Hanımlık ve Annelik

Kadının kulluktan sonra en önemli vazifesi nedir?

Hanımlık ve annelik...

Bunu nereden mi biliyoruz? Şu hadîs-i şerîften:

"Rahmet Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün ashâbına:

"-Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?" buyurdu. Ashab-ı Kirâm:

"-Buyurun, haber verin, ey Allâh'ın Rasûlü!.." dediler.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu saâdeti hak eden kadınları şöyle tanıttı:

"Onlar kocalarını çok severler. Onlara çocuk verirler. Bir kızgınlık ânında veya kendisine kötü davranıldığında ya da kocası ona kızdığında elini kocasının elinin üzerine koyar ve ona «İşte elim elinde; sen benden râzı olmadıkça uyumayacağım.» der."

Ayrıca başka bir hadîs-i şerîf:

"Kadın, beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, nâmusunu koruyarak kocasına itaat ettiği zaman, âhirette kendisine: «Artık dilediğin kapıdan cennete gir.» denilir." (Ahmed bin Hanbel, Müsned, 1573)

Bir kadının yapabileceği en önemli hizmet, önce kadın olabilmek demek ki... Sonra meşrû çerçevede etrafına güzellikler saçmak. Yani helâl-haram dairesinde her şeyi yapabilmekle beraber, en önemli vazifesinin evinde olduğunu unutmamalı. Merhum Mûsâ Topbaş Efendi'nin, "Üç günden fazla evinden çıkan kadında hayır yoktur. Bir gün sohbet için, bir gün hizmet için, bir gün de akraba ziyâreti için..." demesindeki hikmet neydi acaba?

Hizmette gâye, Allah rızası ise... Hizmet, tatlı bir ecir kazanma yarışı ise... Önce sahabe hanımlarını örnek almalı, önce onlara bakmalıyız. Esmâ isimli sahâbî hanım, çok yerinde ve güzel konuşan, akıllı bir hanımdı. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in huzûruna çıktığında, Peygamber Efendimiz'e derin bir saygı içerisinde ve tatlı bir ifâde ile şunları söyledi:

"-Anam-babam Sana fedâ olsun ey Allâh'ın Rasûlü! Ben kadınlar tarafından elçi olarak gönderildim. Allah, Seni bütün erkeklere ve kadınlara Peygamber olarak göndermiştir. Biz kadınlar, Sana ve Senin Rabbine îmân ettik. Lâkin biz evlere kapanıp kalıyoruz. Beylerimize hizmet edip çocuk yetiştiriyoruz. Siz ise Cumâ namazları kılmak, câmilere ve cemâate gitmek, hastaları ziyâret etmek, cenâze namazı kılmak, hac üstüne hac yapmak, daha da önemlisi Allah yolunda muhârebe ve cihâd etmek gibi fazîletlerle bizden üstün oluyorsunuz. Ancak siz hac, umre ve kâfirlerle mücâhede etmek üzere evinizden çıktığınız vakitlerde biz sizin mallarınızı korur, iplik eğirip elbiselerinizi dokur ve çocuklarınızı besleriz. O hâlde bizler de o hayır ve sevaplı işlerin ecirlerinde sizlere ortak olur muyuz?"

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Esmâ'nın bu sözlerini dinledikten sonra, yanlarında bulunan ashâbına dönerek:

"-Siz hiç din işleriyle ilgili soru soran bir kadından, bundan daha güzel sözler işittiniz mi?" buyurdu.

Onlar da:

"-Ey Allâh'ın Rasûlü! Biz bir kadından, böyle güzel ifâdeler beklemezdik!" dediler.

