Kitap Ehline Düşman Olursanız İslam Dünyaya Nasıl Hakim Olacak?

Ahir zamanda yaşayan müminlerin dünya hayatındaki hedeflerinin başında, Allah'ın Nur suresi 55. ayetinde müjdelediği İslam'ın dünya hakimiyetine vesile olmak gelmektedir. Bu önemli amaç ve ibadeti göz önünde bulundurarak, Kuran ayetleri ve kıssaları ışığında kitap ehli konusuna değinmek istiyorum. İslam dünyaya hakim olacaksa, Hristiyan, Musevi, Budist... herkes İslam ahlakını öğrenecek demektir. Müslümanların dışında kalanları düşman benimser ve bu yönde tutum takınırsak, malesef İslam kendi içimizde dahi layığı ile hakim olamaz inşaAllah.

Elbette Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim olması, evlerimizde oturup rutin hayatımızı devam ettirerek gerçekleşemez. Bu hakimiyetin gerçekleşmesi için sözlü ve fiili bir çaba gerekir. Müslümanların en birinci görevi İslam'ı tebliğ etmektir. Tebliğ yaparken de adam ayırmak gibi bir lüksümüz yoktur. Zira tarihin en azılı evrimci masonu olan Firavun'a dahi tebliğ yapması için Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun'u görevlendirmiştir. İnananlara zulmeden bu azgına tebliğ yaparken de yumuşak söz söylenmesi, Rabbimizin Hz. Musa ve Hz. Harun'a emridir. "Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 44)

Ayet ve bu konunun anlatıldığı kıssa çok açıktır ki, Hz. Musa, ''ama Firavun bize düşmanlık ediyor, kardeşlerimizi ve erkek çocuklarımızı öldürüyor'' dememiştir. Yine aynı şekilde Hz. İbrahim de, Nemrud'la ve putperest kavmi ile fikri olarak mücadele etmiş, Allah'ın varlığını insanlara akılcı yöntemlerle tebliğ etmiştir. Kavmi putperest olduğu ve kendisine düşmanlık ettiği için onlara dini tebliğ etmekten vazgeçmemiştir. Hz. Nuh ise 950 yıl boyunca kendisine inanan olmadığı halde inkarcı kavmine İslam'ı tebliğ etmiş, asla yaptığı kadarını yeterli görüp 'nasılsa inanacakları yok' deyip boşvermemiştir.

Şu anda da yeryüzünde fitne almış başını yürümüştür. Fitnenin ortadan kalkması için Müslümanların birlik içinde hareket ederken Kuran'ı ve peygamberimiz (sav)'nin sünnetini rehber edinmesi gerekmektedir. Tüm dünyada Müslüman kardeşlerimize yapılan zulüm, savaş ve kanla değil, fikri mücadele ile son bulur. Savaş uçağını kullanan kişiyi yok etmeniz savaşı durdurmayacak ya da sizi galip yapmayacaktır. O uçağı kullanan zihniyeti fikri mücadele ile kökten değiştirmek şarttır. İşte hakimiyet bu şekilde gerçekleşecektir inşaAllah.

Dünya üzerindeki bu zulmün son bulması için Ateist, Budist, Hrisytiyan, Musevi... ayırmadan herkese tebliğ yapmak en büyük farzdır. Bir kısım insanın iddia ettiği gibi kitap ehlini dost edinmeyip düşmanlık beslemek ve onlarla muhatap olmamak Kuran'a ve adetullaha aykırı bir tutumdur. Bu kişilerin iddialarını dayandırdıkları Maide Suresi 51. ayette Rabbimiz 'Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.' buyurmuştur. Ancak ayette geçen dostlar kelimesi iki kez geçmektedir. Biri “evliyau” kelimesi, "koruyucular, kanun nazarında sorumlular, evliyalar, efendiler, sahipler, malikler” anlamındadır. Diğeri ise “Vetevellehum”dur. Bu da “bakımını üstlenir, hakim duruma geçer, yönetimi ele alır” anlamındadır. Yani bu ayette geçen“dost, veli” kelimesi “yönetim” anlamına gelmektedir. Allah Müslümanlara, Hıristiyan ve Musevilerin yönetimi altına girmeyin şeklinde bildirmektedir. Yani, bazı kimselerin söylediği gibi bu ayette Musevilerle veya Hristiyanlarla iyi ilişkiler içinde olmamak, onlara düşmanlık beslemek anlamı yoktur.

