Komşuluk Hakları

Komşuluk, İslâm kardeşliği haklarından başka birtakım hak lar içermektedir. Bu bakımdan müslüman bir komşu her müslü manın sahip olduğu umumî hakların dışında birtakım haklara daha sahiptir; çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Komşular a) Bir hakkı olanlar, b) iki hakkı olanlar,c) Üç hakkı olanlar olmak üzere üç sınıftır.
Üç hakkı olan komşular; müslüman ve soyca akraba olan komşulardır. Böylelerinin komşuluk, İslâmiyet ve akrabalık hakları olmak üzere üç hakki vardır, İki hakkı olan komşu, müslüman komşudur. Bu komşunun hakları, komşuluk ve müslümanlık haklarıdır. Bir tek hakkı olan komşuya gelince, bu putperest komşudur.267
Dikkat edilmelidir ki, Hz. Peygamber yalnızca komşuluktan dolayı putpereste bile bir hak vermiştir.

Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Komşularınla iyi geçin ve güzel komşuluk yap ki müslüman olasın.268

Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki (Allah'ın emriyle) komşuyu komşuya vâris kılacak zan nettim.269

Kim Allah'a ve son güne iman ediyorsa komşusuna ik ramda bulunsun.270

Komşusu şerrinden emin olmayan kimse iman etmiş sayılmaz.271

Kıyamet gününde Allah'ın huzuruna gelen ilk hasımlar, komşulardır.272

Komşunun köpeğine taş attığın takdirde ona eziyet vermiş olursun.273
Adamın biri İbn Mes'ud'a gelerek şöyle dedi:
- Benim bir komşum var; bana eziyet verip küfrediyor ve yolumu daraltıyor.
- Git; o senin hakkında Allah'a isyan etmişse sen onun hakkında Allah'a itaat et.
Hz. Peygambere 'Filan kadın bütün gün oruç tutuyor, geceleri de ibâdetle geçiriyor; fakat komşularına eziyet ediyor' denildiğinde 'O ateştedir'274 buyurdu.

Hz. Peygamber, komşusu hakkında şikayette bulunan bir kişiye sabretmesini tavsiye etti. Bilahare, üçüncü veya dördüncü de fasında 'Pılını-pırtını sokağın ortasına at!' buyurdu. Adam evine döndüğünde Hz. Peygamberin bu tavsiyesine uyarak eşyalarını sokağın ortasına attı. Bunun üzerine yoldan geçenler 'Ne oldu? Niçin böyle yapıyorsun?' diye sormaya başladılar. Sebebini öğrendiklerinde de 'Allah komşuna lânet etsin. Niçin böyle yapıyor?' diyorlardı. Bunun üzerine komşusu adama 'Eşyalarını evine taşı. Allah'a yemin ederim ki, bir daha böyle birşey yapmayacağım dedi.275

Zührî şöyle rivayet ediyor: "Adamın biri Rasûlullah'a gelerek komşusunu şikayet etti. Bunun üzerine Rasûlullah ona camiin kapısına çıkıp 'Kırk haneye kadar komşudur!' diye bağırmasını emretti",276

Zührî, dört cihete işaret ederek 'Bu cephelerin her birinden kırkar hane komşu sayılır' demiştir.
Rasûlullah şöyle buyurmuştur: 'Uğurluluk ve uğursuzluk kadında, meskende ve attadır. Kadının uğurluluğu; mehirinin az, nikâhının kolay ve ahlâkının güzel olmasıdır. Uğursuzluğu ise mehirinin çokluğu, nikahının zorluğu ve ahlâkının kötülüğüdür. Meskenin uğurluluğu; geniş ve komşularının güzel ahlâklı olmasıdır. Uğursuzluğu ise dar ve komşularının kötü olmasıdır. Atın uğurluluğu, serkeş olmaması ve güzel huylu olmasıdır. Uğursuzluğu ise serkeş ve çirkin huylu olmasıdır'.277

Komşu hakkı sadece onlara eziyet etmemekten ibaret değildir; aynı zamanda onların eziyetlerine de tahammül etmelidir. Çünkü sadece eziyet etmemekten ibaret olsa, diğer tarafın da eziyet etme mesiyle bunun karşılığı verilmiş demektir. Burada herhangi bir hakkın eda edilmesi sözkonusu değildir. Hatta komşunun eziyetle rine tahammül etmek de kâfi gelmez. Bunun yanısıra kişi onlara karşı şefkatli olacak ve kendisine eziyet eden komşusuna iyilik ya pacaktır; zira şöyle denilmiştir: 'Fakir komşu kıyamet gününde zengin komşusunun yakasına yapışarak onu Allah Teâlâ'nın huzuruna çeker ve şöyle der: 'Yâ rabbî! Şu kuluna sor! Beni niçin • mahrum etti? Niçin kapısını yüzüme kapattı?'

