Resûlüllah (s.a.v.) Recmi Ne Zaman Uygulamıştır?

Sayın İslamoğlu’nun ikinci sorunun cevabı dediği, sahabe ve tabiin zamanında, Resulün recmi Nur suresinden önce mi, sonra mı uyguladığı konusundaki sahabeye sorulan bu soruyu tartışma olarak sunması hiç de doğru değil.

Sayın İslamoğlu’nun “Sahabe ve tabiinin tartıştığı” şeklindeki sözüne gelince, bunun sanki gerçekten sahabe arasında böyle bir tartışma varmış gibi lanse edilmesi kesinlikle doğru değildir. Çünkü, recm olayının varlığını ispatlayan o kadar hadis arasından sadece “tabiînden” bir zatın bu sorusunu tartışma diye sunmanın hiçbir güvenilir yanı yoktur. Yok illa da vardır diyorsanız, o zaman Hz. Ömer’in minberde insanlara “Kur'an'da recm vardı, Rasûlullah (s.a.v.) uyguladı, biz de uyguladık.” sözünü niçin icmaya delil vermiyorsunuz? Öyle ya Hz. Ömer bunu cemaatin içinde söylemiş ve kimse de itiraz etmemiştir. Gerçi biz Hz. Ömer’in cemaate böyle söylemesini icmaya delil getirmiyoruz. Muhtemeldir ki sayın İslamoğlu’nun savunduğu konuyu Hz. Ömer cemaatin içinde söyleseydi o, bunu da bize icma diye sunardı. Halbuki yazarın tartışma dediği bu soru hakkında İbn Hacer, şu açıklamayı vermektedir:

“Abdullah b. Ebi Evfa’nın ‘Bilmiyorum’ sözünden anlaşılan o büyük sahabeye bazı açık şeyler gizli kalmış olabilir. Hem de faziletli insanın “bilmiyorum” diye cevap vermesi, onun için bir ayıp değildir; aksine bu onun konuyu araştırıp, incelediğini gösterir ki bununla da övülür.”[40]

İmam Nevevî de şöyle der: “Bekar zaniye yüz değnek, muhsan ve dul olana da recmin vücubiyetinde ulema icma etmiştir. Bu hususta, Kadı İyâz ve diğerlerinin hikâye ettiğine göre, ehli kıbleden sadece hariciler ve Mutezile’den Nazzam gibi bazıları buna muhalefet etmişlerdir. Çünkü onlar recmi kabul etmezler.”[41]

Kaldı ki meseleye biraz dikkat etmek, bu sorunun cevabını ortaya çıkarmaya yeterdi. Sayın İslamoğlu’nun delil olarak verdiği sayfa 304-351’deki Müslim, Hudud hadisini rivayet edenlerden biri, özellikle yazarın “Hz. Ömer’in: Hem zina etsin hem de cenazesini mi kılalım” diye delil olarak sunduğu hadisi rivayet eden ve bu olayın tanıklarından biri olan İmrân b. Husayn’dır. İmrân b. Husayn ise Hayber fethi yılında Müslüman olmuştur.[42] Yine aynı kaynak olan Müslim, Hudud, 16. hadisin ravisi de Ebu Hüreyre’dir. Ebu Hureyre’nin müslüman olması da Hayber'in fethi yılındadır.[43]

“Efendim, Ebu Hüreyre, önceden olmuş olan recmi bize aktarıyordur.” denemez, çünkü aynı konu Buhârî’de de şöyle gelmiştir: “Bize Ali b. Abdillah anlattı, bize Süfyan b. Uyeyne anlatıp şöyle dedi: Biz bunu Zühri’nin ağzından ezberledik; o şöyle dedi: Bana Ubeydullah haber verdi ki, kendisi Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid’den işitmiş. Onların ikisi de şöyle demişlerdir: “Biz peygamberin yanında bulunuyorduk. Bir adam ayağa kalkıp: “Senden Allah adına, aramızda sadece Allah’ın kitabıyla hüküm vermeni istiyorum” dedi. (arkasından da ücretle çalıştığı adamın karısıyla zina eden gencin olayı anlatılır) ve: “Ey Uneys, bu adamın karısına git, suçunu itiraf ederse onu recm et, diye emretti. Uneys kadına gitti, kadın suçunu itiraf etti. Uneys de onu recmetti.”[44]

Bu da gösteriyor ki hicretin yedinci yılına tekabül eden Hayber’in fethi yılında Müslüman olan Ebu Hureyre, recmin tatbik edildiği olayda bizzat Peygamber (s.a.v)’in yanında hazır bulunuyormuş. Demek ki recm Nur suresinin inmesinden çok sonraları da uygulanıyormuş. Sayın İslamoğlu diyor ki: “Muhtemeldir ki Tevrat’ın bu (recim) hükmünü Hendek savaşı öncesi inen Nur suresinin 2. ayeti neshederek bu konuda Kur'an en son sözü söylemişti:”[45]

