3 Kasim 2006 tarihli konular

iSLAMDA EVLiLiK ve AİLE HAYATI

  • imdat sezer

İSLAMDA EVLENMENİN HÜKMÜ

İslamda evlenmenin hükmü üç kısımdır: Vacip, sünnet ve mübahtır.



1- Bir kimsenin şehveti galebe çalıp günaha girmekten endişe ederse evlenmesi vaciptir.

2- Bir kimse şehvet hissine sahip olur, fakat iradesi kuvvetli olduğundan günaha girmesi söz konusu olmazsa maddi durumu müsaid olduğu takdirde evlenmesi sünnettir. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "Ey gençler cemaatı! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı en ziyade koruyucudur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır" (Buhari, Müslim). İmam-ı Şafii (ra) şöyle diyor: "İradesi kuvvetli olduğundan harama girmekten endişesi olmayan kimsenin evlenmeyip ibadetle meşgul olması daha iyidir. Çünkü Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yahya'yı "Hasun" –kadınlara karışmayan- kelimesiyle meth ve sena ediyor."

Takdim

  • imdat sezer

Cenâb-ı Hakk, kadını duygu bakımından erkeğe göre daha zengin yaratmıştır. Bu duygu ve his zenginliği, kadına Allâh’ın yüklediği bir temel vazîfenin îcâbıdır.

Kadına, duygu derinliği, incelik, şefkat, merhamet, hayâ, fedâkârlık, çocuk bakımı ve neslin muhâfazası gibi meziyetler ihsân edilmiştir. Bu sebeple neslin muhâfazası ve temâdîsi kadına verilmiştir.

Kadınlığın kemâli, Allâh’ın verdiği güzel kâbiliyetleri muhâfaza ile tahakkuk eder. Şâyet kadın, ilâhî tâyinle olan husûsiyetlerine ters sûrette yönlendirilir ve kendi mümtaz vasıflarına vedâ ederse, kıymetini ayaklar altına alır. Âile hayatını kurutur. Toplum hayatını çoraklaştırır. Annelik husûsiyet ve fazîletini kaybeder. Dişiliğin maskara bir âleti olur.

Ö N S Ö Z

  • imdat sezer

Aile cemiyetin temel taşıdır. Aileler ne kadar sağlam olursa, onlardan meydana gelen toplumlar da o derece sağlam olur. Güçlü toplumlar, güçlü âilelerden oluşur. Güçlü âileler de, daha ziyâde mânevî eğitim görmüş hanımların eseridir.

Aile fertlerinin mes’ud olabilmeleri, ancak birbirlerine karşı olan vazifelerini bilmeleri ve yapmaları ile mümkündür. Karşılıklı vazifelerini bilmeyen ve yapmayan âileler, mutlu olamazlar.

Aile ocağının iki ana esâsından biri olan kadının, cemiyet çatısını kurmakta erkek kadar, hattâ erkekten daha büyük payı vardır. İslâm târihinde bunun ilk örneğini, Hz. Hatîce (r.anhâ) vâlidemiz vermiştir. En zor ve en ağır şartlar altında Peygamber (s.a.v.)’e maddesi ve mânâsı ile yardımda ve tesellîde bulunmuş; gâyesine erişmesi için O’na yakın destek olmuştur. Ve bu ikili ocaktan İslâm dünyâsı doğmuştur.

1. İSLAM’DA KADININ DEĞERİ

  • durusu

İslâm Dîni, kadına en büyük değeri vermiş ve onun namuslu, temiz, vakarlı, haysiyetli ve şerefli bir tarzda yaşamasını sağlamıştır. İslâm nazarında kadın, şefkat, merhamet, hürmet duyulması ve nezâket gösterilmesi gereken asîl ve nezîh bir varlıktır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kadınların nârin, nâzik ve kibâr olduklarına işâretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bir hadîs-i şerîflerinde:

"... Kadınlar hakkında hayırlı olup nezâketle muâmele etmenize dâir vasiyyetime itâat ediniz! Çünkü onlar eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri tarafı üst kısmı (ortası) dır. Eğer sen onu doğrultmaya uğraşırsan, kırarsın; kendi hâline bırakırsan, daima eğri kalır. O halde kadınlar hakkında hayır öğüdüme dikkat ediniz!" (1) buyurur.

Ahir Zamanda Genç Olmak!

  • Hasan Dursun

BİR MAYIS GÜNÜ, artık orta yaşlılığa terfi etmiş biri olarak yollardaydım. Hava, tam bir bahar havasıydı. 'Ahir zamanda çocuk olma'nın bütün ağırlığını yaşayan çocuklarımızı, biraz hafiflemeleri arzusuyla, erkenden ninelerine götürmüştü hanım. Çocuklar hem nine, hem de toprak yüzü göreceklerdi. Ben ise ihtida öyküleriyle meşguldüm. Hayatında ilk kez üniversitede iken bir müslümanla, üniversite bitiminde ise İslâm'la tanışan bir hanımın önyargılarla cedelleştiği nice yıllardan sonra İslâm'a gelişinin öyküsünü Türkçe'ye aktarmaya çalışmış; bu arada, bir hayli bunalmıştım. Hava güneşliydi ve güneş yakmıyordu. Bahar beni dışarıya davet ediyor, yorgun zihnim yeni bir ihtida öyküsünün tercümesine elvermiyordu.