27 Agustos 2006 tarihli konular

Çatışma ve Nefisle Barış

  • Sururi Bal

İNSAN davranışlarına yönelik olarak yapılan çalışmaların çoğunun temel sorunu; genellemelere ulaşırken yapılan hatalar, görmezden gelinen ve/veya görülemeyen faktörler, bir genelleme yapabilme baskısının oluşturduğu strese bağlı sapmalar, araştırmacının kişiliğinden ve dünya görüşünden kaynaklanan yönlendirmeler vb. olarak sıralanabilir. Her ne kadar bilimsellik kaygısı ve yönteme bağlı kalmak uluorta söylenen ve söylenecek sözlerin önüne set çekse de, bu set çekme meraklılarını Paul Feyerabend’in ‘Özgür Bir Toplumda Bilim’ ve Doğan Ergun’un ‘Yöntemi Bulmak’ isimli kitaplarına havale edip kendi düşüncelerimi ortaya koymak istiyorum. İnsan dediğimiz canlı organizma stabil bir ruh hali ve bedensel yapıya sahip değildir. Fizyologlara göre, insan vücudu hücre yenilemesiyle her altı ayda bir baştan aşağıya yenilenmektedir. Yâni bir nevi her insan altı ayda bir yeniden yaratılmaktadır. Bu durumda aslında bizim bir dakika önceki bedenimiz ile bir dakika sonraki bedenimiz arasında fiziksel farklar vardır ancak bu bizim farkedebilme kriterlerimizin çok uzağında kalacak bir değişimdir. Ruh hâlimizin ise bir ândan diğer bir âna, akşamdan sabâha, yazdan kışa nasıl sapmalar gösterebildiğini hemen hemen bilmeyenimiz, tecrübe etmeyenimiz yoktur. İşte hem bedensel hem de rûhî yapısının bir ânı bir ânına uymayan bir varlıktır insan ve özellikle de psikoloji bu değişkenlik içinde bir düzen arama ve bilimselliği kurtarma telaşı içindedir.