İbn Mukaffa bir komşusunun, borcundan dolayı evini satmak istediğini haber aldı. Kendisi arasıra onun evinin gölgesinde otu rurdu. 'Eğer komşum yokluktan dolayı burasını satıyorsa, onun gölgesine gereken hürmeti göstermemişim demektir' diyerek evin pahasını komşusuna verdi ve ona evini satmamasını söyledi.

Bir kişi evindeki farelerin çokluğundan şikayet etti. Kendisine bir kedi tutması tavsiye edildiğinde de şöyle dedi: 'Hayır, kediyi gö ren farelerin komşumun evine kaçmalarından korkuyorum. Böylece kendi nefsim için istemediğim birşeyi komşularım için is temiş olurum'.

Komşu haklarını şöyle özetleyebiliriz! Selâm vermek, hâlini sormak, hasta ise ziyaret etmek, musibet anında taziyede bulun mak ve üzüntüsünü paylaşmak, sevinçli günlerinde tebrik etmek, sevincine katıldığını belirtmek, kusurlarını affetmek, evinin içine bakmak, duvarlarına (izni olmaksızın) odun filan koymak sure tiyle komşusunu daraltmamak, külleri evinin önüne atmamak, evine giden yolu daraltmamak, evine götürülen yiyecek maddelerine bakmamak, ayıp ve kusurlarını örtmek, başına herhangi bir musi bet geldiğinde yardımına koşmak, bir yere gittiği zaman evine göz kulak olmak, aleyhinde konuşanı kendisine iletmemek, gizli hâlle rini araştırmamak, hizmetçisine fazla bakmamak, çocuğuyla konuşurken sevgi ve şefkat göstermek, din ve dünyası hususunda bilmediği şeylerde kendisini irşad etmek.

İşte bütün bu hakları tüm müslümanlar için riayet edilmesi gereken haklara ekleyerek komşuna tatbik etmen gerekir.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz? Senden yardım istediğinde kendisine yardım etmeli; yardımına muhtaç olduğunda esirgememelisin. Senden borç is tediğinde vermeli; fakir düştüğünde onu geri almamalısın. Hastalandığında ziyaret etmeli; öldüğünde cenazesine katılmalısın. Kendisine bir hayır isabet ettiğinde tebrik et mel, başına bir musibet geldiğinde onu teselli etmelisin. Eğer izni yoksa evini, hava almasına mâni olacak şekilde, onun evinden yüksek yapmamalısın. Ona eziyet vermemeli sin. Bir meyve aldığın zaman ona da hediye etmelisin; eğer bunu yapmayacaksan aldığın şeyleri evine gizlice götürme lisin. Sakın çocuğun onu eline alıp dışarıya çıkmasın; çünkü komşunun çocuğu görüp rahatsız olur. Çömleğinin bu harıyla (yemeğinin kokusuyla) onu rahatsız etme. Yemeğinin kokusunu komşuna ancak ondan kendisine ik ram etmek şartıyla hissettirebilirsin.

Bunu söyledikten sonra şöyle devam etti:
Siz komşunun hakkı nedir biliyor musunuz? Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki komşusunun hakkını tam mânâsıyla ancak Allah'ın lütfuna mazhar olan kimse ler yerine getirebilir.278

Bu hadîs-i şerîfi Amr b. Şuayb babasından, o dedesinden, dedesi de Hz. Peygamber1 den bu şekilde rivayet etmiştir.

Mücâhid şöyle anlatıyor: Birgün Abdullah b. Ömer'in yanında bulunuyordum. O sırada hizmetçisi bir koyun yüzüyordu. İbn Ömer ona 'Bu koyunu yüzdükten sonra yahudi komşumuzdan başlamak üzere komşulara birer parça ver' dedi ve bunu birkaç kere tekrarladı. Hizmetçi 'Ne de çok tekrar ettiniz efendim' dedi. Bunun üzerine İbn Ömer 'Çünkü Hz. Peygamber komşularımız hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki onları bize varis kılacak zannettik' buyurdu.

Hişam şöyle diyor: 'Hasan Basrî kurban etinden yahudi ve hristiyan komşuya verilmesinde herhangi bir beis görmezdi'.

