ENGELLERİ AŞMAK...

Engelleri aşmak…(Haddim mi bilmiyorum ama içimden geçenleri bilmenizi istedim)

Servis beklediğim durakta her gün onlarca insanı uğurluyorum hayat kavgasına. Bunlardan biri temiz giyimli, özenle taranmış saçları ve aydınlık yüzüyle işine koşarcasına giden bir genç. Bacağındaki engele rağmen, fıtratı yağ bağlamış insanlara inat, insanı kıskandıracak bir hızla adeta uçuyor. Her gün yolunu çevirip kendisine hayranlığımı söylemek istediğim pırıl pırıl bir genç. Evden çıktıktan sonra yolumun üstünde karşılaştığım, boyu kısa ama ruhu cüceleşmiş insanların örnek alması gereken bir simayla, yüzündeki tebessümle etrafa ışıklar saçan ağabeyi de unutmam haksızlık olur. O hayranlık duyduğum gençten dakikalar sonra bir küçük yavru görünüyor hemen uzaktan. Boynu bükük ve biraz da öfkeli. Belli ki savaşı biraz zorlu geçiyor. Bedenindeki kelepçeye rağmen (felçli bir yavrumuz) tek başına gidiyor okuluna. Ve onu da okuluna uğurluyorum dualarımla. Hayalimde halini hatırını soruyor, bir derdi varsa ablasının arkasında olduğunu söylüyorum, sohbetler ederek okula kadar eşlik ediyorum kendisine. Geçenlerde bir defa büyük bir neşeyle geçtiğini gördüm önümden, aydınlık bir gündü; belki de günün neşesine kaptırmıştı kendini ya da kim bilir? Neşesine ortak olmak istedim ama yine sustum; sevincim içime sığmasa da… Ve işe varış saatim. Asansör kapısının önünde sabırla asansörün gelmesini bekleyen tekerlekli sandalyesinde, yürümesi engelli ama azmi sınır tanımayan bir genç. Dersine yetişmek için asansörü bekliyor sabırla ve belki de can arkadaşlarını. Birkaç öğrenci beliriyor etrafında, şakalaşıyorlar, belli ki çok seviyorlar arkadaşlarını, sonra hocaları selam veriyor samimi bir gülümsemeyle. Arada elektrik kesildiğinde ya da asansör bozulduğunda tüm okul seferber oluyor genç delikanlıyı dersine yetiştirebilmek adına. Akşam eve dönüş yolunda yine ekmeği peşinde koşan üç genç adam bekliyor tezgahları başında. Birine sevgili eşi kol kanat oluyor. Belli ki dostu çok üçünün de, tezgahları en büyük Dostun gönderdiği müşterilerle dolup taşıyor. Ve o temiz insan… Yıllardır, çocukluğumdan beri çok sevdiğim ve sonsuzluk yolculuğuna çıkacağı vakit kendisini gerçekten çok özleyeceğim, aklındaki engele rağmen yüreklerimizdeki bentleri yıkmış, saf kalbiyle ve delikanlı samimiyetiyle mahallelinin sevgilisi olmuş Yahya ağabey…

Ve hiç engelli bir yavrunun annesi olduğunuzu hayal ettiniz mi? Her uzvu tamam ama Hz. Nuh (as) gibi hayırsız bir oğulla kahrolmak ne acı şeydir? Ve o yavrular belki de o annelere verilmiş birer ödüldür. Yine bir hafta sonu tatilinde, Sultanahmet yolunda, önümüzde iki küçük yavru. Biri kendi halinde sevimli mi sevimli Down sendromlu 10 yaşlarında küçük bir oğlan; diğeri ise yine aynı yaşlarda ablasına bir şeyler anlatmaya çalışan yine aklı ve bedeni engelli küçük bir kız evlat. Merhametliler merhametlisi Rabbim üzerlerine öyle bir şefkat indirmiş ki, o yavruların yerinde olmak isterdiniz o an. Evet, şefkat zengini annelerinin kanatlarında olmak isterdiniz emin olun. Engelli yavruların mazlumluklarını, masumluklarını, acizliklerini ve onlara kol kanat geren anneciklerini düşünürüm çoğu zaman... Aslında iki taraf da birbirine sunulmuş birer nimet. Kendi çocuğumun da böyle olabileceği ihtimali geçer aklımdan... Kendimi o anaların yerine koyarım. Rabbim hepsine sabır, sabırlarının mükafatı olarak da rızasını nasip etsin...

