Hazreti Peygamber(s.a.v) zamanında recm hadisesi olmuş mudur?

Arkadaşlar öncelikle bu güzel günde Miracı şerifte hepinizi selamlıyorum. İlk olarak bu mevzuda şu hususu ASLA unutmayalım. Sahebeyi kiramın buna benzer yapmış oldukları hatalar bizler iin bir rahmettir. O hataları Hz. Allah istese onlara asla yaptırmazdı. Ama malesef bizler gibi aciz kullara emsal olmaları için bu şekilde bazı haller zuhur etmiştir. Onları biz yargılamaya ve bu hallerini haşa kınamaya kalkmayalım. (Mesela Şia nın bazı halleri yargılamaya kalkması gibi) Mesela şu adreste www.fatihcami.org din şurası kısmında anlatılan bir husus var burada ki sahabilerde bu hatayı(zina) yapmışlar ama bizlere çok güzel bir örnek olmuşlardır. Çünki Sahabi gökteki yıldızlar gibi ise bizde onlara tabi olacağız her şeyde ama her işte...Aşağıya alıyorum zina ve recm bahsini

Hazreti Peygamber(s.a.v) zamanında recm hadisesi vuku bulmuş mudur? Bulmuşsa kimlere ve nasıl tatbik edilmiştir?

Hazreti Peygamber (s.a.v) zamanında Medine-i Münevvere’de ikisi müslüman, ikisi zımmi tebâdan olan (yahudi) olmak üzere 4 kişiye recm tatbik edilmiştir.

Bu hadiseler en mu’teber hadis kitabları olan Buhari’de “Hudud” bahsinde, Müslim’de “Kitab-ül Hudud”’da, ve Nedai’de “Recm” babında zikredilmiş ve Eshâb-ı Kirâm’ın birçokları tarafından rivayet edilmiştir.

Recm’in Müslümanlardan tatbik edildiğine dair Hadis-i Şerif :

Ebu Bekir bin Ebi Şeybe ve Abdullah bin Bureyde tarikiyle bildirildiğine göre;

Maiz bin Malik el- Eslemî, Resülüllah (s.a.v)’e gelerek:

- “Ya Rasülallah! Ben nefsime zulmettim; zina ettim. Beni temizlemeni dilerim” demiş. Peygamber (s.a.v) onu geri çevirmiş. Ertesi gün olunca (tekrar) gelerek:

- “Ya Rasülallah! ben gerçekten zina ettim!” demiş. O da kendisini ikinci defa geri çevirmiş. Derken Rasülallah(s.a.v) onun kavmine haber göndererek:

- “Bunun aklından yadırgadığınız bir kusur biliyor musunuz?” diye sormuş.

- “Biz ancak aklı başında, kendi görüşümüze göre sülehâmızdan biliriz!” cevabını vermışler. Maiz üçüncü defa (tekrar) gelmiş. Rasülallah (s.a.v) yine kavmine haber göndererek onu soruşturmuş. Onlar da :

- “Ne kendinde bir kusur vardır ne de aklında!” diye haber vermişler.

Dördüncü gün gelince onun için bir çukur kaz(dır)mış. Sonra emir buyurarak recmedilmiş.

Bilâhere Gâmid’li kadın gelmiş ve:

- “Ya Rasülallah! Ben zina ettim, imdi beni temizle!” demiş. Peygamber (s.a.v) onu da geri çevirmiş. Ertesi gün gelince kadın:

- “Ya Rasülallah! Beni neye geri çeviriyorsun? Galiba beni, Maiz’i çevirdiğin gibi geri çevireceksin! Vallahi ben gebeyim!” demiş. Efendimiz :

- “Olmaz haydi doğuruncaya kadar git (buradan!)” buyurmuşlar.

Kadın doğurduğu zaman çocuğu bir bez parçasında getirmiş; ve:

- “İşte! Onu doğurdum” demiş. (Yine):

- “Git, bu çocuğu sütten kesinceye kadar emzir!” buyurmuş.