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tekrar ona hitâb ederek:

"-Ey hatun! Diyeceklerimi iyi belle ve seni gönderen kadınlara da anlat ki; hanımların kocası ile iyi geçinip, kocasının hoşnutluğunu kazanması, o fazîletlerin hepsine eşit olur." buyurdu. (Beyhakî, Şuabu'l-îmân, VI, 421; Heysemî, Mecmau'z-zevâid, IV, 305)

Demek ki bir kadının öncelikli cennet kapısı, evi ve beyidir. Bu, sürekli evde oturmak, kendini dışarıya kapamak, hiçbir şeye elini sürmemek değildir. Anlatılmak istenen, helal- haram sınırlarına dikkat ederek dengenin sağlanması, hizmetlerin ve diğer meşgalelerin hezimete dönüşmemesi için tedbir alınmasıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle kendi hayatıma bakıp soruyorum:

Neden artık evlerde huzur bulamıyoruz? Evde olmak neden zor geliyor da, kendimizi sürekli dışarıya atasımız geliyor? Neden hizmet için hep dışarıda koşturmaya çalışıyoruz? Neden çalışmazsak ölürüz? Neden annelik önemini yitiriyor? Ev hanımı olmak, neden bu kadar önemsiz gözümüzde? Özellikle de, kendimden biliyorum ki, üniversite okumuş genç bayanlar dışarıya o kadar alışıyor ki, evde olmak, boşlukta hissettiriyor kendini... Üniversitenin "ego"yu da besleme ihtimalini de düşünürsek daha da zorlaşıyor eve uyum sağlamak... Söylemek istediğim eve kapanmak değil, evde huzur bulamamak, huzuru dışarıda aramaya çalışmak!.. Huzuru sokakta arayan her kadın, huzursuz olmaya mahkûmdur oysa...

Zaten hanım olarak da yetişmiyoruz galiba. Çoğumuz şu cümlelerin en azından yarısını duymuşuzdur.

"-Aman kızım, kendini ezdirme!.. Her dediğini dinleme, kendi sözün geçsin. Kendi ayaklarının üzerinde dur, kocana muhtaç olma, kocanın eline bakma!.. Iyy ev hanımı olma sakın, evde boş boş oturup çocuk mu bakacaksın?! Çalış, geleceğini güvence altına al!.. Bak, sonra «keşke» dersin, kocan versin diye beklersin!.. Çocuk bakarak ömrünü çürütme..." ve benzeri cümleler... Ayrıca:

"-Sen yeter ki oku kızım, hiçbir şeye el sürme!.. Ben senin hizmetini yaparım!" anlayışı da hanımlıktan uzaklaştırıyor sanırım kız çocuklarını.

Elbette kadının güçlü bir kişiliği olmalı, meziyetleri olmalı, asalak olmamalı, kendine güvenmeli... Fakat bunları evini ve beyini düşmanı gibi görerek, aşağılık kompleksine girerek değil; Müslüman şahsiyetini sergilemek ve Allah rızâsı için yapmalı...

Evleri, kadınlara zindan eden zihniyetlerin bunda bir çıkarları vardı elbet. Çünkü fıtrat, kadına öncelikli olarak "anneliği" ve "hanımlığı" sunmuştu.. Güzel ahlâk ile çevresine yayacağı güzel hissiyâtı sunmuştu... Kadın önce anneydi. Duygusaldı, şefkatliydi. Kadın sadece evinin değil, çevresinin de eğitimcisiydi. Ama şimdi ne evimizden, ne komşularımızdan haberimiz var. Fıtratını yaşayamayan her kadın hırçınlaşacaktı, mâneviyâtı azalacaktı. Evde olmayı, hanımlığı, anneliği küçük gösterdiler gözümüze... Orada hizmet etmek, hizmetçilik oldu. Allâh'ın kadınları yücelteceği mekânda, biz komplekslerle boğuşur olduk... "İlim" diye tâvizler verdik. "Hizmet" diye türlü hezimetler yaşadık...

"Tekrar gül ekilsin, kişinin cenneti evdir

Ey anne senindir bu görev, evleri sevdir." (Seyrî)

Önce anne, evini kendisi sevecek ve orada hizmet etmekten ibadet huzur ve neşesi alacak ki, evini sevdirebilsin.

Rabbim, evlerimizi, huzur yuvalarına dönüştürsün. Otel gibi kullandığımız mekânlar olmaktan çıkarıp, medrese hâline getirmeyi nasip etsin inşâallah...

