Kesilen Dostluk

Hiç kimse o dostluğun kesileceğinden, daima birbirinin hizmetçisi olan, o iki arkadaşın birbirlerinden ayrılacaklarından şüphe etmezdi. Halk, onlardan birini kendi esas isminden daha ziyade arkadaşının ismiyle tanıtıyordu ve onun adını hatırlamak isterlerken, asıl ismine teveccüh etmezlerdi ve “.... Arkadaşı” derlerdi.

Evet o, “İmam Sadık (A.S)’ın arkadaşı” diye tanınmıştı. O günde, her zaman beraber oldukları gibi birlikte kunduracılar çarşısına girdiler. Acaba hiç kimse onların, daha çarşıdan çıkmadan önce, dostluk bağlarının, tamamen kesileceğini zanneder miydi?

O gün, her zaman olduğu gibi, İmamdın yol arkadaşıydı. Birlikte kunduracılar çarşısına girdiler, zenci kölesi de o gün onunlaydı ve arkasından geliyordu. Adam, çarşıda, bir ara arkasına baktı, köleyi görmedi. Birkaç adım sonra, tekrar geriye baktı, yine köleyi görmedi. Üçüncü defa yine arkasına baktı ve hala, etrafı seyretmekle meşgul olan ve sahibinden uzak kalan köleden, bir haber alamadı. Başını, dördüncü defa geriye çevirdiğinde, köleyi gördü. Ona öfkelenerek “Anası filan kimse, neredeydin?” dedi

Bu cümle ağzından çıkınca, İmam Sadık (a.s) şaşkınlık ifadesiyle elini kaldırdı ve kuvvetlice alnına vurdu: “Sübhanallah, Annesine mi küfrediyorsun? Annesine yakışmayan bir işi nispet ediyorsun. Ben seni takvalı ve dindar bir adam zannederdim, fakat sende, takva ve dindarlık olmadığı belli oldu.”buyurdu.

- Yebne Resulullah’ın, bu köle aslen haramzadedir ve annesi de haramzade ehlindendir. Sen de bilirsin ki, onlar müslüman değildirler. Evet, bu kölenin annesi müslüman olsaydı, o zaman suçlamam haksız olurdu.

- Annesi kafir olmuşsa olsun, her kavmin evlenmede, bir kanuna göre hareket ettikleri takdirde, yaptıkları işi zina, çocuklarını da gayri meşru saymazlar.

İmam bu açıklamadan sonra “artık benden uzak ol” buyurdu.

O hadiseden sonra hiç kimse artık, İmam Sadık (a.s)’la onun, bir arada bulunduklarını görmedi.[1]

[1] - Kafi, c. 2, Babü’l-Biza, s. 324. Vesail, c. 2, s. 477 Emir Bahadır basımı.


Konular