ACABA? SIZ İMAN SAHİPLERİ!

Kuranda övülen, Tevratta taltif edilen ve Peygamber efendimizin sevgisine mazhar olan ve ümmetin yıldızları olma şerefine erişen sahabi efendilerimizi sahabe yapan Allaha olan imanları ve peygamber efendimize gösterdikleri teslimiyetleridir. İlahi iltifatlara ve müjdelere mazhar olan sahabilerin imanına hiç kimse yetişemediği gibi onların en küçüğünün dahi imanı bütün insanların imanlarından daha ağır gelir. Çünkü onların Allaha itimatları ve güvenleri tamdı. Çünkü onların peygamberlerine sadakatları tam ve eksiksizdi. Peygamberleri onlara “Şu denize dalın” deseydi hiç tereddüt etmeden dalarlardı. Peygamberleri onlara “ölün deseyde gözlerini kırpmadan ölürlerdi. O kutlu zatların imanları öyle bir imandı ki Allah ve ahireti gözleriyle yakinen görüyorlarmış gibi inanıyorlardı. Bu inanca sahip olan sahabilerden Hz Ali keremullah bütün gayp penceleri açılsa imanımda bir eksilme veya artma olmaz deyecek kadar imanında şek ve şüphe yoktu. Hz Ebu Bekir sefer için malını getirip Allah rasülünün ellerine bıraktığı zaman geride çocuklarına ne bıraktın diye sorduğunda" Allah ve rasalünü bıraktım diyecek kadar teslimiyetçi. Çocuklarım ve evim aç kalacak ve sıkıntı çekecek tasası çekmeyecek kadar tevekkül sahibi, Peygamber miraca gidip geldiği zaman birçok müşrik ve insanlar onu yalanlayıp bu kadar kısa sürede insan mescidi aksaya ve semaya nasıl gidip gelebilir dedikleri zaman “o söylüyorsa doğru söylüyor” diyecek kadar sıddıkıyet sahibiydi.

Kızgın çöllerde kumlara yatırılıp üzerine kocaman taşların koyulduğu Bilal Habeşi bu zulümlere ve işkencelere rağmen ehad ehad diyecek ve imanından vaçgeçmeyecek, kalbinden acaba vazgeçesem mi diye geçirmeyecek kadar teslimiyet sahibiydi.

Evet, hiç kimse sahabileri fedakârlıkta, imanda, teslimiyette, itikatda, metanette, tevekkülde geçemezdi. Çünkü onlardan Allah ve rasülü canlarını feda etmesini istediği zaman hiç birisi tereddüt etmeden kalbinden ve dilinden acaba yapsam mı diye geçirmezdi. Allah ve rasulü onlardan mallarını tasadduk etmelerini istese hiç birisi acaba versem mi diye geçirmezdi. İman ettiği için müşrik babaları, amcaları ve yakınları tarafından her türlü ezaya maruz kalan sahabiler, iman ettiği için elinden malı ve serveti alınanlar, iman ettiği için memleketinden kovulan yada göçe zorlanan nice sahabiler mallarından, yerlerinden ve yurtlarından oldukları halde daima Allaha tevekkül etmişler ve allah yolunda başlarına gelen musibetler karşısında acaba bile dememişler. Geçmişleri ve kayıpları için tereddüt etmemişlerdir. Hangi sahabenin hayatına bakılırsa bakılsın hepsinin imanları, itikatları, teslimiyetleri ve sadakatlari hep tereddütsüz olduğu görülecektir. Hangi sahabeye bakılırsa bakılsın birçok zulme ,işkenceye ve zulme uğrasalarda asla geri adım admadıkları görülecektir.

Müşriklerin zulümlerine maruz kalıp ve dinlerinden dönmeleri istenen birçok sahabinin hayatına bakıldığı zaman o şanlı kahramanların acaba geri eski dinime mi dönsem, acaba gerçekten Allah ve rasülüne itaat etmekten vazgeçsem mi diye akıllarından bile geçirmedikleri, yapılan en şiddetli işkencelere ve zülümlere karşı acaba vazgeçsem mi diye kalplerinden geçirmedikleri veya düşünmedikleri görülecektir. Onlar şiddetin, baskının ve ezaların boyutu ne olursa olsun metanet ve dirayetle dayanmışlar ve imanlarından asla geri adım atmamışlardır. Çünkü onlar biliyorlardı ki Allah yolunda, İslam uğrunda, dini mübin yolunda şehit ve gazi olanların acabaları olmazdı. Onlar biliyorlardı ki cennet karşılığında allah onlardan mallarını ve canlarını satın olmak istiyordu. Onlar biliyorlardi ki, cennet ucuz olmadığı gibi cehennem dahi lüzumsuz değildi.

