara dönüp bakmamışlardır. Bu kullar, gözün gördüğü ve fikrin dolaştığı sahalarda bulunan gözalıcı şeylere ancak ibret gözüyle bakarlar. Bu kullar nezdinde deniz, kara, dağ, ova, geçitli geçitsiz heryer müsavidir.

Salât; beşerin efendisi Hz. Muhammed'in, ahlâk ve sîretinde onun izini takip eden ve sünnetine tâbi olan âlinin ve ashâbının üzerine olsun.

Yolculuk, kendisinden kaçılan şeylerden kurtuluş veya istenilen ve aranılan şeylere varış vesilesidir.

Yolculuk iki kısımdır:

a. Zâhirî bedenle memleketinden sahra ve ovalara çıkıp gitmektir.
.
b. Kalbin seyriyle esfel-i sâfîlînden göklerin melekûtuna çıkıp gitmektir.

Bu iki yolculuğun en şereflisi, ikinci kısımda bulunan, bâtının yolculuğudur. Zira doğumdan sonraki hal üzere kalan, âbâ ve ecdadından almış olduğu âdetleri (kötü ise) taklid ederek duraklayan bir kimse, kusur derecesine yapışmış, noksanlık mertebesiyle kanaat etmiş ve genişliği gökler ve yerler kadar olan cennetin geniş sahasını hapishanenin zulmet ve darlığı ile değiştirmiş demektir. Şair ne güzel söylemiş: Ben insanların ayıpları arasında, tamamlamaya (kemâle ermeye) kâdir olanların eksik kalması kadar çir-kin bir ayıp görmedim.


Ancak tehlikelerle dolu olduğundan, insan bu tür bir yolculuğa delilsiz ve rehbersiz çıkamaz. Bu bakımdan yolun tehlikeli oluşu, delil ve rehberin bulunmayışı, yolcuların düşük ve az payı, çok ka-zanca tercih edip kanaat edişi, yolların tamamen yok olup gitmesini gerektirir. Bu bakımdan bu yollardan insanlar kesildiler. Yollar ziyaretçilerden boş kaldı. Nefislerin, melekût ve âfakın nüz-hetgâhları uğramaz hale geldiler! Allah Teâlâ insanları bu nüz-hetgahlara davet ederek şöyle buyurmaktadır:

Biz onlara ufuklardan ve kendi canlarından ayetlerimizi (kudretimizin alâmetlerini) göstereceğiz ki, o (Kur'an)'ın gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun.(Fussilet/53)


Kesin inanacak insanlar için arzda nice işaretler vardır. Kendi canlarınızda da öyle. Görmüyor musunuz?(Zariyat/20-21)


Yine Allah Teâlâ bu tür seferden alıkoymayı kınayarak şöyle buyurmaktadır:
Elbette siz, sabah ve akşam onlara uğrarsınız. Artık düşünüp ibret almaz mısınız?(Saffat/137-138)


Göklerde ve yerde (Allah'ın birliğine, kuvvet ve azâmetine delalet eden) ne kadar alâmet var ki, insanlar, üzerlerinden geçerler de bunlardan ibret almayıp yüz çevirirler.(Yusuf/105)

O halde bu tür sefere muvaffak olan bir kimse genişliği gökler ve yer kadar olan cennetin bahçelerinde beden vatanında olduğu halde gezmektedir. O yolculuk, iniş ve varış yerlerinin daralmadığı kalabalık ve çok gelişin bir zarar vermediği bir yolculuktur. Aksine bu seferde yolcuların çokluğuyla ganimetler çoğalır. Meyve ve faydalar kat kat fazlalaşır. Bu seferin ganimetlerinin arkası kesilmez ve devamlıdır. Meyveleri ise, sonsuz ve gittikçe artmaktadır. Meğer ki yolcu için, seferinde bir gevşeklik olmasın. Hareketinde bir duraklama olursa, (o zaman suç kendisindedir). Çünkü Allah Teâlâ herhangi bir kavme vermiş olduğunu, onlar onu değiştirip bozmadıkça, bozup almaz. Onlar ne zaman hak ve hakikatten saparlarsa Allah da onların kalplerini kaydırır. Allah hiçbir zaman kullarına zulmedici değildir. Ancak kullar kendi nefislerine zulmederler. Kim bu meydanda cevelan etmeye ve bu bahçenin zevk yerlerinde gezmeye layık değilse, o kimse çoğu zaman bedenin zahiriyle uzun bir müddet sefere çıkıyor demektir. Birçok mesafeleri katediyor. Dünya ticaretini veya ahiret azığını ganimet olarak bu seferden elde ediyor. Eğer böyle bir kimsenin hedefi ilim ve din ise veya dine yardım etmek ise, bu kimse ahiret yolunun yolcularından olur. Böyle bir kimsenin seferinde birtakım şart ve âdâb vardır. Eğer o şart ve âdâbı ihmal ederse, dünya amellerinden ve şeytanın izleyicilerinden olur. Eğer onlara devam ederse, seferi, ahiret amellerinin faydalarından uzak olmaz. Biz bu yolculuğun âdâbını ve şartlarını Allah'ın izniyle iki bölümde zikredeceğiz


Birinci Bölüm: Yolculuğun başlangıcından sonuna kadar ge-reken âdâb, yolculuğa niyet ve niyetin faydaları

İkinci Bölüm: Yolculukta bilinmesi gereken ruhsatlar, kıblenin ve vakitlerin tayini için gerekli hususlar