Hendek savaşı Hicret’in 5. yılında olmuş ve Nur suresi de bundan önce inmiş ise demek ki Nur suresi sayın İslamoğlu’nun, “Tevrat’ın hükmü” dediği recmi kaldırmamıştır. Bu konuda İbn Hacer şöyle diyor: “Recm’in Nur suresinden sonra olduğuna dair kesin delil vardır. Çünkü Nur suresinin nüzulü ifk hadisesinden sonradır. Açıklaması geçtiği üzere onun 4, 5 veya 6. senesinde olduğu ihtilaflıdır. Recm ise bundan (suresinin nüzulünden) sonradır. Çünkü Ebu Hureyre recmde hazır bulunmuştur. Ebu Hureyre ise hicretin yedinci yılında müslüman olmuştur. İbn-i Abbas ise ancak hicretin dokuzuncu yılında annesiyle beraber Medine’ye gelmiştir.”[46]

Maiz olayını anlatan hadisin ravilerinden birisi de İbn-i Abbas’tır. İmam Müslim aynen şöyle der: “Bize Kuteybe b. Saîd ile Ebu Kâmil el-Cahderî rivayet ettiler. Lafız Kuteybe’nindir. Dediler ki: Bize Ebu Avâne, Simâk’tan o da Saîd b. Cübeyr’den o da İbn Abbas’tan naklen rivayet etti ki, Peygamber (s.a.v) Maiz b. Malik’e şöyle dedi:

“Senin hakkında bana gelen doğru mudur? Maiz: Benim hakkımda duyduğun nedir? dedi. Duydum ki filan oğullarının cariyesi ile cinsi münasebette bulunmuşsun, dedi. Maiz: Evet, dedi. İbn Abbas: Bunun üzerine dört defa şahadette bulundu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) onun hakkında emir buyurdu ve recmolundu.”[47]

Buraya kadar recmin bizzat Peygamber (s.a.v)’in hayatında, tespit edebildiğimiz kadarıyla, en az dört defa vuku bulduğunu ispatlamış, sayın İslamoğlu’nun, “Muhtemeldir ki Tevrat’ın bu hükmünü Hendek savaşı öncesinde inen Nur suresinin 2. ayeti neshederek bu konuda Kur'an en son sözü söylemiştir.”[48] diyerek ortaya koyduğu şüphesindeki yanlışını, recmin Nur suresinin inmesinden çok sonraları da uygulandığını açıklığa kavuşturup düzeltmiş olduk.

Sayın İslamoğlu’nun kitabındaki şu satırları okuyalım:

“Kur'an'ın en büyük müfessiri olan Peygamberimiz, Fatiha’nın son ayetindeki “Gazaba uğrayan ve sapıkların yolu”nu “Yahudilerin ve Hıristiyanların yolu” olarak tefsir ediyordu:”[49]

Yazar, bu sözünden sonra bu hadise Tirmizî’nin hasen garip dediğini, Hakim’in ise sahih dediğini, dolayısıyla da hadisin sahih olduğunu delillendirerek hadisin kritiğini yapar. Tamam bunlar doğru, biz de kabul ediyoruz. Ancak, recm olayında bu hassasiyetlerini göremiyoruz. Üstelik Kur’an’ın en büyük müfessiri olan Rasûlullah (s.a.v.)’ın şu sözü ortada iken: “Ubade b. Samit Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini söyler: “Benden öğrenin benden öğrenin, Allah o kadınlara çıkar yol gösterdi. Bekârla bekârın (zinasında) yüz sopayla bir sene sürgün, evliyle evlinin zinasına da yüz sopa ve recim vardır.”[50]

http://inkisaf.net/sayi-04/temayul-yazarinin-yahudilesme-temayulu.aspx


2 yorum

s.a.

s.a. bunları nasıl ifade edeceğimi bilmiuorum ama yeter artık diyorum we dayanamadım sizlere bildirmek istedim....benim kız arkadaşım çoook saftı beraber geziyor,yiyor,içiyorduk..çok güzeldi fiziki artık ona karşı kendimi durduramıyordum.elliyordum :( , eve getiriyodum,:( ve nefse uyarak kıza arkadan onun bilinci olmadan.... hiç bir temas yok tabi ki sadece sürtüşme:( gerçekleştiriyoduM...:(ama çok pişmanm ve şimdi yanımda değil hç de görüşmedim.... bunun din ile alakalı neler söyliyebilirsiniz?? :( yardımlarınızı bekliyorum günah mı ? çok mu ağır birşey?? veya kızın hani namusu ne durumda??? bunları bilmek istiyorum...gerçekten???sağolun...

04.01.2012 - gafletteyiz!!!

CVP:s.a.

hiçte saf değilmiş.. O da farkındaymış, tıpkı senin gibi nefsine uymuş

05.01.2012 - hiiçte

Konular