İLİM ÖĞRENME YOLUNDA ÖLÇÜ

İlim tahsili, İslâm dininin en çok teşvik ettiği işlerdendir. Cehâlet karanlığı içinde bulunan kişinin ne iş yapacağı ve hangi dalâlet çıkmazına sapacağı bilinemez. Bilgisizlik zulmeti, ancak ilim ziyâsı karşısında mağlup olur. Cehalete karşı açılan savaşta zafer temin edemeyen fertler ve milletler, diğer düşmanlara galip gelemezler.

İlim nimetinden kâmil mânâda faydalanabilmek için, bilgi tahsilini "İslam Ölçüleri" çerçevesinde tahakkuk safhasına çıkarma zarureti vardır. Şöyle ki:

a) İlmi, Allah'ın rızasını kazanmak ve Kur'ânı Kerimin emirleri isti-kametinde hizmet edebilmek için okumalıdır. Zirâ, "Kim ilim adamlarına karşı çıkıp münazara yürütmek veya beyinsizleri tereddüde düşürmek ve halkın yüzünü kendi tarafına çevir (ip taraftar elde et) mek için ilim (öğrenmek) isterse Allah onu ateşe atar" (1).

b)Bilgiyi, dînî vazifelerini kusursuz yapabilmek için öğrenmelidir. Çünkü

amelsiz ilim, meyvesiz ağaç ve çiçeksiz bahçe gibidir. Peygamber (s.a.v.), faydasız ilimden Allah'a sığınmıştır. İlmin faydası ancak vazifelerin yapılması ile açığa çıkar.

c) İlmi, başkalarına faydalı olmak ve halka bilgi dağıtmak için okumalıdır. Zirâ "Kim halka öğretmek için ilimden bir kap» (açmayı) bilirse kendisine yetmiş sıddık sevabı verilir" (2).

d) İlim öğrenme şevki ile çalışırken, dînî vazifeleri asla terk etmemelidir. Çünkü ilim, amel ile kemâlini bulur; amel, bilgi ile noksanlıktan kurtulur. "Önce ilim öğreneyim, daha sonra vazifelerimi bilerek yapayım" felsefesine kapılan, şeytanın tuzağına tutsak olur.

e) Bilgisini halka aktarmakta cimri davranmamalıdır. Çünkü ilim, vermekle parlar ve artar. "İlmini, muhtaç olanlardan gizleyen kim-seye her şey, hatta denizdeki balıklar ve havadaki kuşlar bile lanet eder" (3).

f) Bilgi sahibi olan bir kimse, "Hilm'e de talip olmalıdır. İlimle konuşmalı, hilimle sükût etmeyi başarmalıdır.

g) İlmin kalbe tesirini başlangıçta müşahede edemese bile, ilimden yüz çevirmemelidir. Çünkü bir gün onun zevkini duymaya başlar ve bilginin faydasını muhakkak görür.

h) Karnını doyurmakta zorluk çekse bile ilim tahsilini terk etmemeli, akşam karanlığında bir kapıyı tıklatıp karnını doyuracak kadar ekmek istemelidir. Zirâ cehalet, dilenme zilletinden daha kötüdür. İmâmı Âzam Ebû Hanife, talebesi İmam Ebû Yusuf'a yaptığı nasihatinde "On sene yiyeceksiz kalsan bile ilmi terk etme" diye öğüt vermiştir (4).

(1)Tuhfet'üI-ahvezî, c. 7, sh. 414.
(2) et-Terğib ve't-terhib, c. 1, sh. 98.
(3) Feyz'ül-kadir, c. 4, sh. 541.
(4) el-Eşbâh ve'n-Nezâir şerhi Hamevî, c. 2, sh.326.