Ayse Gündüz


3 yorum

Re: Hanımlık ve Annelik

değerli yazar,size bu sitede yer alan başka yazılardan alıntı yaparak cevap vermek istiyorum.ilki,naturalin,her bakımdan garanti olarak görülen eşler yazısından:


(Ama geçenlerde eşi çalışmayan dindar bir arkadaşın yakınması bize bir ölçü olabilir. O arkadaşımız “şayet bekar olsam kesinlikle çalışan bir hanımla evlenirdim” diyordu. Ekonomik durumu pek de kötü olmayan bu arkadaşımıza tercihinin nedenini sorduğumda bana şu cevabı verdi:

“Çalışan hanımlar, kapalı veya açık bir defa kendilerine çok daha iyi bakıyorlar. Çok daha planlı yaşıyorlar. Çok daha beylerine karşı saygılı oluyorlar. Oysa çalışmayanların bir çoğu evde kendilerine bakmadıkları gibi geç saatlere kadar uyuyorlar. İş yerinde pek çok arkadaşımız sabahları ya kahvaltı yapmadan veya eşleri kalkmadığı için kendileri bir şeyler atıştırıp geliyorlar. Çevremdeki dindarlar arasında sabah kalkıp beyine kahvaltılar hazırlayarak gönderen hanım hemen hemen tanımıyorum. Ama çalışan hanımlar öyle değil. Zorunluluktan veya başka sebeple, çok daha programlı yaşıyorlar.”)


bu da natural'in flört bölümünde,hamdi kalyoncunun kitabınndan bi kısım olarak yolladığı yazıdan bi bölüm;

(Mümkünse gelir getirecek bir meslek sahibi olun ve gerektiğinde hayata tek başınıza devam edecek bir donanıma erişin. Bu sizin problemler karşısında daha rahat davranmanızı sağlayacaktır.

Ayrıca erkekler, her yönüyle kendisine bağımlı, aciz bir kadın imajı veren birini çok da değerli görmezler.)

evet çalışmayan kadınlar,her bakımdan "kolay"görülürler,ehh erkeğin istediği de zaten budur,bu yüzden karım çalışmasın,evde otursun der....kadın kendini yenileyemez.en zor meslek nedir bilir misiniz?köpek gibi her gün çalışırsın,ama ortalıkta hiçbir şey yapmıyo gibi görünürsün,kimseye yakınamazsın da,ne de olsa sen ev hanımısındır,o senin görevindir,yapmak zorundasındır.erkek,çalışır kazanır,her ay sonunda kazandığı bellidir,görünürdür.ama senin yaptıkların sezilmez,görünmez,parada getirmiyordur çünkü.diyeceğim o ki,kadınlar biraz da ev işlerinden yırtmak için,iş hayatına yelteniveriyorlar.ne de olsa evlerinde bir evişi yapılmadı mı,kimse o kadınlara bişey diyemez,onlar,"çalışan"kadın çünkü...

12.12.2012 - yusuf a.s

Şefkat kahramanları

Kadınlara annelik ve hanımlık çok yakışıyor. Kariyer yapacaklarına çocuk yapıp evlerinde utursalar ya... Heyhat...

15.06.2012 - Vahid-i Kıyasi

Şefkat kahramanları'ymışşşşşş........