Acaba onların bedirleri, uhudları, hendekleri ve muteleri tereddütsüz, teslimiyet ve sadakat üzerine kurulu iken, bizim bedirlerimiz, uhutlarımız, hendeklerimiz ve mutelerimiz ne kadar acabalar ve tereddütlerle dolu. Onların duaları, niyazları ve tazarruları kabul olurmu düşüncesinden arınmış ve acabasız iken, acaba bizim dua, niyaz ve isteklerimizde ne kadar “acaba kabul olurmu, Allah dilediğimi verir mi hendekleri var. Onların itikatlarınde Allah, cennet ve ahretin varlığında kıl kadar şüpheleri yok ve acabasız iken, acaba bizim Allah, ahret ve cennetin varlığına inanmada kaç tane uhut dağı kadar şüphelerimiz var. Onların Allaha itimatlarından ve güvenlerinde acabalar yokken ve tam itminan varken bizim Allah’a itimatımızda, rızkımızın gelip gelmemesinde ne kadar acabalarımız var.

İmani, itikadi, İslami, içtimai, idari noktalardaki Acaba? larımız toplasak acabalarımız, şüphelerimiz ve endişeleremiz imanımızdan büyük olurmu.

Acaba! Acaba larımız bizi imana ve islama hizmetten ne kadar geri bırakıyor.

Acaba! Acabalarımız yüzünden hangi nimetlerden, esrarlardan, envarlardan ve nimetlerden mahrum kalıyoruz.

Acabaları yüzünden acaba ne kadar insan cenneti kaybediyor.

Acaba bizler şu acaba ve şüphelerle boğuşan halimizle peygamber efendimizin zamanında olsaydık müşriklerin safında mı yoksa müminlerin safında mı yer alırdık.

Acaba bizler o zamanda olsaydık tereddüt ve şüphe etmeden pazarlıksız ve koşulsuz olarak mı iman eder ve hizmet ederdik.

Acaba bizler o rasülün yanında olsaydı malamızı ve canımızı verirken elimiz titreyerek mi verirdik yoksa titremeden mi verirdik.

Rabbim bizleri kendisine iman etmede ve peygamberine itaat etmede acabasız,tereddütsüz ve şüphesiz imanı ve islamı yaşayanlardan eylesin.Amin.


4 yorum

ACABA!!!

Acaba Allah'a layık bir kul muyum?
Acaba Peygambere layık ümmet olabilir miyim?
Acaba tövbelerim kabul olmuş mudur?
Acaba affedilenlerden olabilir miyim?
Acaba amelleri, ibadetleri ihlâsla mı yapıyorum yoksa riya karışıyor mu?
Acaba hesabım kolay olur mu yoksa zor mu olur?
Acaba amel defterim hangi taraftan verilecek?
Acaba günahlara kefaret olabilecek sevaplar işleyebilecek miyim?
Acaba başımı yastığa koyduktan sonra tekrar uyanabilecek miyim?
Acaba rahmetle mi muamele görürüm yoksa azapla mı?
Acaba sahabeye komşu olabilir miyim?
Acaba razı olunan bi kul olur muyum?

01.08.2011 - Kardelen09

acaba duydugun tum duygularin icin

ben dua ediyorum insallah hepsi olacaksin....hep guzel seyler yapmaya Allah nasip etsin sanada banaada kardelen

"Sizden biriniz dua ettiği zaman kesin bir ifade ile dilekte bulunsun. Allahım! Dilersen bana ver, demesin.
Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sizden biriniz dua ettiği zaman kesin bir ifade ile dilekte bulunsun. Allahım! Dilersen bana ver, demesin. Çünkü Allah'ı zorlayan hiçbir güç yoktur." Buhârî, Daavât 21; Müslim, Zikr 7

02.08.2011 - kül kedisi

tahkik abi dua bekliyorum ve beni aff etmeni

Allah bu kadar af ediciyken sen de aff edici olacaksin buna eminim suphesiz.. hristiyan kisinin tam musluman olmasi icin senden dua bekliyorum... kalpleri evirip cevren Allahtir duamiz olmazsa ne ehmiyetimiz var diyorum hem beni af et hem de duayi bekliyorum

28.07.2011 - kül kedisi

Neyi affedeyim?

Kardeşim ne yaptın ki neyi affedeyim? Ne yaptıysan tövbe et. Şüphesiz hidayeti verecek olan Allah’tır. Fiili ve kavli dualarla tazarru ve niyazda bulunur, üzerimize düşeni yapmaya çalışırız. Allah her şeye kadirdir her şeyin anahtarı onun elindedir. kalpleri değiştiren odur.trilyonlarca canlının rızkını veren odur.her gün yeni hayıtın kapısını açan odur.yaşatan öldüren odur.Allah, Rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu Ramazanı şeriften tevbeleri kabul olmuş, affa mazhar olmuş kullar olarak bayrama erdirsin.Cennetin en güzel tabakalarına koysun.

Boş ve abes sözlerin maskarası olacağıma;
güzel sözlerin hamalı olurum!
*****************************************
İnsan bazen susması gereken yerde konuştuğu için kaybeder.
Bazende konuşması gerekmeyen yerde sustuğu için kazanır.

02.08.2011 - tahkik

Konular