Ebu Zer (r.a) şöyle diyor: Dostum (Hz. Peygamber) bana komşum hakkında tavsiyede bulunarak şunları söyledi: 'Yemek pişirdiğin zaman bol sulu yap. Sonra komşularından bazılarına bak ve o yemekten onlara da birşeyler gönder'.279

Âişe validemiz şöyle anlatıyor: Rasûlullah'a 'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim iki komşum var. Birisinin kapısı bana bakıyor; diğerinin ki ise uzaktadır. Çoğu zaman yemeğim ikisine birden göndermeye yetmiyor. Bunlardan hangisinin hakkı daha büyüktür? dedim. 'Kapısı sana bakanın hakkı daha büyüktür' bu yurdu.280
Hz. Ebubekir, komşusu ile münakaşa eden oğlu Abdurrahman;'a'Oğlum! Sakın komşunla münakaşa etme. Çünkü herkes gider, yanında sadece komşun kalı' dedi.

Hasan b. İsa en-Nisaburî şöyle diyor: Abdullah b. Mübârek'e sordum:
- Komşum gelip hizmetçimden şikayet ederek şunu şunu yaptı' diyor; hizmetçim de yapmadığını söylüyor. 'Belki haklıdır'korkusuyla hizmetçimi dövmek istemiyorum. Ancak tamamıyla serbest bırakılmasını da doğru bulmuyorum. Bu bakımdan komşum bana kızıyor. Ne yapmalıyım?

İbn Mübarek şöyle buyurdu.
- Hizmetçin, edeblendirilmesini gerektiren birşey yaptığında onu gözet! Eğer komşun şikayet ederse onu bu yaptığından dolayı edeblendirirsin. Böylece hem komşunu razı etmiş ve hem de hizmetçini edeblendirmiş olursun. Böyle yapmakla iki hakkı bir arada ve hikmetli bir şekilde yerine getirmişolursun.

Âişe validemiz şöyle buyurmuştur: Güzel ahlâkın hasletleri on tanedir. Bunlar bazen kişide bulunur, babasında bulunmaz; kölede bulunur, efendisinde bulunmaz. Allah Teâlâ bunları sevdiği kul larına ihsan eder.
1. Doğru konuşmak,
2. Erkeklik göstermek,
3. İsteyene vermek,
4. İyiliğe karşılık vermek,
5. Sıla-yı rahim yapmak,
6. Emanete hıyânet etmemek,
7. Komşuyu korumak (hâlini ve durumunu kontrol etmek),
8. Arkadaşı korumak,
9. Misafire ikramda bulunmak,
10. Bütün bu hasletlerin başı hayâ'dır.

Ebu Hüreyre Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmek tedir:
Ey müslüman kadınlar! Bir koyun tırnağı dahi olsa hiçbir komşunuzun ikramını hakir görmeyin.281

Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Geniş mesken, sâlih komşu ve rahat merkep müslüman kişinin saadetindendir'.282

Abdullah b. Mes'ud şöyle rivayet ediyor: Bir kişi Rasûlullah'a şöyle dedi:
- Yâ Rasûlallah! İyilik mi yoksa kötülük mü yaptığımı nasıl anlayabilirim?
- Komşuların sana iyilik yaptığını söyledikleri zaman iyilik, kötülük yaptığını söyledikleri zaman da kötülük yapmışsın demektir.283

Câbir'in rivayet ettiğine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur: 'Kimin bir duvarda (ya da herhangi birşeyde) komşusu veya ortağı varsa, onu o komşusuna veya ortağına teklif etmeden satmasın'.284

Ebu Hüreyre şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber komşunun, ta vanında kullandığı kirişin başını, ister razı olsun, ister olmasın komşusunun duvarının üzerine koyabileceğini söylemiştir'.285

İbn Abbas'ın rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sakın komşunuzu, kirişini duvarınıza koymaktan menet meyin.286

Ebu Hüreyre 'Sizin bu hükme razı olup riayet etmediğinizi gö rüyorum. Allah'a yemin ederim ki ben o kirişi sizin evlerinizin or tasına atacağım' demiştir. Âlimlerin bir kısmı buna razı olmanın farz olduğuna kail olmuşlardır.

Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
Allah Teâlâ kime hayır irade ederse onu ballandırır.
'Onu ballandırır' ifadesinin ne anlama geldiği sorulduğunda 'Onu komşularına sevdirir demektir' buyurmuştur.287

Akrabalık Hakları
Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Ben Rahmânım; şu da sıla yı rahimdir. Ona kendi ismimden bir isim verdim. Bu ne denle bu rahmin hukukuna riayet eden kimseyi hedefine vardırır; onu kesen kimseyi mahrum bırakırım.288
kim ölümünden sonra eserinin devam etmesini ve rızkının geniş olmasını istiyorsa, sılayı rahim yapsın.289
Rasûlullah'a, İnsanların en faziletlisi kimdir?' sorusuna şu cevabı vermiştir: 'Allah'tan en fazla korkan, sılayı rahmi en güzel şekilde yapan, marufu (iyiyi) emir ve münker (kötü)den nehyetme görevini en iyi şekilde yerine getiren kimsedir'.290

Ebu Zer şöyle demiştir: 'Dostum (Hz. Peygamber) bana, kendisi (benden uzaklaşıp) arkasını çevirse bile sıla-yı rahmi kesmememi tavsiye etti. Ayrıca acı da olsa hakkı söylememi emretti'.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Rahm (akrabalık haklarına riayet), arşa asılmıştır. Ona erişmek, akrabaların ziyaretine karşılık vermekle değil; an cak kendisiyle ilgisini kesen akrabalara sıla-yı rahim yap makla, yani onlarla ilgiyi kesmemekle mümkündür.291

Sevabı (karşılığı) en çabuk verilen ibadet sıla-yı rahimdir. Hatta aile efradı fâsık ve facir olmasına rağmen bazı hane lerin malları artar ve adetleri çoğalır; çünkü onlar sıla-yı rahim yaparlar...292
Zeyd b. Eslem şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber Mekke'ye gittiğinde bir kişi önüne çıkarak şöyle dedi:
- Yâ Rasûlullah! Eğer beyaz kadınlar ve esmer develer istiyorsan Müdlicoğulları kabilesinin üzerine yürü!
- Allah beni Müdlicoğulları üzerine yürümekten menetmiştir; çünkü onlar sıla-yı rahim yapıyorlar.293

Hz. Ebubekir'in kızı Esmâ şöyle diyor: Annem (Mekke'den) bana geldiğinde Hz. Peygambere giderek şöyle dedim:
- Yâ Rasûlallah! Annem müşrik olduğu halde bana gelmiştir. Ona sıla-yı rahim yapabilir miyim?
-Evet. Başka bir rivayette Esmâ şöyle sormuştur:
- Ona birşey verebilir miyim?
- Evet, ona sıla-yı rahim yap!294

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Fakirlere verilen sadakalar bir, fakir akrabaya verilen sada kalar ise iki sadaka sayılır.295

Ebu Talha 'Sevdiğiniz şeylerden sadaka vermedikçe birr'e (iyiliğe) erişemezsiniz' (âlu İmran/92) ayetinin hakikatine uymak için, çok hoşuna giden bahçesini sadaka olarak vermek istediğinde Hz. Peygambere gidip şöyle dedi:
- Yâ Rasûlullah! Bahçemi, Allah yolunda fakir ve miskinlerebağışlıyorum.
- Sana ecir vermek Allah'a vacib oldu. Bu bakımdan onu fakir akrabaların arasında taksim et.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sadakanın en faziletlisi, kişinin, kendisine buğzeden yakın akrabasına verdiği sadakadır.296

Bu hadîs Hz. Peygamberin şu hadîsinin mânasındadır:
Faziletlerin en üstünü, seninle ilgisini kesene sıla-yı rahim yapman, seni mahrum edene vermen ve sana zulmedeni af fetmendir.

Hz. Ömer valilerine bir emirnâme göndererek 'Akrabalara bir birlerini ziyaret etmeyi, fakat komşu olmamayı emrediniz!' bu yurmuştur. Hz. Ömer, bu sözü, şu hikmete binaen söylemiştir: Komşuluk çoğu zaman haklar için nefret ve münakaşaya yol açar ve dolayısıyla da akrabalar arasında sıla-yı rahmin kesilmesine sebep olur.





267) Bezzar
268) Daha önce geçmişti.
269) Müslim, Buhârî
270) Müslim, Buhârİ
271) Buhârî
272) Ahmed-Taberani
273) Irâkî aslına rastlamadığını söylemektedir.
274) Ahmed ve Hâkim
275) Ebu Davud, İbn Hibban, Hâkim
276) Taberânî, Ebu Dâvud
277) Tirmizî, İbn Mâce, Taberânî
278) Harâitî, İbn Adiy
279) Müslim
280) Buhârî
281) Buhârî
282) Ahmed, Hâkim
283) Ahmed, Taberânî
284) ibn Mâce, Hâkim
285) Harâitî
286) Harâitî
287) Harâitî, Beyhakî
288) Müslim, Buhâri
289) Müslim, Buhârî
290) Ahmed, Taberânî
291) Taberânî ve Beyhakî
292) ibyi hibban, harâiti , beyhaki
293) Harâitî
294) Müslim, Buhârî
295 Tirmizi, nesai, İBN MACE
296) Ahmed, Taberânî