Kadınlar zaten maldır,sadece alınıp satılırlar.yeme içme ve kocalarına karılık vazifesinden başka yaptıkları yapacakları birşey olamaz.kadınlar,hiç dışarı çıkmak istemez,gezme tozma gibi ihtiyaçları yoktur,sadece dört duvar arasında nefes alabilirler,sokağa çıkarlarsa fitne olur.okurlarsa fitne olur,çalışıp kariyer sahibi olurlarsa fitne olur.belki bana içinizden kaşar diyeceksiniz(o hakareti hakeden en son kişiyim),ama kadınlar ne yapabilirler?bunu bir maddeler halinde fezleke şeklinde sunun bari.kadın şunu yapabilir,bunu yapamaz diye.çok merak ediyorum,bu yazıyı yazan bayan;kadın ruhundan zerrece anlamayan,zalim zorba,bir de fakir,evi arabası,işi olmayan bir erkekle evlendiği zamanda bunları savunabilecek miydi?benim de kimsede bulunmayacak yakışıklılıkta,efendilikte,ZENGİNLİKTE(!) bir kocam olsun,bende etrafımdaki kadınlara,kızlara,oturduğum yerden:"amaaaaan çalışmayın,evde oturun"derdim.kendin,sırtın pek,karnın tok konuşursun tabi.fakir edebiyatı falan yapmıyorum burada.babam bile yedirdiği lokmayı başıma vura vura yediriyo.bir ekmek on tekme yiyiyorum.ne çalışmaması?ne kariyer yapmaması?ne diyorsun sen arkadaş?hayat müşterek diye diye bugünlere kadar getirdiler bu olayı.öyle ki,ben evde oturmak istiyorum,iş hayatında bulunmaktan,erkeklerin bakışları altında olmaktan midem bulanıyor,ama bende çalışmaya mecbur bırakılıyorum.babam,üniversite masraflarımı başıma kaka kaka,devlette kendine iş bulmazsan benim çocuğum değilsin diyor(ben kız evladıyım)kime gideceğim ki?kimden ekmek isteyeceğim?adam baba olmanın sorumluluğunda değil.dini kaideleri söyleyip,açıklamaya çalıştığım zaman,dalga geçiyor,Allah'ın emirlerini küçümsüyor.'kadınların çalışmayıp,evde oturdukları zamanlar eskidendi!'diyor.bıktım artık.adamına göre oynayacağım bende,bundan sonraki felsefem bu!kadınlara hanımlık annelik çok yakışıyormuşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş.niye hanım olayım ki?benim annemde iffetli,namuslu,cefakar,sabırlı,şefkatli bir anadolu kadını,babam ne kadar değerini biliyor ki?!gözü hep dışarıda.annemde güzel bi kadın ama babam hep başka kadınlarla ilgileniyo.hani diyosunuz ya:"güzel bi kadınla evleneyim,gözüm haramdan korunmuş olur"diye.çok gülüyorum bu lafa,gerçekten!sanki dünya güzzeli bi kızla evlenince,şeytan sizinle uğraşmayacak mı?nefsiniz,'aaaa tamam,bu kadın çok güzel bana yeter,daha fazlasına ihtiyacım yok'mu diyecek?bu sadece:"evinde makyaj yapıp,güzel giyinip süslenen bi ev hanımının,kocasını kendine bu yolla bağladığını,bağlandığını zannetmesi kadar gülünç!bu sadece kendi kendimizi kandırmaktır..."güzel kadınla evlenince gözünüze haramlara karşı set çektiriyorsunuz heralde...............niye anne olayım ki?çocuk yetiştirmek,bakmak çok mu kolay?kolay diyorsanız,oturunda siz doğurun,üç öğün el kadar bi çocuğu siz besleyin,manevi açlığını da giderin bakıyım!kolaymıymış.otur evinde hanımlık,annelik yapmış...oldu.başka?siz sadece annenizde gördüğünüz saltanatın aynısını,evlendiğiniz kadındada görmek istiyorsunuz.ama ben sizin anneniz değilim,sizde benim babam değilsiniz!bende evimde oturup,iş hayatının acımasız,zulümkar havasında,rekabet dolu havasında bulunmak istemem,haramlarla yüzyüze olmak istemem,ama ben buna mecbur bırakılıyorum.oturmaya gidiyoruz.üniversite mezunuyum,evdeyim çalışmıyorum dediğimde,'aaaa sıkılmıyo musun evde?nasıl vakit geçiyo?'diye soruyolar.öyle ki oturduğumuz ev kira değil,ama bizim üstümüze de değil.ben çalışmazsam,evden çıkarılabiliriz.abim ablam yok.gelinde şimdi savunun bakalım,bu görüşlerinizi,işe yarıyor mu?o cahilllere laf anlatın bakalım.