''Ey mâsum hasta çocuklara ve mâsum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız.'' Lem'alar, s. 220 (hastalar risalesi, 24. deva)

'' Kur’ân’ın bütün sûrelerinin başlarında kendini "Rahmânü’r- Rahîm" sıfatıyla bize takdim eden ve bir lem’a-i şefkatiyle umum yavrulara karşı umum valideleri, o harika şefkatiyle terbiye ettiren ve her baharda bir cilve-i rahmetiyle zemin yüzünü nimetlerle dolduran ve ebedî bir hayattaki Cennet, bütün mehâsiniyle bir cilve-i rahmeti olan senin Hâlık-ı Rahîmine imanla intisabın ve Onu tanıyıp hastalığın lisan-ı acziyle niyazın, elbette senin bu gurbetteki kimsesizlik hastalığın (ve evladının hastalığı) herşeye bedel Onun nazar-ı rahmetini sana celb eder.'' Hastalar Risalesi, 23.deva


Kibir ve gurur zinciri ile elleri boynuna bağlanmış her uzvu tam bir budalayla mı mutlu olur, dünya ve ahiret saadetini kazanır insan. Ya da hala çirkefinin farkına varamamış bir zavallıyla mı? Yoksa dünyadaki bütün engelleri imanının, Yaradan’a olan aşkının coşkusu ve büyüklüğüyle aşmış bir insanla mı?

Rabbim herkesi gerçek sevgiye ve en Sevgiliye kavuşmaya mahzar etsin. Bu sonsuzluk yolculuğunda kalbinizdeki tomurcukları açtıracak apak ve ay yüzlü birer yürek ikizi ve aydınlık dostlar nasip etsin… Evlat sahibi olmayanlara ve olamayanlara da iki dünyası da hayırlarla dolu olacak salih evlatlar nasip etsin.

Selam ve dua ile…

”Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıklardır; bu hayat-ı dünyeviyede dahi kalb, vicdan, ruh için mânevî hastalıklardır. Sen eğer sabredip şekvâ etmezsen, şu muvakkat bir hastalıkla daimî pek çok hastalıklardan kurtuluyorsun. Eğer günahları düşünmüyorsan, yahut âhireti bilmiyorsan veya Allah'ı tanımıyorsan, sende öyle dehşetli bir hastalık var ki, milyon defa sendeki bu küçük hastalıktan daha büyüktür; ondan feryad et. Çünkü, bütün dünyanın mevcudatıyla kalbin, ruhun ve nefsin alâkadardır… (Hastalar Risalesi, 8.deva)


4 yorum

Anladim

Cok güzel bir yazi, bana önemli, çok önemli gerçekleri anlastirdi, içimi su serpti...
Allah razi olsun

28.05.2007 - Zubeyde

Zubeyde Hanım'a...

Sonsuz şükür; anlamak ve anlaşılmak öyle güzel bir duygu ki...Psikolog Yasemin Uçal Hanım' ın bir yazısında dediği gibi; "Hepimiz akıl verilmesinden ziyade duygularımıza ortak olunsun isteriz." Duygularıma ortak olduğunuz için teşekkür ederim.

AMİN.Rabbim hepimizden razı olsun inşaallah o büyük günde...

Selam, sevgi ve dualarımla.


------------------------------------------------------------
"Mevla bizi affede bayram o bayram olur, cürm-ü günahlar gide bayram o bayram olur."