Kadın onu memeden ayırdıktan sonra çocuğu elinde bir bez parçası olduğu halde getirmiş ve :

- “İşte ya Nebiyyallah! Onu memeden ayırdım Yemek yemeğe başladı” demiş. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) çocuğu Müslümanlardan birisine vermiş. Sonra emir buyurarak kadın için göğsüne kadar bir çukur kazılmış. Cemaate de emir vermiş ve kadını recmetmişler. Halit b. Velid (r.a) bir taşla gelerek başına atmış da kan Halid b. Velid (r.a)’ın yüzüne sıçramış; Halid (r.a) da ona hakaret etmiş. Peygamber (s.a.v) onun kadına hakaret ettiğini işiterek:

- “Yavaş ol Halid! Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim! Bu kadın öyle bir tevbe etti ki, onu bir baççı (Haraççı) yapsa idi mutlaka mağfiret olunurdu!” buyurmuşlar.

Bunun üzerine Nebiyyullah (s.a.v) kadın hakkında emir vererek üzerine elbisesi bağlanmış. Sonra emir buyuyarak recmedilmiş ve cenazesini kılmış. Hz Ömer kendisine:

- “Bunun cenazesini kılacak mısın ya Nebiyyallah? Halbuki zina etmiştir” demiş. Efendimiz(s.a.v):

- “Gerçekten öyle bir tevbe etti ki, bu tevbe Medinelilerden yetmiş kişi arasında taksim edilse onlara yeterdi. Sen Allah için canını vermekten daha fazla faziletli tevbe gördün mü ?” buyurmuşlar.(1)

Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir.

Tevbe ile büyük suçların sâkıt olacağına, affolacağına dair ulemânın icmâı vardır. Buna rağmen Maiz (r.a) ile Gâmid’li kadın neden tevbe ile iktifa etmemişler de Rasülallah (s.a.v)’den ısrarla ve defaatle recm edilmelerini isteyip canlarına kıymışlardır?

Cevab: Hadd-i Şer’î hangi günah için yapılmışsa onun keffaretidir. Yani hadd-i şer’î ile beraat etmek ve günahın sükûtu yüzde yüzdür. Tevbenin kabulü yüzde yüz mâlum değildir. Şartlarından bazısı bulunmayıp, makbul olmayabilir. Bu takdirde günah da bakidir. İşte Hz. Maiz ile Gâmid’li kadın kuvvetli imanları sayesinde bu ciheti düşünerek günahlarından berat için malum olan yolu ihtiyar etmişlerdir. (2)

ZİMMÎ OLAN YAHUDİLERİN ZİNA SEBEBİYLE RECM EDİLMESİ

Bu husus, Sahih-i Müslim’de müstakil bir bâb olarak aynı başlık altında zikredilmiş kimler hakkında recm cezası tatbik edildiği bildirilmiştir.

Hakem bin Musa, Ebu Salih ve Abdullah İbni Ömer (r.a) tarikiyle gelen rivayete göre;

Hayber eşrafından bir Yahudi, Yüsra adında bir Yahudi kadınla zina etmiş, bunun üzerine Yahudi ileri gelenleri Beni Kureyza’dan bir heyeti Rasülallah (s.a.v)’e göndermişler “Sorunuz bakalım zina hakkında ona nazil olanın hükmü nedir?” Gelip sormuşlar. Resulullah (s.a.v) de o zamanın meşhur Tevrat âlimlerinden Suriya’yı çağırmış,

- “Evlendikten sonra zina eden kimse hakkında Allah’ın Tevrat’ta recm ile hükmettiğini biliyor musun?” diye sormuş. O da “ Allah için evet ya Ebel-Kasım” demiş. Rasülullah (s.a.v) gelen heyete “Zina eden bir kimseye siz Tevrat’ta ne ceza biliyorsunuz?” diye sormuş. Yahudiler :

- “Yüzlerini karaya boyar; kendilerini yük üzerine bindirir; yüzlerini birbirine ters döndürürüz ve (sokaklarda) dolaştırırlar!” demişler.