niye hanım veya anne olayım ki?çok mu değerim,kıymetim bilinecek?el üstünde tutulacağım?insanlar herşeyi kendi istediği ölçülerde,boyutlarda,kendi istediği şekilde gerçekleşmesini istiyor.kendi istediği gibi olmayınca,başlıyor ötmeye.herkesin kendi kafasındaki olmazz.sen o anda onu istiyorsan,bende istiyorum,senin o anda onu yapman gerekiyorsa bende yapmak istiyorum.kendinizi sanki hep ezilenmiş gibi öne atıp acıtasyon yapıyorsunuz.siz ezilmezsinizki!odunlar nerde ezilmiş?şu ana kadar 20 yaşını geçmiş bir insan olarak erkeklerle ilgili şunları gözlemledim:
1)kadınlar sizin zaaflarınızı bulup,onları kendi lehinde kullandığı zaman,'SULTAN!'oluyor.
2)bir kadın eğitilip değiştirilebilir,ama bir erkeği değiştirmek o kaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaddddddddddddddddddddddddddddddddddddaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaar zor kiiiiiiiiii!
3)çok zalim aynı zamanda,çok zavallısınız,çocuk gibisiniz
4)hepiniz kadınların sadece para peşinde koştuğunu zannedersiniz,paranın kariyerin her kapıyı açtığını zannedersiniz,ama bunlar sadece bir araçtır bizim gibiler için.istersen milyoner ol,kalbimi kazanamadıktan sonraaaaa,o kariyerin seni gözümde kibir abidesi yapar sadece.....
5)kadını beceremediği için intihar eden erkekler tanıyorum bu dünyada.hey Allah'ım!ne erkeklik duygusuymuş ki bu,nasıl bi duyguymuş ki şu erkeklik,beceremeyince intihara kalkışılıyor
6)'sözde feminizm'diye bişey ilan etmişsiniz aranızda.kadınları sadistleştiren sizlersiniz.bugün Türkiye'de bir özel kurumun içine girin bakalım,oradaki insanları iyi gözlemleyin,onların bu memleketle,değerlerimizle,anadolu kültürüyle uzaktan yakından alakası var mı?.adeta amerika veya londra gibidir oralarrr....o kurumlarda,'özel'fuhuşlar,flörtler,çıkma teklifleri,'özel'arkadaşklıklar vardır.bir banka şubesinden içeri girdiğinizde bile,kadınların,aşırı derecede baştan çıkarıcı giyindiğine,orada bulunan erkeklerin nasıl dikkatini toplayıp çalıştığına hayret edersiniz.o kadınların hepsi,giydiklerinden,kırıtmalarından,seslerinden yaptıklarından rahatsızlık duymazlar,çünkü sadistlerdir,karşısındaki erkeğin acı çekmesinden zevk duyarlar.bunu siz hakettiniz ama...siz anca böyle sadistliklerden anlarsınız.o saydığınız tipteki iş yerindeki kadınlardan hangi erkek nefret ediyorki?beraber olma fırsatınız olsa hayır demezsiniz..hadi itiraf edin bakalım.hepsi de evli,benim gördüğüm çalışan kadınların.yani sizin söylediğiniz gibi,'erkeklerin soğuk baktığı kadınlar'olduklarına zerre kadar inanmıyorum.sadece sizi tahrik ediyorlar,onlara sahib olamıyorsunuz,acınız,yasınız bundan."kedinin uzanamadığı ciğere mındar demesi"meselesiiiiii...
7)kedi ciğer ve mındar....bu sizde çok sık gördüğüm bi olgu..
8)kadınlar her türlü fesatlığı,cingözlüğü sizin sayenizde öğrendi,o yüzden sokakta,şuh,sizin kadınlara olan zaafınızdan faydalanmak isteyen bir kötü kadın gördüğünüzde sakın kızmayın.olur mu?evet,sizin kadınlara olan isteğinizi küçümsüyorum,bu yüzden sizi aşağılıyorum.çünkü,biz insanız,hayatımız sevişmekten,fiziksel beraberlikten ibaret değil.......kedi veya köpek olsaydık neyse....sadece fiziksel ihtiyacımız için yaşardık.evet bu yönden sizi aşağılıyorum.çünkü ben insanım,hayvan değilim.
9)bir erkeğe,yetersiz olduğunu,beceriksiz olduğunu suratına söyleyin bakalım,en iyi ihtimal sakat kalırsınız!kardeşim yakışıklı değilsin,becerikli değilsin,anlayışlı değilsin,güçlü bi erkek değilsin,iyi bi insan değilsin seni neden pohpohlıyım ki?neden ikiyüzlü olayım?ama onlar sizin fiziksel olarak çirkinliğinizi hiç çekinmeden suratınıza söylerler,öyle ya biz alınmayız,rencide olmayız,insan da değiliz zaten,kilonuza laf söylerler,yaşınıza laf söylerler.hatta,bacaklarınızı,bazı şeylere benzetip dalga geçerler......onlar erkek!!!!!!

