Gurur ve Kibir Sahipleri Nasihat,İkaz ve Uyarı Dinlemezler…

Din nasihattir ve emri bil maruf nehyi anil münker (yani iyiliği emredip kötülükten men etmek) farzdır hükümleri gereğince; İnsanlar bilerek yada bilmeyerek yapmış oldukları hata, kusur ve yanlışlarını düzeltmesi için yapılan ihtar, ikaz, uyarı, nasihatleri kabullenmedikleri için hemen nefislerini müdafaa etmeye başlar..Hele ki gurur ve kibri firavunlaşmış ve nemrutlaşmış insanlar bu kibir yüzünden öyle bir hale gelmişler ki, burunlarından kıl bile aldırmıyor.Kendilerini her şeyi bilen bir konumda gördükleri için başkalarının kemalatlarını görmemezlikten gelerek onlardan gelecek olan nasihatlare uyarılara ikazlara kalp akıl ve kulaklarını kapatıyorlar.O da bizim gibi bir insan sıradan birisidir diyerek kemaletlerini görmüyorlar..Halbuki o insanlara söylenen nasihat,ikaz,uyarı ve ihtarlar onların esikliklerini tamamlamaları,kusurlarını gidermeleri yada yanlışlarını düzeltmeleri içindir.Onları aşağılamak, küçük düşürmek, tenkit etmek eleştirmek için değildir.Ama enaniyetleri kuvvetleşen insanlara bir şey söylemek o kadar çok zor olmuş ki, insanlar kusurlarını hatalarını, yanlışlarını, eksikliklerini kabul etmek istemiyorlar.Adeta “BEN HER ŞEYİ BİLİRİM, , YANILMAMAM, KUSUR İŞLEMEM, edaları ile hareket ediyorlar.Kendilerine yapılan nasihati kabul etmeyi bırakın gereksiz olarak görüyorlar.Üstünü üstlük uyaranlara karşı öfkeli bir edayla kızıyorlar.kendilerine söylenen sözleri tenkit veya eleştiri olarak anlıyorlar.Bir zaman İslami hassasiyetleri gözeten ve mahremiyete dikkat eden bir akrabada kalmıştık.Mahremiyete çok hassas ölçüde dikkat eden bu genç bayan içerisinde yüzler ,binler haramların ve günahların olduğu filmleri bir dönem pek merakla takip ediyordu.Bende ona çelişkisini göstermek ve o noktada gösterdiği hassasiyete karşı filmler noktasında da hassas olması gerektiğini göstermek için bir abi ,kardeş ve cemaat ihvanı olarak din namına iyiliği için birkaç satırlık kelam yazdım.Karşıdaki insanın bana Allah razı olsun hatamı yanlışımı gösterdin demesini beklerken; öyle bir tepkiyle karşılaştım ki şaşırdım.Kendisinden büyük olduğum ve kendisinin islamı yaşamasına bir nebze vesile olduğumu unutmuş olacak ki, kendisinin kötülüğünü değil iyiliğini istediğimi hatırlamıyor olacak ki, gurur ve kibir yüklenerek öyle bir tepki göstermişti ki sukutu hayale uğramıştım..Halbuki,bu benim abim sayılır ,ilim ve İslam deneyimleri benden çoktur.Bana yaptığı ikaz, uyarı, ihtar ve nasihattir,benim daha iyi Müslüman olmam ve daha dikkatli hareket etmem için diyerek yargılayacağına ona yazdığım ihtar,ikaz ve nasihat babındaki satırları abes olarak görmüştü.Emri bil maruf farz iken ve iyiliği emredip kötülüklerden sakındırmak farz iken ona yazdığım satırları abes olarak görmüştü.O günden sonra ve başka kardeşlere eksikliklerini giderip daha mükemmel olsunlar ,daha iyi Müslüman olsunlar,yada daha çok takvalı olsunlar diye yaptığım uyarı,ikaz ve nasihatlere karşı tepkiler,itirazlar,kabul etmemeleri gördükten sonra anladım ki, küçük olsun büyük olsun kim olursa olsun insanların enaniyetleri ve kibirleri bu zamanda öyle bir hale gelmiş ki sıfır enaniyetli insan bulmak zor olmuş.Bir Müslüman kardeşine sırtında akrep var desen oda senin sırtında yılan var demeye başlıyor.Sen ona düzeltmesi için bir yanlışını göstermeye çalışsan o sana bin kusur sayıp döküyor.Bir nevi kısasa kısas yapıyor.Emri bil maruf farz olduğu halde ve hadiste “BİR KÖTÜLÜK GÖRDÜĞÜNÜZ ZAMAN ELİNİZLE, ELİNİZLE YAPAMAZSANIZ DİLİNİZLE ,ONU DA YAPAMAZSANIZ KALBİNİZLE BUĞZEDİN” dediği halde insanları el ve dil ile kötülük,yanlış,eksik ve hatadan men etmek o kadar zor olmuş ki, üçüncü tercih olan kalbinizle buğz etme seçeneğinden başka elde bir şey kalmamış.O seçenek ise en kötüsüdür.Çünkü kalbin buğzetmesi beddua hükmüne geçebilir.