Rabbimizin çok açık ayetleri vardır ki kitap ehlinin hepsi bir değildir. Müslüman olmayan herkesi düşman edinmemiz gerekseydi Rabbimiz bu ayetleri bize bildirmezdi. Ayrıca yine Müslüman olmayanların tümü düşmanımız olsaydı, Rabbimiz onların yemeklerini ve kadınlarını evlenmek için helal kılmazdı. Zira Peygamber Efendimiz (sav)'in bizzat kendisi de kitap ehlinden biriyle evlenmiştir. Ehli Kitap'ın düğününe gidilir, cenazesine gidilir, yemekleri yenir, ticaret yapılır, iç içe, dostça, arkadaşça, kardeşçe bir hayat vardır. Peygamberimiz (sav)'in uygulamalarında bu açıkça görülmektedir. Bu birliktelik dünya kardeşliği, dostluğudur, din kardeşliği değildir. Aksi halde güvenmediği, düşmanlık hissettiği biri ile kişi nasıl evlenebilir, sofrasına nasıl oturabilir? Konuyla ilgili olarak Maide Suresi 51. ayeti görüp, kitap ehli ile ilgili diğer ayetleri görmezden gelenler için bir kaç ayeti eklemek istiyorum.

Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. (Ali İmran Suresi, 113)

...kitap ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; ...(Ali İmran Suresi, 75)

Şüphesiz, kitap ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır... (Ali İmran Suresi, 199)

Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (Mümtehine Suresi, 8) ayeti gereği Allah, dinimiz konusunda bizimle savaşmayanlara adaletle hükmetmemizi emreder. ...Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. (Maide Suresi, 8) buyurur.

Bütün bu ayetlerden sonra hala kitap ehline düşman olmak ve tebliğ yapmamak konusunda diretenlere sormak istiyorum:

1- Kuran'da Allah sözün güzel olanını söylemeyi emrediyor
2- Boş iş ve konuşmalardan yüz çevirmeyi emrediyor
3- İslam'ı durmaksızın anlatmayı emrediyor
4- Kaba ve katı yürekli olmamayı emrediyor
5- Müslümanların birbirlerine hüsn-ü zanda bulunmalarını emrediyor
6- Sıkça yıkanmayı, temiz elbiseler giyinmeyi ve evleri temiz tutmayı emrediyor
7- İhtiyaçtan arta kalanı infak etmeyi emrediyor
8- Allah'ı tesbih etmeyi ve yüceltmeyi emrediyor
9- İslam hakimiyeti için Müslümanların birlik içinde hareket etmesini emrediyor
10- Kuran'ın tamamına koşulsuz iman etmemizi emrediyor
11- Sabırlı olmayı ve öfkeyi yutmayı emrediyor

SORU: Kitap Ehline düşman olmak konusunda gösterdiğiniz titizliği, yukarıda saydığımız kesin hükümler için de gösteriyor musunuz? Unutmayın ki Kitap Ehline düşmanlığı savunurkenki üslubunuzla, Rabbimizin pek çok ayetinin hükmünü çiğnemiş oluyorsunuz. 'İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.' (Yunus Suresi, 12)

"Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." (Kehf Suresi, 104)

...onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 37)

Allah korkumuzu artıralım inşaAllah. Yanlışa düşmekten, ayetlerle çelişmekten, müslümanlara karşı su-i zan beslemekten, Allah'ın rızasını kaybetmekten korkalım. Dünyevi hiçbir hırs, Allah'ın sevgi ve rızasını kaybetmeye değmez. 10 kez düşünüp Kuran süzgecinden geçirip sonra konuşalım ve yazalım.

Unutmayın; Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur!!!

Ve yine unutmayın, müminlerin en büyük düşmanı münafıklardır. Allah münafıkları ateşin en alt tabakasına layık görmüştür. Buğz ve düşmanlık etmek için birilerini arıyorsanız münafıklar buna en layık olanlardır inşaAllah!

İbrahim Akın


Konular