Pişmanlık sebebi gafletlerimiz mi?

Unutmayın! Biz Azrail’le (a.s.) anlaşma yapmadık, bize haberci göndermeden de gelebilir. Birçoğuna geldiği gibi... O takdirde pişmanlık daha dehşetli olabilir. Öyle ise, gelin, efendimizin (a.s.m.) şu hadisine bir daha kulak verelim: “Bir saat tefekkür bir sene ibadetten hayırlıdır.” Çünkü tefekkür gafleti yok eder, bilinçli yaşamaya sebep olur.



Büyüklerden biri vefat edince arkasında kalan öğrencilerden biri, merak ettiği hocasını rüyasında görüp sorar:



Hocam! Sen gerçek âleme göçüp gittin, biz ise hâlâ oranın hayaliyle yaşıyoruz burada. Söyler misin, orada en çok neden pişmanlık duyuyor, neyi keşke yapmasaydım, diye söyleniyorsunuz?"



Hocası şöyle cevap verir öğrencisine:



Oğlum! Burada insanlar en çok hayattaki gafletlerine pişmanlık duyuyorlar; 'Keşke,' diyorlar, 'öylesi gaflete dalmasam da bir gün buraya geleceğimi düşünseydim; böylece gelmeden önce hazırlık yapmış olurdum' diye hayıflanıyorlar."



Bundan sonra şu tembihte bulunmuş:

Sakın siz de bizim gibi gaflete dalıp da hazırlıksız gelmeyin, en azından günde birkaç defa şöyle bir kendinize gelip düşünün. Gafletin en büyük düşmanı düşünmektir. Düşünen insan kolay kolay gaflete düşmez, hazırlıksız gelmez."



Gazalî'nin (k.s.) anlattığı bu olayı okuyunca ister istemez biz de kendimize soruyoruz:



Acaba biz de mi gaflete dalıyor, varacağımız yeri hiç düşünmüyor, bir bakıma hazırlıksız gidiyoruz?.. Bizi de önünde sonunda pişmanlık mı bekliyor?"



Böylesine derin pişmanlığa düşmemek için şimdiden tefekkürümüzü ihmal etmesek, ne kadar zihnî ve fikrî meşguliyetimiz olursa olsun yine de ahiretimizi düşünmekten geri kalmasak mı? Yani pişmanlık getiren gaflete düşmeme konusunda şimdiden uyanık mı olsak? Ebedî hayatımıza ait hizmetlerimizde bir aksama ve ihmal asla söz konusu olmasa mı? Azrail'i görünce aklı başına gelen gafillerden olmasak mı, ne dersiniz?



AZRAİL HABER VERİR Mİ?



İmam-ı Gazalî Hazretleri, bu konuda da ikazını yapıyor Mükaşefesi'nde... İsterseniz onu da arz edeyim, gafletten kurtulma adına... İnşallah intibahımıza vesile olur. Diyor ki büyük imam:



Büyüklerden biri zaman zaman Hz. Azrail'le görüşüp sohbet ederdi. Bir insan şeklinde görünen Azrail'e bir gün dedi ki:



'Sakın bana ansızın gelme! Önceden haberci gönder; geliyorum, hazırlıklı ol, diye işaret ver, ondan sonra gel.'



Azrail (a.s.) kabul etti; gelmeden önce haberci göndereceğim sana, üzülme, seninle dostluğumuz var, diye de ekledi.



Aradan zaman geçti. Bir de baktı ki Azrail (a.s.) karşısında...



'Olur mu böyle? Gelmeden önce haber gönderecektin, ben hazırlanacaktım, ondan sonra gelip ruhumu alacaktın. Neden verdiğin sözde durmadın?'



Azrail (a.s.) itiraz etti.



'Ben' dedi, 'sözümde durdum, dediğim habercileri de önceden gönderdim. İstersen bak şu beyazlayan saçlarına, kamburlaşmış beline, kuvveti gitmiş gözlerine, küçülmüş adımlarına, zayıflamış bedenine...'



Yaşlı zat hayretle sordu:



'Bunlar senin habercilerin miydi?'



'Evet,' dedi Azrail (a.s.), 'bunlar benim gelmemin yakınlaştığını bildiren habercilerimdi. Sen gaflete daldığından böylesine açık seçik habercilerimi dahi anlayamadın!'"



Ne dersiniz, biz de aynı gaflete düşmemek için şimdiden düşünsek mi? Yoksa, boş mu versek? Azrail karşımıza dikilinceye kadar düşünmeden gaflete devam mı edelim?



Ama unutmayalım! Biz Azrail'le (a.s.) anlaşma yapmadık, bize haberci göndermeden de gelebilir. Birçoğuna geldiği gibi... O takdirde pişmanlık daha dehşetli olabilir.



Öyle ise, gelin, Efendimizin (a.s.m.) şu hadisine bir daha kulak verelim:



Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır."



Çünkü tefekkür gafleti yok eder, bilinçli yaşamaya sebep olur.

Ahmet Şahin


Konular