10)ilgilendiğiniz kadının gözünde KAHRAMAN!olma gibi isteğiniz var:)çok komik gerçektennnnnn.....bence siz kadınlardan daha ilginç,enteresan,incelenmesi gereken varlıklarsınızzzz

hergün ağlıyorum.günah olmadığını bilsem,ve arkamda gözü yaşlı bir ana bırakmayacağımı bilsem intihar ederdim.o derece bezdim hayattan.sevdiğim erkeği bir aşufte kapmış,benim sevgim kimin umurunda?sevene 1 sevmeyene 2 tekme atıcam bundan sonra.nasıl olsa,sevmem veya sevmemem kimsenin umurunda değil.kimse sevgiye,doğruluğa önem vermiyor.kadınların kahrı,göğüs,kalça için çekiliyor,kadınlara erkekler bunun için eyvallah ediyor.bu saydıklarım yoksa,sevgide yok,aşkta....biz kadınlar evlenmek değil aşk yaşamak istiyoruz.televizyonu açtığınızda bile,bakımlı,fıstık gibi,kötü kanalları açmasanız bile haber dinliyorsunuz diyelim,bakımlı spikerler var.yalan mı?bir televizyonda,sokakta bile adamın karısından daha güzel kadınlar var.kadınları sokağa,televizyona döken sizsiniz.şimdi kalkıpta,'kadınlara,hanımlık,annelik çok yakışıyor,evde otursun' deyipte güldürmeyin beni....bir erkek karısının çalışmasına niye hayır desinki?maddi yükü hafifleyecek,eve 2 maaş girecek.evin bütün yükü onun sırtına kalmayacak,"hayat müşterek"(!)deyip,erkeklik vazifelerinden kaçacak....karısına olan sorumluluğu azalacak.hiçbirinize güvenmiyorum artık.......hayatta umurumda değil.Allah'a da dargınım.kimseyi layığına düşürmüyor.

ben sevdim,ama başkası kaptı.her türlü fuhşu yaşamış,her türlü yolu yordamı bilen bi fırlamaydı.ama bi kadına nasıl davrancağını da biliyordu eşşşoleşek.ben sevdim ne oldu?psikiyatristlere dünyanın parasını döktüm,ilaçlar içtim,sonuç?deliyim,kalbim kırık,hayattan koptum.......bende bilirdim;bu adamla evlenseydim,o beni zevceliğe layık görüp nikahına alsaydı,beni çalıştırmayıp evde oturtsaydı,evimde hanım hanımcık oturup karılık etmeyi bende bilirdim.bu söylediklerinize pişkin pişkin bende katılırdım."aaa evet kadınlar çalışmasın"derdim bende.ben nerde hata yaptım?:dinime uydum,tesettüre büründüm,günahtır,haramdır,zinadır dedim fingirdeşmedim,dinimi yaşamaya çalıştım,safdirik islam kızıydım,insan oldum,kırıtmadım.vs. vs. benim hatalarım bunlarr.

Vahid-i Kıyasi misin nesin?böyle söyleyipte güldürme beni....."kadınlara hanımlık çok yakışıyormuşşşşş"sen öyle bi kadınla evlen tamam mı?

niye evleneyim ki?sokakta bile,benim gibi saçı olan,benim gibi vücudu olan en az 100 tane kız var.benim onlardan farkım ne?kendimi ve diğer bütün bayanları aşağılanmış hissediyorum.

evlenmek denen şeyin artık yok olmaya yüz tuttuğunu gözlemliyorum...sizden nefret ediyorum,evlendiğim erkeği boğabilirim....

01.11.2012 - yusuf a.s

Konular