Alvarlı Efe Hazretleri

28.05.2007 - Yagmur Öncesi

Görselliğin Hisler Üzerindeki Vesayeti...

Kıymetli Y.Öncesi Kardeşimiz,

Yazınız ve paylaşım için çok teşekkür ediyoruz.Siz yazmalısınız.Sizde yazma yeteneği var.Bu yeteneğinizi lütfen kullanınız ve yazmaya devam ediniz.

Gözün üzerine gelen bir kipriğin, kocaman bir dağı göstermemesi gibi, çok abarttığımız görsellik de bir insanın ruhsal kalitesini görmemizi engelleyebiliyor. Sevgiler sadece ete- kemiğe, kaşa -göze indirgeniyor.Bu bir çelişkidir.İnsandaki güzel şeylere karşı hoşlanma duygusunu inkar etmemekle birlikte, bu duygunun bütün erdemlerin üzerinde hakimiyet kurması bizim yanılsamamız maalesef.İnsanlar bunu ilerleyen yıllarda daha iyi anlayacaklardır.Ama o zamana kadar kalpleri balyoz gibi darbelerle fena halde yıpranacak ve yorulacaktır.

Hazreti Nuh gibi hayırsız bir evlatla kahrolmak ne acı bir duygudur.Bu cümleniz harika bir farkındalıktı.

"Rabbim herkesi gerçek sevgiye ve en Sevgiliye kavuşmaya mahzar etsin. Bu sonsuzluk yolculuğunda kalbinizdeki tomurcukları açtıracak apak ve ay yüzlü birer yürek ikizi ve aydınlık dostlar nasip etsin…" Amin efendim amin.Dualarınıza bütün samimiyetimle amin diyorum.

İlave olarak:

Allah; sevginin içini boşaltanların,
sevgiyle oynayanların ve sevgi TÜCCARLARININ şerrinden hepimizin kalbini ve hissiyatını muhafaza buyursun.Aminnnn...Bir gün sevgi TÜCCARLARIYLA İLGİLİ bir yazı yazmayı düşünüyorum.

Paylaşımınız için çok teşekkür ediyoruz.Lütfen yazmaya devam ediniz.

Nusret KARDELEN

HER ŞEY MAVİSİNİ YİTİRMİŞ BİR HAYATIN YENİDEN İNŞAASI İÇİN

26.05.2007 - Nusret KARDELEN

SEVGİ TÜCCARLARI!

Onlara Sevgi Tüccarları demek az olur, bu düpedüz TEFECİLİK. Faizi ise tükenmiş hayatlar ve çalınmış yaşama sevinçleri maalesef…

YENİDEN BAŞLAYABİLMEK ise... Varlığına ve 99 ismine kurban olduğum; Merhametine, Rahmetli kucağına iltica ettiğim, Ruhumun yegane HADİ’si; Tökezlediğim uçurumun kenarında canhıraş çığlıklar atarken “Gel ey Ya RAB” diye inlerken aslında ellerimi hiçbir zaman bırakmadığını bir kez daha gösteren Yüceler Yücesi RABBİM RABBİM, RABBİM’in; Sahibimin; Sinsice ruhuma sızıp tohumlarımı çalmaya çalışan bahar rüzgarına kör ebe oyununda mağlup olacağım vakit, gözümdeki ve yüreğimdeki sahte bağları çözüp gerçeği gösteren, ait olduğum, sevmeye, övülmeye, tapılmaya, şefkatli kuytusuna sığınılmaya en layık Halikımın bir lütfu, keremi, rahmeti…

Desteğiniz ve dualarınıza mahcup bir edayla AMİN diyor ve teşekkür ediyorum hocam...

Selam- sevgi- hürmet ve dualarımla…

------------------------------------------------------------
"Mevla bizi affede bayram o bayram olur, cürm-ü günahlar gide bayram o bayram olur."

Alvarlı Efe Hazretleri

26.05.2007 - Yagmur Öncesi

Konular