Merhamet ve şefkat gereği;beddua etmemek için insan elini veya dilini kullanmaya kalkıştığı zaman ise avukat gibi nefislerini savunuyorlar.Kusurlarını kabul edip itiraf edemiyorlar.Peygamberin en büyük halfelerinden olan ve adalet timsali olan Hz Ömer(ra.) “BANA HATAMI VE KUSURUMU SÖYLEYENDEN ALLAH RAZI OLSUN” derken, bir gün mecliste verdiği bir hükme itiraz edip “O HÜKÜM KURANDA VE SÜNNETTE ŞÖYLE ŞÖYLEDİR diyen bir kadına kızmayı bırak “KADIN DOĞRU SÖYLEDİ diyerek kızmak yerine ,gurur ve kibir yapıp “SUS KADIN SEN NE BİLİRSİN” demez iken,tasdik edip ilmin kendi tekelinde olmadığını göstermişken, bu asrın insanına ne oluyor ki kusurunu hatasını kabul etmiyor. Kusurunu veya eksiğini gösterip düzeltmesi için çalışan kardeşine Müslüman “Allah razı olsun” diyeceklerine hemen tepki gösterip kızıyorlar.Kendi hatalarını ve günahlarını küçük gören insanlar başkalarının hatalarını büyük gördükleri için kendilerine yanlışlarını söyleyenlere karşı hemen ani tepkime ile kusurlarını hatalarını ortaya dökmeye başlıyorlar..Halbuki vicdan ve insafları ile o söylenenleri dinleseler “ALLAH RAZI OLSUN SAYENDE EKSİĞİMİ GÖRDÜM YANLIŞTAN DÖNDÜM KUSURUMU ANLADIM”.diyecekler..Ama bu kabul etme yerine “Seninde şu eksiğin,bu hatan,şu kusurun var” savunma ve saldırısına geçiyorlar.
Hz Yusuf”un “BEN NEFSİME İTİMAT ETMEM O DAİMA KÖTÜLÜĞÜ EMREDER” demesi. Bediüzzaman Hazretlerinin “BEN KENDİMİ BEĞENMİYORUM BENİ BEĞENENLERİDE BEĞENMİYORUM” demesi insanın nefsinin ve enaniyetinin nasıl insanı manevi zararlara, tehlikelere ve isyanlara atacağını , insanların nefis ve enaniyetlerine itimat etmesinin ise o gurur sahiplerini nasıl bir zarara götüreceğini gösteriyior.
Gurur kibir ve enaniyetlerini kabartan ve nasihat,ikaz,uyarı ve ihtarlara tahammül edemeyen insanlar bilmelidir ki, hiç kimse mükemmel değildir. Herkes hata eder ,yanılır, eksik görür, işitir ,anlar, algılar ve öğrenir.İlim kimsenin tekelinde değildir.İnsanların kemalat ve faziletlerinde insana örnek ve üstat olanlar sadece insanlar olmamıştır.İnsanlar bazen doğruyu,hakikat ve hikmeti küçük bir çocuğun ağzından çıkan bir kelime ile bazen küçük bir hayvanın hareketinden, bazen küçük bir hadiseden bile alabilirler.İnsanlar sıfır enineyete,tam ihlasa ve ful takvaya ancak tevazu ve teslimiyet ile ulaşabilirler.Nefsinin avukatlığını yapan ve onun kusarlarını görmemezlikten gelen kusurunu göremez,kusurunu görmeyen ise itiraf etmez itiraf etmeyen ise istiğfar etmez istiğfar etmeyen dahi istiaze etmez istiaze etmeyenler ise kemalata ve marifete eremezler.Daima nakıs, eksik ,kısıtlı kalırlar,Şeytanın hasleti olan gurur ve kibir yüzünden hakikat ve hikmetleri hakkıyla alamazlar.Kuru bir ilim ve hatalı bir hayat sahibi olurlar. Çok konuşurlar ve boş konuşurlar. Çok söylerler ama hatalı söylerler.Yanlışlarını doğru görürler,hataların kusur görmezler.Eksikliklerini bilmezler.Kendilerini doğru başkalarını yanlış,kendi sözlerini tam başkalarının sözlerini eksik,kendi ilimlerini hak başkalarının ilimlerini ise batıl efkar olarak düşünürler.zamanla inandıkları gibi değil de yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.Vesselam.


Konular