- “Doğru söylüyorsan o halde Tevrat’ ı getirin!” buyurmuşlar

Yahudiler hemen Tevrat’ı getirerek okumuşlar. Recm ayetine gelince, okuyan genç elini recm ayetinin üzerine koymuş ve onun evvelkini ve sonundakini okumuş. Abdullah b. Selâm (r.a) da, Resulullah (s.a.v)’le birlikte bulunuyormuş. (Efendimize):

- “Buna emir buyur da elini kaldırsın!” demiş. Yahudi elini kaldırınca bakmışlar ki recm ayeti var! Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) her ikisi için emir vererek recmedilmişler. Abdullah bin Ömer (r.a) :

- “Ben de onları recmedenler arasında idim. Yemin olsun Yahudinin, kadını kendi vücudu ile koruduğunu gördüm” demiştir.(3)

Yahudilerin Hz. Peygamber (s.a.v)’e gelerek O’ndan hüküm istemeleri aslında iyiniyet mahsülü değildi. Onlar hahamlarının uydurduğu yalanı dinleyerek Hz. Peygamber (s.a.v)’e gelmeyen başka bir Yahudi kavmine karşı delil toplamak istiyorlardı. Çünkü onların işleri güçleri hile ve düzenbazlıktı.

Fakat kâinatın Halikı Yüce Allah (c.c) Habibi Muhammed Mustafa (s.a.v)’i muhafaza ediyor. Yahudilerin maksadını Maide Suresi’nin 41.,42., 43., ve 44. âyeti kerimelerini inzal buyurarak haber veriyordu.

Yüce Allah (c.c) bu âyet-i kerîmelerde buyuruyor ki;

“Ey Peygamber! Küfürde yarış edenler, gerek kalbleri ile inanmadıklari halde ağızları ile “inandık” diyenlerden, gerekse yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (hahamlarının uydurduğu) yalanı dinlerler. Sana gelmeyen başka bir (yahudi) kavim lehine (çalışmak için) seni dinlerler. Yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler ki “Eğer size böyle fetva verilirse, onu tutun, verilmezse sakının!” derler.

Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, sen imkânı yok Allah’dan hiçbir şeye malik olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir kepazelik, ahirette de büyük bir azap vardır.”

“Durmadan yalanı dinleyenler, haramı yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet; ister kendilerinden yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah adalet sahiblerini sever. “

“Seni nasıl hakem yaparlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta Allah’ın hükmü vardır. Sonra arkasından ne diye dönüyorlar? Bunlar mü’min değillerdir.

“Gerçekten biz Tevrat’ı indirdik. Onda bir hidayet, bir nur vardır.(İsrail oğullarından) Allah’ın emirlerine râm olan peygamberler, onunla yahudilere hüküm ederlerdi. Alimler, fakihler de Allah’ın kitabını korumaya memur olmaları ve üzerine şahid bulunmaları itibarı ile hüküm ederlerdi. Artık(ey yahudiler, Tevrâ t’taki âhir zaman peygamberine ait vasıfları ve recm ayeti gibi şeyleri açıklamak hususunda) insanlardan korkmayın, benden korkun. Benim âyetlerimi birkaç paraya satmayın! Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin tâ kendileridir!”

Dipnotlar :

(1) S. Müslim Tercümesi, Cild 8, s. 4808-4809

(2) S. Müslim Tercümesi, Cild 8, s. 4811

(3) S. Müslim Tercümesi, Cild 8, s. 4816

Kaynak: Fıkıh Köşesi, Fetih Dergisi Şubat 1998, Sayı 61


3 yorum

recm

Allah kuranda zinanın cezasını açıkça 100 değenek olarak belirlemişken recm vardır demek kimin haddine... Allah aşkına sahih dediğiniz hadislere inanacağınıza açın Kuranı kerimi okuyun.!

09.03.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

RECM

MERHAMETİ BİLMEYENİN, ASLINA ŞAHİT OLMADAN BU HADİSTİR DİYEREK ZULÜM KÖRÜKLEYENİN RAHMETTEN NASİBİ KIT OLSUN.

18.06.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

recm

ESSELAMUNALEYKÜM KARDAŞLAR, YÜCE ALLAH ŞÜPHESİZ BİZİM TEMİZLENMEMİZİ İSTEMEKTEDİR. İSLAMDAN BAŞKA GİDECEK KAPISI ALLAH'TAN BAŞKA SIĞINACAĞI OLMAYAN BEN GARİP İÇİN, EN DALALETLİ ANINDA DAHİ NEFSİNE BİR TOKAT ATIP ONU UYANDIRAN ŞU GÜZEL HÜKMÜN SAHİBİ OLAN ALLAHA HAMD OLSUN. NEFİS DEVAMLI KÖTÜLÜĞÜ EMRETMEKTEDİR.

09.09.2006 - Misafir

Konular